İlk besmelesinden sonraki 3 ayda da
hatim indirdi. Onun başarısındaki en büyük pay ise annesi Fatma Türk’e ait. Oğlunun azim ve gayretine hayran kalan Fatma Hanım, Furkan’ı ödüllendirmek için evinde bir hatim töreni düzenledi. Furkan’ın arkadaşlarını ve annelerini davet etti. Onlara güzel ikramlarda bulundu. Oğlunun kalbindeki
Allah ve Peygamber sevgisinin pekişmesi, gösterdiği başarı ile gurur duyması ve gelecek yaşlarında hatırlaması içindi tüm gayretleri. Gördüğü ilgi ve sevgi yüzünden mutluluktan uçan Furkan ise törenin sonunda
hediye olarak getirilen
arabaları saymakla meşguldü. Elbette çocuktu o da; ama eski zaman âlimlerinin
küçük yaşta ilim sahibi olmasına gıpta ile
bakan bizler için “D
emek ki, her çocuk, bir mücevher ustası titizliğiyle emek verilip işlendiği takdirde çok harikalar gösterebilirmiş.” diyebileceğimiz güzel bir örnek olmuştu.
Anne Fatma Hanım,
Taksim Yatırım Ortaklığı’nın genel müdürü. Baba Faruk Türk ise borsacı. Furkan bu ailenin tek çocuğu. Furkan’ın Kur’an öğrenme süreci, annesinin eylül ayında aldığı CD’ler ile başlamış. Fatma Hanım, Kur’an okumasını düzeltmek amacıyla çalışmaya başlayınca o da öğrenmek istemiş. Sabahtan akşama kadar işyerinde koşturan Fatma Hanım, eve geldikten sonra da bütün işlerini bir kenara bırakıp Furkan ile Kur’an çalışmış. Hafta sonlarını da hep bu şekilde geçirmişler. Furkan’ın öğrenmeye başladıktan sonra Kur’an’a tutkuyla bağlandığını ve çok sevdiğini söyleyen Fatma Hanım, kendisinin de öğrendikçe hediyeler vererek oğlunun gayretini ödüllendirdiğini belirtiyor. Hatta elifba’dan Kur’an’a geçince de küçük bir ‘geçti töreni’ yapmışlar.
Hatmini Mevlid Kandili’nde
Efendimiz’e hediye etti
Hatmini Mevlid Kandili’ne yetiştirip çok sevdiği Peygamber Efendimiz’in ruhuna hediye edebilmek için büyük çaba harcayan Furkan, son 71 sayfayı sadece iki günde okuyarak bu hedefine ulaşmış. Bu zamana kadar evdeki tüm davranışlarını ve konuşmalarını Allah’ı ve Peygamberimiz’i sevdirme gayesine göre yönlendirdiklerini ifade eden Fatma Hanım, şöyle konuşuyor: “Furkan’a her fırsatta Allah’ın ve Peygamberimiz’in çocukları çok sevdiğini anlattık. Peygamberimiz’in çocukluğunu ve çocuklara davranışlarını örnek verdik. Bizim de elimizde sürekli kitap gördüğü için okumayı çok seviyor. Hep birlikte Peygamberimiz’i anlatan filmler izliyoruz.
Çocuklar bildiğini değil gördüğünü yapıyor. O görsün diye yatmadan önce çok yorgun olsam bile mutlaka biraz kitap okurum.”
Henüz ‘R’ harfini söyleyemiyor; ama!
Törenin yapılacağı salonu renkli ışıklar, kağıtlar ve balonlarla süslemişti Fatma Hanım. Yiyecekleri koyduğu tabakları bile çocukların seveceği şekilde seçmişti. En güzel pastaları, kurabiyeleri ve içecekleri hazırlamıştı oğlunun arkadaşları için. Evin altüst olmasına, kırılan dökülen şeylere aldırmıyor; onların bu günü mutlu bir hatıra olarak zihinlerine yerleştirmeleri için güler yüzle
hizmet ediyordu.
O güne has özel bir
kıyafet giyen Furkan ve arkadaşları, törenin yapılacağı salona
tekbir ve salavat-ı şerifeler okuyarak girdi. Rahlenin başına oturan Furkan, Yasin Suresi’ni hece hece; ama hiç yanlış yapmadan okudu.
İhlas, Felak, Nas ve Fatiha’yı da tekbirlerle okuyarak duasını yaptı. Âminlerden sonra küçük arkadaşlarının tezahüratları başlamıştı: Çok güzel oldu, çok güzel oldu...
Dua ettim, araba istedim
Kur’an okumayı seviyorum. Hediye
oyuncak almayı ve ödülleri de seviyorum. Peygamberimiz’i çok seviyorum. Bizi yarattığı için Allah’ı çok seviyorum. Dua ettim, araba istedim, verdi. Şimdi de uçan at istiyorum.
Gelsin hediyeler!
Sıra hediye vermeye gelmişti: Arabalar,
deniz oyuncakları, kitaplar vs... Oyuncağını veren her çocuk Furkan’ı sıkıca kucaklayıp hayranlıkla öpüyordu. Gözlerdeki heyecan ve mutluluk görülmeye değerdi. Fatma Hanım, nezaketini hediyeleşmede de gösterdi. Bütün çocuklara günün hatırası olacak küçük oyuncaklar hazırlamıştı. İsteyen balonları da giderken götürebilirdi.
Furkan ve arkadaşları o gün çok eğlenceli ve mutlu birkaç saat geçirdi. Birlikte dua ettiler,
meyve suyu içtiler, güzel pastalar yediler, oynadılar, güldüler, eğlendiler, yuvarlandılar. O gün, her birinin zihnine ve kalbine Kur’an sevgisinin ödüllendirildiği, dualarla, salavatlarla örülü eğlenceli bir hatıra olarak yerleşti. Belki, yetişkin birer insan olduklarında çocuk sevgisini, öğrenme azmini, Allah ve Peygamber aşkını, paylaşmayı, arkadaşlığı somut olarak hissettikleri ilk günü içlerinde aradıkları zaman bugüne ulaşacaklar. Ve yine orada, gül misali güzel insan yetiştirmek için gayret eden bahçıvanlar olarak annelerini bulacaklar.
Sorularına bıkmadan
cevap verdik
Fatma Hanım, Furkan’ı yetiştirirken nelere dikkat ettiklerini şöyle anlatıyor: Furkan sakin ve uslu bir çocuktur. Şımarık olmadı hiçbir zaman. 3 yaşına kadar
babaannesi baktı. 2 yıldır da yuvaya gidiyor. Babasıyla birlikte, oğlumuzun öncelikle güzel ahlaklı, doğru, dürüst, değerlerine sahip iyi bir insan olmasını istiyoruz. Mesela dua etmeyi çok önemser. Her şeyi Allah’tan istemesi gerektiğini bilir ve öyle yapar. Bütün sorularına hiç bıkmadan doğru cevaplar vermeye çalıştık. Onunla ilgili geleceğe dair çok hayalimiz yok. Özel okullarda okutayım, şu makamlara gelsin gibi zorlayıcı hedeflerimiz yok. Mutlu olması, iyi insan olması yeterli benim için.
Minik Furkan: Allah ve Efendimiz (sas) beni seviyor
Babamı ve annemi üzmemek istiyorum. Peygamberimiz çocukları çok seviyor. Beni de seviyor; çünkü iyi şeyler yapıyorum. Büyüklere iyi davranıyorum.