İhsan Eryavuz'un notları, 15 defterden oluşuyor. Büyük bir kısmı kayıp olan notlardan sadece 3 defteri gün yüzüne çıktı. Üç cilt deftere ulaşan gazeteci Kamil Maman, yaklaşık 86 yıl önce Osmanlıca tutulan notları, günümüz harfleriyle sadeleştirerek kitaplaştırdı. TİMAŞ tarafından basımı yapılan kitapta 'Teşkilat-ı Mahsusa Millî Mücadele'de nasıl rol oynadı', 'Mustafa Kemal Paşa Millî Mücadele'yi nasıl başlattı' ve 'İstiklâl Harbi'nden önce Anadolu'nun durumu nasıldı' gibi sorulara cevap veriliyor.
NOT: Fotoğrafları büyütmek için üzerlerine tıklayınız!
Daha sonra Topçu soyadını alan Eryavuz, Osmanlı'nın 10. Kolordu Topçu kumandanı, Teşkilat-ı Mahsusa'nın ve Karakol Cemiyeti'nin kurucu üyesi, ilk İstiklâl Mahkemeleri reisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Osmaniye milletvekili, Mustafa Kemal Paşa'nın silah arkadaşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk denizcilik bakanı olarak görev yaptı.
BALIKÇI OLARAK ÖLDÜ
Bir dizi talihsiz olay yaşayarak Atatürk'ün çevresinden uzaklaşan ve bir balıkçı olarak hayata veda eden Eryavuz, kitapta Enver Paşa'dan Damat Ferit Paşa'ya, Mustafa Kemal Paşa'dan İsmet İnönü'ye, Kâzım Karabekir'den Refet Bele'ye, Çerkez Ethem'den Ali Şükrü Bey'e, Kılıç Ali'den Kasap Osman'a kadar birçok tarihî şahsiyeti anlatıyor.
ÇERKEZ EDHEM MESELESİ
İhsan Eryavuz, Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından Çerkez Edhem meselesiyle ilgili gizli kalmış ayrıntıları defterlerinde anlatıyor. Çerkez Edhem'in Milli Mücadele hareketine karşı isyan bayrağı açmasının nedenini İsmet İnönü'nün Batı Cephesi Kumandanlığı'na getirilmesi olduğunu söylüyor. O gün tartışılan Çerkez Edhem meselesinin görüşüldüğü özel toplantıları şöyle anlatıyor: "Mustafa Kemal Paşa Ankara'da eski konağında içinde benim de bulunduğum, Yusuf İzzet Paşa, Kemaleddin Sami Bey ve diğer bazı arkadaşları çağırarak bir toplantı yaptı. Edhem Bey'in büyük kardeşi Reşid Bey de bu gece toplantısına davetli idi. Mustafa Kemal Paşa meseleyi açtı. Cephenin zaruri görülen emir ve hareketinin sebeplerini açıklamaya ve Edhem Bey mukabelesini derin bir teessür ile fakat pek yumuşak bir tarzda kınıyordu. Reşid Bey ise itilâf kabul etmez bir tavır takınmıştı. Vaziyeti ve sözleri ile bu davada düzenli ordulardan başka bir şey beklenemeyeceğini ve esasen kabiliyet ve iman sahibi subayın ruhen, kalben Edhem Bey'e bağlı bulunduğunu ifade ve hissettirmek istiyor, meseleyi daha ziyade şahsiyete getirerek aynen, 'Memleketin kurtuluşu namına silaha sarıldığımız zaman İsmet Bey, İstanbul'da Ferit Paşa'yı Sevr için ihzârâtla, Bâbıâlî'de askerî layiha yazmakla meşguldü. Arkadaşlar kendisine Ankara'ya geçmesini tavsiye ettikleri vakit ailesini, çocuğunu gösteriyor; mazeret diliyordu. Edhem Bey şimdi onun emrine mi girecek? Eğer emir ve baskı altında çalışacak insanlar olsaydık, huzurumuz mutluluk derecesinde idi. Çiftliğimizde oturur, Yunan ile diz dize yaşar idik!' diyordu.”
BATI CEPHESİNİ İSMET PAŞA DEĞİL BİZ KONTROL EDECEĞİZ
Eryavuz, yapılan toplantılarda Çerkez Edhem'in ağabeyi ve milletvekili olan Reşid Bey'in Batı Cephesi Kumandanlığı'nın kendilerine verilmesi gerektiğini ifade ediyor. Kitapta toplantıda görüşülen konuları şu şekilde anlatıyor: “Ona 'İsmet Bey, Refet Bey kumanda etmeyecek de kim kumanda edecek?' demiştim. Reşid Bey, 'Edhem Bey ve ben!' diye cevap verdi. Bu sözle, 'Bin 500-2 bin kişi ile bir yandan Yunan sürülerini Salihli-Demirci önlerinde durduran, diğer yandan Anzavur, Çapanoğlu, Düzce isyanlarını bastıran sevk ve idare eden büyük bir kuvvetin başına geçerse neden başarmasın?' demek istiyordu. Mustafa Kemal Paşa şaşılacak bir sabır, hatta alçak gönüllülük gösteriyor, âdeta Reşid Bey'e yalvarıyordu. Nihayet Reşid Bey, 'Vallahi bilmem! Edhem Bey Eskişehir'dedir. İsmet Bey de orada. Edhem Bey'in kendilerine güveneceği ve sözlerini dinleyeceği, bazı arkadaşlarla oraya gider, meseleyi orada, onların huzurunda konuşuruz.' demişti. Bu söz Mustafa Kemal Paşa tarafından da kabul edildi.”
