‘Çağımızın Dede Korkut’u’ olarak da adlandırılan Sepetçioğlu, ‘Kilit’
romanı ile başlattığı, tarih ve milli kültürümüzü çağımıza inşa sürecini, son romanı ‘Yesili Hoca
Ahmed’ ile tamamlamıştı.
Tarihî romanları bir neslin başucu kitapları arasında yer alan Sepetçioğlu’nun cenazesi, bugün ikindi vakti Bağlarbaşı
İlahiyat Fakültesi Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
1932 yılında Zile’de dünyaya gelen Mustafa
Necati Sepetçioğlu,
İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli kurumlarda memurluk ve idarecilik yaptı. İlk romanlarında
Malazgirt zaferinden başlayarak İstanbul’un fethine kadar Türk tarihini konu aldı, sonrakilerde ise
Türkiye’de yaşanan toplumsal değişimi ve sonuçlarını anlattı. Eserlerindeki şiirsel anlatımı sayesinde geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan Sepetçioğlu’nun
Anadolu fethini ve Türk devletinin kuruluşunu anlattığı romanları, bir döneme ışık tutmuş ve başucu kitapları arasında yer almıştı. Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun tarihî romanlarının yanı sıra tiyatro oyunları da bulunuyordu. Trampacılar adlı oyunu İstanbul Şehir
Tiyatrosu’nda sahnelenmişti.
Oyun yazarlığında en önemli başarısını gösterdiği Büyük Otmarlar, önce
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu’nca sahneye konuldu. Ardından
Avrupa Üniversitelerarası Tiyatro Festivali’nde en iyi oyun seçildi. ‘Gece Vaktinde Gün Dönümü’ ve ‘Karanlıkta Mum Işığı’ adlı kitaplarıyla 1980 yılında ‘Türkiye Milli
Kültür Vakfı Kültür Armağanı’nı kazanan Sepetçioğlu, 1994’te İLESAM üstün
hizmet beratı almış, 1998’de
Atatürk Dil-Tarih Kurumu şeref üyeliğine seçilmişti.
Eserleri tarihi bugüne taşıdı
Hikaye: Abdürrezzak Efendi, Menekşeler Ölmemeli, Bir Büyülü Dünya ki.
Roman: Kilit,
Anahtar,
Kapı,
Konak, Üçler-Yediler-Kırklar, Sabır Ağacı, Darağacı,
Çanakkale serisi, Kutsal Mahpus.
Destan: Yaratılış ve Türeyiş, Dedem Korkut’un Kitabı, Sonsuza Uyanan Taşlar.
Oyun: Büyük Otmarlar, Trampacılar, Köprü,
Yunus Emre, Son Bloklar.
Beşir Ayvazoğlu:
Yakından tanıdığım ve severek okuduğum bir yazardı. İlk okuduğum kitabı,
İslam öncesi Türk destanlarını edebi bir üslupla yeniden yazdığı ‘Yaratılış ve Türeyiş’tir. Daha sonra Anadolu’da Türklüğün oluşumuna yöneldi. Kilit, Kapı ve Anahtar ile başlayan dizisi, Anadolu’nun Türklere açılışını ve sonraki gelişmeleri başarıyla anlattığı romanlarıdır. Son zamanlarda yeniden gündeme gelmişti. Önemli bir şahsiyetti. Çok
ihmal edilmişti; ama edilmemesi gerekirdi.
Mehmet Nuri Yardım:
Türk tarihini onun sayesinde okuduk, sevdik ve benimsedik. Onunla birlikte tarihimiz, edebiyat ile birlikte geniş yollardan günümüze ulaştı. Destanları, o sihirli kalemden okuduktan sonra daha çok sevdik. Büyülü bir rüyaydı gördüğümüz, engin ufuklara satır aralarından açıldık. Dede Korkut’tan aldığımız soluğu Çanakkale’de boşalttık. Sepetçioğlu, sağlam kuralcılar, emin rehberler ve gerçek öncülerin ardından yürüttü okuyucusunu.
Mustafa Miyasağlu:
Kemal Tahir’in Devlet Ana’sından sonra biraz da ona özenerek yazdığı tarihî roman dizisi ile birçok gencimize tarih şuuru kazandırdı. Tarih romanı açısından unutulmaz bir isim. Çanakkale’yi ilk kez romana döken romancımız olması bakımından önemli bir yere sahip. Ayrıca, Karanlıkta Mum Işığı, Cevahir ile Sadık Çavuş’un Buğday Kamyonu, köy enstitülerinin dışında Anadolu romancılığının samimi bir örneği sayılabilir.