Rahmetli de pek şanslıymış...

İstanbul'un sadece Boğaz'ı ve tarihî eserleri değil mezarlıkları da eşsiz. Aşiyan'da veya Kanlıca'da Boğaz'a nazır tepeleri mekan tutan mezarlıklar, serin serviler altında bir huzur iklimi sunuyor ziyaretçilerine.

Rahmetli de pek şanslıymış...

Ya Haliç manzaraEyüp Mezarlığı için ne demeli! Necip Fazıl, "Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık" diyor. Çocuğuna sesleniyor bir kadın telaşla, onun denize düşeceğinden korkuyor. Boğaz'da güçlü bir akıntı var. Hava ise pırıl pırıl. Ağaç yaprakları arasından sızan gün ışığı bir görülüyor, bir kayboluyor. Dua mırıltıları geliyor biraz arkadan. Yaşlı bir hanım epey bir zaman önce kaybettiği hayat arkadaşını ziyarete gelmiş. Maalesef acı zamanla külleniyor. Eskiden her gelişinde ağlardı. Şimdi ağlayamıyor. Eşinin mezar taşını okşuyor, yüzüne bakar gibi toprağına bakıyor uzun uzun. Sonra da bir kenarına ilişip, Boğaz'ı izliyor. Aşiyan Mezarlığı'nda olağan bir yaz günü. Hemen sahil kenarında insanlar balık tutuyor, gençler denize giriyor, ailesiyle yürüyüşe çıkan çocuklar koşturuyor. Mezarlığın konukları ise bu seslerin ve manzaranın eşliğinde ahireti bekliyor. İstanbul Boğazı'nın doyumsuz manzarasının yeşil tonudur mezarlıklar. Şehrin güzelliğine güzellik katan ibret tabloları gibidir adeta. Görende "Bir şehre mezarlık ancak bu kadar yakışır." düşüncesi uyandırır. Mezarlıklar geleneğimizde hayattan ayrı yerler değildir zaten. Cadde ve sokakların arasında, evlerle içiçe bulunur. Yahya Kemal de bu sebepten, İstanbul'un nüfusunu soran Avrupalıya: "Biz yerin altındakilerle beraber yaşarız." demiştir vakti zamanında. Boğaz'a, Karadeniz'den giren bir gemi Rumeli Kavağı ve Anadolu Kavağı'ndaki mezarlıklarla karşılaşır önce. Biraz ilerleyince Sarıyer, Gazi Yunus, tarihî Çakmak Dede ve Paşabahçe mezarlıklarından sonra Mihrabat Korusu'nun hemen altında, İstanbul'a hâkim bir tepede iki köprüyü birden gören büyük Kanlıca Mezarlığı çıkar karşısına. Bunaltıcı sıcaklarda bile burası efil efildir. Rüzgâr çam ağaçları arasındaki hanımellerinin ve manolyaların nefis kokularını gelişigüzel dağıtır etrafa. Kanlıca'daki kuş sesleri, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün uğultusundan duyulmaz pek... Bu açıdan da Kanlıca'nın sakinleri biraz şanssızdır; ancak onun hemen karşısında, Boğaz'ın diğer yakasındaki Aşiyan Mezarlığı, manzarasının yanı sıra sükunet ve huzur vaat eder ziyaretçilerine. Dizideki güzel manzaralı mezarlık nerede? Şimdilerde Aşiyan Mezarlığı'nın garip bir popülerliği var. Aşk-ı Memnu dizisinin kahramanı buraya gömülmüş. İzleyenler mezarlığın manzarasına bayılmış. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü'nde çalışanların şu sıralar en çok duydukları soru da bu: "Dizideki mezarlık nerede?" Sorulmayacak gibi değil. Harika bir manzara! Boğaz'ı temaşa ederek ilerleyen gemi Bebek, Kandilli, Arnavutköy ve Kuru-çeşme'yi geçtikten sonra Kuleli Askeri Lisesi'nin biraz ötesinde Boğaziçi Köprüsü'nün yamacındaki Çengelköy Mezarlığı'yla karşılaşır. Köprüyü geçer geçmez de Nakkaştepe Mezarlığı'nı seyredecektir. Karşı yakadaki Ortaköy Mezarlığı içeride kaldığı için denizden gözükmüyor ama biraz ilerledikten sonra karşısına Yıldız Parkı'nın yeşilliği arasında ancak dikkatli ve istekli bir çift gözün seçebileceği Yahya Efendi Türbesi çıkar. Bu ahşap yapının bahçesi bir mezarlık. Ağaçlardan dolayı karşıdan görmek mümkün değil. Fakat kimi zamanın ve rüzgârın etkisiyle devrilmiş, kimi hercai ağaçların kökleriyle sarmaş dolaş olmuş bu eski ve bakımsız mezar taşları arasından Çırağan Sarayı'nın üstünden nefis bir Boğaz manzarası gözüküyor. İstanbul zıtlıklar şehri. Her haliyle ölümü anlatan bir mekânda, güzelliği yaşayabiliyorsunuz. Yahya Efendi Türbesi'nde dua ederken yaşaran gözleriniz, Boğaz'ı seyrederken parlayabiliyor. Boğaz'a nazır mezarlıklardan biri de Karacaahmet'tir. Harem sırtlarında, Selimiye Kışlası'nın az ötesindeki bu mekan, hem o semte hem de şehre ayrı bir huzur katar. Zamanında da Necip Fazıl'a şu dizeleri yazdırmıştır: "Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;/ Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?" [email protected] Eyüp'te bir garip mezar bekçisi dede.jpg' align='right'/> Eyüp Mezarlığı, ölümün yaşamla kucaklaştığı bir yer. Öyle olmasa merhum Esat Coşan hocanın gönüllü türbedarı Mehmet amca gece gündüz kalabilir miydi burada? Mezarlığın bakımını yapan Mehmet amca kendi hayat hikâyesini anlatmıyor, ısrarla sorana hocasını anlatıyor. Mezarlığın konuklarına mutlulukla soğuk su ve şeker servisi yapıyor. Bilenler bilir Eyüp Mezarlığı dik bir yokuşa kurulmuş ve sıkışıktır. Esat Coşan hocanın mezarı ise Haliç'e hâkim ferah bir salon gibi. Banklara oturup dua edilebilir, Mehmet amcanın ikramı soğuk suyu içip, şekeri yedikten sonra, avukat Bekir Berk'i, Necip Fazıl'ı ve daha birçok büyük zatı ziyaret ederek soluklanmak için çay bahçesine varılabilir. Burada çay içerken de Necip Fazıl'ın şu dizeleri hatırlanabilir: "Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden,/ Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden. / Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar, / Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar." Boğaz'a nazır mezarlarda yatan bazı simalar Aşiyan:<7b> Yahya Kemal Bayatlı Ahmet Hamdi Tanpınar Tevfik Fikret Orhan Veli Kanık Münir Nurettin Selçuk Edip Cansever Atilla İlhan Osman Yağmurdereli Kanlıca: Barış Manço Sedat Simavi Eyüp: Mareşal Fevzi Çakmak Necip Fazıl Kısakürek Ziya Osman Saba Mahmut Esat Coşan Avukat Bekir Berk Şair Baki Minyatürcü Levni Çengelköy: Kemalettin Tuğcu Ömer Lütfi Mete Karacaahmet: Süleyman Efendi (Süleyman Hilmi Tunahan) Hulisi Kentmen Adile Naşit Gazanfer Özcan Cenk Koray Cem Karaca
<< Önceki Haber Rahmetli de pek şanslıymış... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER