Ramazan'ı nasıl ihya edebiliriz?

Âlemleri yaratan, mevsimleri bir yelpaze gibi etrafımızda döndürüp ruhlarımızı ferahlatan Rabb’imize şükürler olsun ki, yine Ramazan’a eriştik.

Ramazan'ı nasıl ihya edebiliriz?

Nice dostumuz, akrabamız Ramazan’a ulaşamadan Rab’lerine kavuştular. Onlara sorsak belki, “Keşke şu Ramazan’ı da ihya etseydim, feyizleriyle ruhumu yıkasaydım da ebedi iklime o doygunlukla göçseydim” derlerdi. Ama onlara kısmet olmadı. Biz Ramazan’a kavuştuk; fakat acaba bayramı göreceğimizin garantisi var mı? Tabii ki yok. O halde Ramazan ayının gecelerini de, gündüzlerini de çok iyi değerlendirmeli, elden geldiğince ibadete, hayır ve hasenata ağırlık vermeliyiz. Bir mü’mine tebessümümüz bile ahiret yurdunda karşımıza zenginlikler olarak çıkacak. Çünkü, Ramazan ayı çok kârlı bir uhrevî kazanç mevsimidir. Sevgili Peygamberimiz, Ramazan’ın önemi hakkında şöyle buyurmuştur: “Kim inanarak ve mükafatını Allah’tan bekleyerek Ramazan’ın gecelerini ihya ederse, onun geçmiş günahları bağışlanır.” (Nesai, İman, Bab 22, V, 117) Yine Kutlu Önderimiz, “Ramazan’ın evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur. Her kim, bu ayda idaresi altında bulunanların iş yükünü hafifletirse, Allah ona mağfiret eder ve cehennem azabından kurtarır”. “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Buhari, Savm, 5) buyuruyor. Sabır, iyilik ve güzellik ayıdır Ramazan ayı, Müslüman’ın rızkının artırıldığı bir aydır. Her kim bu ayda oruçlu bir kimseye iftar ettirirse, günahlarının affına ve cehennemden kurtuluşuna vesile olur. Ayrıca ona iftar edenin sevabı kadar sevap verilir ve iftar eden oruçlunun sevabında da bir eksilme olmaz. Bu iftarın mükellef sofralar ve ziyafetler şeklinde düzenlenmesi de şart değildir. Bir lokma ekmek, bir hurma veya bir yudum su ile de olsa aynı sevap alınabilir. Yeter ki ikramlar, Allah rızası için yapılmış olsun. İftar davetlerinde lüks ve israftan kaçınılmalı ve bu davetlerde fakirlere de yer verilmelidir. Nitekim Peygamber Efendimiz bu konuda bizleri şöyle ikaz etmektedir: “En kötü davet, zenginlerin çağrılıp; fakirlerin çağrılmadığı davettir.” (Müslim, Nikah, 110, II, 1053-4). Ramazan ayı Kur’an ayıdır Ramazan ayına kıymet veren olaylardan biri de yüce kitabımız Kur’an’ın bu ayda Sevgili Peygamberimiz’e indirilmeye başlanmasıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de; “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olan Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara, 185) buyurulmaktadır. Peygamberimiz (sas) ve ashabı Kur’an’ı en çok bu ayda okurlar; cömertliği en çok bu ayda gösterirler ve ibadeti en çok bu ayda yaparlardı. Hele bu ayın son on gününe ulaşıldığında ise Sevgili Peygamberimiz, zamanının büyük kısmını ibadete ayırırdı. (Müslim, İ’tikaf, 7). Gelin Ramazan ayında camilerimizi olduğu gibi evlerimizi de Kur’an tilavetiyle ihya edelim. Zira Sevgili Peygamberimiz Kur’an okunmayan evi kabristana benzetmiş ve şöyle buyurmuştur: “Evlerinizi kabristana çevirmeyin! İçerisinde Kur’an okunan eve şeytan girmez (Tirmizi, Fedail, bab, 2, V, 117). Bununla birlikte Kur’an’ın hikmeti ve ayetlerinin anlamı üzerinde genişçe düşünelim. Çünkü O bizleri her türlü kötülüklerden koruyacak ve mutlu bir hayatın yöntemini gösterecek İlahi bir rehberdir. Alimlerin doyamadığı bilgi ve hikmet kaynağıdır. Kalplerimizi onun mesajının nuruyla nurlandıralım. Bu ayda yapacağımız iyilikler ve ibadetlerle Allah’ın rızasını kazanarak kendimizi affettirme fırsatını kaçırmayalım. MUSTAFA AYDIN Oruç, ruhumuzun gıdasıdır Ramazan ayında oruç tutmak, İslam’ın beş temel esasından biridir. Oruç, Allah’ın rızasını kazanmak için ibadet maksadıyla gün boyu yemekten, içmekten, cinsel ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir. Her şeyin bir zekatı olduğu gibi bedenin zekatı da oruçtur. Oruç, Yüce Allah’ın bizlere ihsan ettiği sayısız nimetlere karşılık O’na şükranlarımızı arz etmektir. Oruç sabrı geliştirir. Nefsi terbiye eder, günah işleme temayülünü önler; insanı iyiliğe yönlendirir ve güzel ahlaka ulaştırır. Bunun için Yüce Allah, gönderdiği bütün dinlerde orucu farz kılmıştır. Kur’an’ı Hakim’de şöyle açıklanmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden evvelkilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.”(Bakara, 2/183) Ramazan ayında nefisler gemlenir Nefsin iyiliğe de kötülüğe de meyli vardır. (Şems, 91/8) Eğer insan, İlahi emirlere kulak verir ve o istikamette hareket ederse, Allah’ın rızasına ulaşır. Eğer nefsanî arzularına göre bir yol tutarsa, o yol insanı sefahate ve günah bataklığına düşürür. Oruç, nefsin süfli arzularına karşı bir kalkandır. Sevgili Peygamberimiz, “Hayatım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur. Cenabı Hak buyurmuştur ki: Madem ki oruçlu kimse benim rızam için, yemesini, içmesini, cinsi arzusunu bırakmıştır. Onun sayısız ecrini ben veririm. Halbuki başka ibadetlerin hepsi on misliyle ödenmektedir.” (Buhari, Savm 31, H.No: 919) Oruçla toplum huzur bulur Allah rızası için tutulan oruç, insanı günahlardan uzaklaştırdığı gibi, gönüllerde güzel duyguların yeşermesine de vesile olur. Fitne, fesat, haset, dedikodu ve yalan gibi kötü huylardan insanı uzaklaştırır, toplumda huzur ve güvenin yerleşmesini sağlar. Yapılan araştırmalar da Ramazan ayında suç işleme oranının düşüş kaydettiğini göstermektedir. Bir Müslüman’ın, özellikle oruçlu iken günah işlemesi, orucun ruhuna ve hikmetine aykırıdır. Bu hususta Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: “Her kim yalan, iftira gıybet ve kovuculuğu terk etmezse, Cenab-ı Hak o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez. (Buhari, Savm, 31, H.No:926). Oruç sıhhate vesiledir Orucun, ruh ve beden sağlığı açısından bir çok yararının bulunduğunu da unutmamalıyız. Nitekim Sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Oruç tutunuz ki sağlıklı olasınız.”(Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 280) HÜSEYİN AVNİ ATEŞ Turkuaz - Zaman
<< Önceki Haber Ramazan'ı nasıl ihya edebiliriz? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER