Bu sıkıntıdan kurtulmak için önce
hedef belirlemek ve o hedefe azimle yürümek gerekiyor. Zira mü'min, her konuda himmetini âlî tutmalı. Azla yetinmek
Efendimiz'in bize gösterdiği hedeflerle uyuşmuyor. Nebiler Sultanı (sallallahu aleyhi ve sellem) bize, cenneti isterken bile makam bakımından en yüksek olan "Firdevs"i istememizi
tavsiye buyuruyor.
Kulların en güzeli olan Efendimiz'in dualarına baktığımız zaman O'nun,
Allah'tan Firdevs talebinden de öte isteklerde bulunduğunu görüyoruz. Allah Resûlü, hem kendisinin okuduğu hem de ümmetine tavsiye buyurduğu dualarda bir edep öğretmiş ve Cenâb-ı Hak'tan neler isteyebileceğimizi göstermiş.
O'ndan öğrendiğimiz dualar sayesinde, sabah-
akşam "Allah'ım, Cemâlini seyretme arzusuyla içimizi doldur, Sana kavuşma şevkiyle gönlümüzü coştur ve ötede Cemâlinle bizi serfiraz kıl." diyoruz. Bu dualar vesilesiyle de Cemâlullah'ı müşahedeye, rıza-yı İlahî'yi tahsile talip olduğumuzu ilan ediyoruz. Bu dualar, himmetimizi hep âlî tutmamız gerektiğini salık veriyor.
İyi bir mü'min, namazın hakikatini idrak etme hususunda da hedeflerini yüksek tutmalı. Cenâb-ı Hak'tan Allah dostlarının
ibadet aşkını, onlardaki kulluk hassasiyetini dilenmeli. Namazı şuurluca eda edebilmek için Allah'ın inayetini talep etmeli. Bu hususa dualarında mutlaka yer vermeli. Muhterem
Fethullah Gülen Hocaefendi bize şöyle bir dua tavsiye ediyor: "Allah'ım, Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz namazı hangi enginlikte ikâme ediyor idiyse, bana da o idraki lütfeyle; namazın manasını benim ruhuma da duyur. Rabb'im, ben de
Peygamber Efendimiz'in eda ettiği gibi namaz kılmak ve onu benliğimin bütün zerrelerinde duymak istiyorum. Namaz esnasında Sen'den başka bütün mülahazalara karşı kapanmayı ve tamamen namazlaşmayı arzu ediyorum. Ne olur Allah'ım, bu lütfunu bana da nasip eyle!..."
Bu duada talep edilen şey, -hâşâ-
peygamberlik değil elbette. Bu talep, her hususta örnek alınması gereken Efendimiz'i ibadet hayatı itibarıyla da örnek almak ve namazda daha bir derinleşmek talebidir. Böyle bir dua -Allah'ın izniyle- kat'iyen boşa gitmez. Önemli olan, duada istekli ve ısrarlı olmak. Böyle bir ısrara ve talebe Rahmeti Sonsuz elbette
cevap verecektir.
Namazın hakikatini idrak etme isteği kavlî ve kalbî bir dua. Bu duanın fiilî yanını ise, en başta bu mevzuda yazılmış eserleri okumak teşkil ediyor. Namazı şuurluca kılmak isteyen bir mü'min, onunla alakalı kitaplar okumalı ve büyüklerimizin bu konudaki düşüncelerini öğrenmelidir. Namazlaşmak isteyen hak yolcusu, gönlüne ibadet iştiyakı salacak, onu namazın nurlu iklimlerinde dolaştıracak ve içine haşyet dolduracak makaleleri ve kitapları mutlaka okumalıdır.
Bediüzzaman Hazretleri'nin, bazı risaleleri önemli gördüğünden dolayı yüz on beş defa okuduğunu biliyoruz. İçimizde kusursuz bir namaz iştiyakı uyanmasını istiyorsak
İmam Gazalî, Hazreti Mevlânâ ve Hazreti Bediüzzaman gibi Hak dostlarının namazla alakalı mütâlaalarını ve günümüzde kaleme alınmış namaza dair makaleleri mutlaka okumalıyız.
Namaz sevdası gönlümüze hemen düşmeyebilir; insan birkaç günde, birkaç ayda, hatta birkaç yılda namaz hakikatini duyamayabilir. Bunu kazanmak için hem kavlî hem de fiilî duada ısrarlı olmak gerekiyor. Bunun yanı sıra, kararlı ve istikrarlı bir tavır ortaya koyma ve aktif sabırla, adım adım hedefe yürüme de neticeye ulaşma yolunda çok önemli diğer bir şart.
Şayet, namaz kahramanı olmaya adaysak, bizi o ufka taşıyacak bütün argümanları kullanmalıyız. Namazla yatmalı, namazla kalkmalı, her mecliste namazdan bahisler açmalıyız. Hangi ses, hangi soluk bizi şahlandırıyor ve kalbimizi coşturuyorsa, bir kere değil, belki yüz kere aynı vesileye başvurmalıyız. Belki bir kitabı onlarca kez okumalı, bir kaseti birkaç kere dinlemeli, bir büyüğün sözlerine defalarca
kulak vermeliyiz. "Olmuyor!" diyerek, yoldan dönmeyi asla düşünmemeli ve kat'iyen aceleci davranmamalıyız.
SÜLEYMAN SARGIN - ZAMAN