Farklılıklara tolerans gösterme yerine
azınlıkların ve farklı görüşteki insanların kabullenilmesi gerektiği vurgulanan panelde, yapılacak olan yeni anayasadan önce zihinlerin değişmesi gerektiği belirtildi.
Çemberlitaş'taki
Fırat Kültür Merkezi'nde (
FKM) gerçekleştirilen panele,
Yahudileri temsilen Mario Levi (
Yazar), Rumları temsilen
Yorgo Stefanopulos (
Işık Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı), başörtülüleri temsilen Hilal
Kaplan (
Taraf Gazetesi
köşe yazarı),
Ermenileri temsilen Arus Yumul (
Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü. Öğr. Üyesi),
Süryanileri temsilen Zeki Basatemir (Süryani Katolik
Cemaati Mütevelli Heyeti Başkanı),
Kürtleri temsilen
Altan Tan (
Gazeteci-Aktivist),
Alevileri temsilen
Reha Çamuroğlu (
Tarihçi – Yazar) ve Romanları temsilen Aydın Elbasan (
İstanbul Roman Derneği Başkanı) katıldı.
Programda Türkiye'deki "ötekilerin" sorunlarına vurgu yapıldı.
Osmanlı Devleti döneminde farklılıkların kabul gördüğünü ve saygıyla karşılandığını, buna karşın İttihat Terakki dönemiyle birlikte "ötekilerin" ötekileştirildiğini ifade eden katılımcılar, son 10 yılda Türkiye'de haklar ve özgürlükler konusunda büyük gelişmeler yaşandığını dile getirdi.
"ANAYASADAN ÖNCE ZİHİNLER DEĞİŞMELİ"
"Türkiye'de
sistem büyük bir kitleyi öteki olarak gördü" diyen yazar Erkam
Tufan Aytav, "Bunların içerisinde dindarlar, cemaat mensupları, tarikatlar, Ermeniler,
Kürtler, Süryaniler ve Aleviler var.
Kitapta 'Ötekilerin' ruh haletini ortaya koymak istedim. Ötekiler topluma nasıl bakıyorlar? Devlet ötekilere nasıl bakıyor? Öteki grup, diğer gruba nasıl bakıyor? Bunu ortaya koymaya çalıştım.
Problem anayasa değil. Tabii ki kısmen. En mükemmel anayasayı dahi yazsanız, pratik olarak kullanılmıyorsa, bir tarikat mensubu ya da herhangi bir görüşe mensup olan biri, sırf bu yüzden bir haktan yararlanamıyorsa, zihinlerde problem var demektir. Zihinsel dönüşüm açısından bu panelin doğru olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Yahudileri temsilen konuşan Yazar Mario Levi, Beyoğlu'nda kitabını imzalarken başından geçen ilginç bir anısını şu şekilde anlattı: "Kitap imzalarken yanıma bir kız geldi. Birdenbire benimle
İngilizce konuşmaya başladı. İngilizcesi de gayet iyiydi. Ben de karşılık verdim. 5–10 dakika konuştuk. Sonra bizim yayın evinin
satış müdürü geldi.
Türkçe konuştu. Ben de Türkçe karşılık verdim. Genç kız ben Türkçe konuşunca çok şaşırdı. Sonra 'adınız neden böyle?' dedi. Bu gibi durumlarda bir çözüm buldum. Tepki olarak tabii ki. 'Biz göçmeniz' dedim. 'Nereden?' diye sorunca ben de 'İspanya'dan göçmüşüz' dedim. Genç kız da 'Ben de göçmenim' yanıtını verdi. Mizahileştirmeye çalıştığınız durumlarla isteğiniz gibi mücadele edebilirsiniz" dedi. Kimliğini saklayarak büyüdüğünü
itiraf eden Levi, "Ne mutlu konuşuyoruz. Ama biraz geç kalmadık mı?" şeklinde konuştu.
"AZINLIKLAR TÜRKİYE'DE SUBAYLIK, SAVCILIK YAPAMIYOR"
"Osmanlı'da ayrımcılık yoktu. Devşirme olayı vardı" diyerek konuşmasına başlayan Yorgo Stefanopulos, "Osmanlı'da durum böyle iken İttihat ve Terakki ile durum değişti. Anadolu'da din bazlı bir ayrım yapılarak, devlet bizi düşman olarak algıladı. 70'li yıllarda dükkânlar yağmalandı. Mezarlar açıldı. Bu bir devlet politikasıydı ve desteklendi.
Ulus devleti oluşturmak için bunlar yapıldı. Ancak, böyle olmamalıydı" diye konuştu. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettikten sonra patriği yanına çağırarak dini ibadette verdiği özgürlüğün 500 yıl sonra yok edildiğini öne süren Stefanpulos, Rauf Denktaş'ın Kıbrıs'ın
Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğü sırada Rumları kötülemesinin ceremesini kendilerinin Türkiye'de çok çektiğini aktardı. Türkiye'de azınlıklara subaylık,
savcılık, hâkimlik gibi bazı mesleklerin yasaklandığını ileri süren Stefanpulos, kendisinin üniversitede hoca olduğunu hatırlatarak, "Bana
gençleri emanet ettiler. Ben onları kötü mü yetiştirdim?" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de ev sahibi ve misafirin yeniden tanımlanması gerektiğini belirten Altan Tan, Türkiye'nin gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini vurguladı.
"ALEVİLERİN BİRÇOĞU ORTA ASYA'DAN GELMESİNE RAĞMEN 'ÖTEKİ'"
Alevilerin birçoğunun Orta Asya'dan gelmesine rağmen 'Öteki' olmaktan kurtulamadığını söyleyen
AK Parti Milletvekili Reha Çamuroğlu, "Sayın
Fethullah Gülen bir konuşmasına şöyle demişti: 'Bir ülkenin vatandaşları o ülkenin kurumlarına sızmazlar.' Çok doğru bir sözdür. Ama hiç unutmuyorum. Yargıdaki, bürokrasideki, ordudaki Aleviler için de bu durum geçerlidir. Biz millet tanımımızı gözden geçireceksek, Alevilerin gece gündüz
darbe düşündüklerini düşünürsek, kazandığımız her şeyi kaybedebiliriz" dedi.