ÇERKEZ EDHEM'E HEYET GÖNDERİLDİ AMA ANLAŞMAYA YANAŞMADI
Eski Bahriye Vekili İhsan Eryavuz, toplantının sonunda sorunun çözülmesi için Çerkez Edhem'in Eskişehir'de bulunduğu yere bir heyet gönderilmesi kararı alındığını ifade ediliyor: “ Ertesi gün Reşid, Saruhan Milletvekili Celal, Eskişehir Milletvekili Eyyüb Sabri, Antep Milletvekili Kılıç Ali ve Diyarbekir Milletvekili Hacı Şükrü Beyler vs. Eskişehir'e hareket ettiler. Sonradan öğrendim ki bu heyet Eskişehir'e ulaştığı gece, Edhem Bey kendileriyle temasa lüzum görmeden herhalde düzenli ordu kuvvetlerinin doğrudan doğruya hâkim bulunduğu bir yerde bulunmayı kendisi için tehlikeli bularak gizlice Kütahya'ya kendi kuvvetlerinin başına çekilmiş. Bu vaziyet üzerine heyet, Reşid Bey'in düşüncesine ve gösterdiği lüzuma binaen Kütahya'ya hareket etmişler. (Tabii İsmet Bey müstesna) Burada ne Edhem Bey ne de kardeşleri anlaşmaya yanaşmışlar.“
ÇERKEZ EDHEM YUNANLILARA SIĞINDI
İhsan Eryavuz, 86 yıl önce kaleme aldığı defterlerde, Çerkez Edhem'e gönderilen heyetin yaşanan gerginlikleri çözememesi üzerine, Meclis'te Çerkez Edhem'in ortadan kaldırılması yönünde karar alındığını belirtiyor. Ardından yaşanan gelişmeleri ise şöyle aktarıyor: “Batı cephesi daha ziyade Yunan harekâtıyla meşgul idi. Vaziyetten istifade ile ihtimal Yunan karargâhından aldığı emir ile olacak 11 Ocak'ta Edhem de kuvvetleriyle Kütahya üzerine taarruza geçti ve 61. Tümen'in iki alayını oldukça sıkıştırıyordu. Nihayet Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Kütahya'yı Güney Cephesi'ne vererek Re'fet Bey'i Edhem'i cezalandırmaya memur etti. Refet Bey, emrindeki yedi alay kadar süvari kuvvetleriyle İnönü'ne yardıma giden Sekizinci Tümen'i de (herhalde İnönü'nde vaziyetin düzelmesi üzerine olacak) Alayund'da tren yolu ile indiriyor, emrine alarak Kütahya'ya Edhem üzerine yürüyor. İki gün sonra Edhem kuvvetleri perişan oluyor, efrad dağılıyor. Gerçek vaziyeti anlayan bir kısım maiyeti orduya, kendisi ve kardeşleriyle yoldaşlarından beş on ikisi de Yunanlılara sığınıyor. Bu harekât esnasında Edhem ve kardeşleri Uşak mıntıkasındaki Yunanlılarla temas ve muhabere etmiş ve oradan aldığı emir ve direktif üzerine harekete geçmiş imiş.”
MUSTAFA KEMAL'İ ERZURUM KONGRESİ'NE KABUL ETMEK İSTEMEMİŞLER
İhsan Eryavuz, defterlerinde, Mustafa Kemal'in Erzurum Kongresi'ne kabul edilmek istenmediğini fakat Kazım Karabekir'in heyet üyelerini ikna etmesi sonucu kabul gördüğünü anlatıyor. Eryavuz, Mustafa Kemal'e karşı mecliste azımsanmayacak derecede güvensizlik besleyen kişiler olduğunu şu cümlelerle anlatıyor: “Meclis'te bir kısım aza üzerinde öteden beri Mustafa Kemal Paşa'ya bir güvensizlik var idi. Her nedense Mustafa Kemal Paşa'nın hudutsuz bir ihtiras taşıdığı, mutlaka devlet reisi olmak, ondan sonra da keyif ve hevesine uyarak memlekette istediği gibi hükmetmek isteyeceği hakkında birçok mebuslar endişe besliyorlardı. Esasen sırf bu endişe sebebi ile Mustafa Kemal Paşa daha millî hareketin başlangıcında Erzurum Kongresi'ne kabul edilmek istenmemişti. Kendisinin bizzat bana anlattığına nazaran Mustafa Kemal Paşa askerlikten istifa edip de bir fert olarak kaldıktan sonra tabii olarak Erzurum'da anlaşılan millî kongreye girmek istemiş. Misafir bulunduğu Erzurum Mevki-i Müstahkem Karargâhı'nda beraberlerinde Kâzım Karabekir Paşa ile Rauf Beyler olduğu halde konuşurlarken, oraya kongre azasından Hoca Raif Efendi ile Necati Bey gelmişler ve Kâzım Karabekir Paşa ile mahrem görüşmek isteyerek odanın bir köşesine çekilmişler; hafif sesle konuşmaya başlamışlar.”
KARAR KARABEKİR PAŞA'YA BIRAKILMIŞ
Eryavuz, defterlerinde, Erzurum Kongresi heyet üyelerinin başkan olarak Kazım Karabekir'i istediklerini de ayrıntılı olarak aktarıyor. Eryavuz'un 1928 yıllarında kaleme aldığı defterlerde anlatılan tarihi olayda Erzurum Kongresi heyetinin önde gelen üyelerinin kendi aralarında yaptığı görüşmeler sonrasında Mustafa Kemal'in kongreye alınmasında verilecek kararda Kazım Karabekir Paşa'ya bıraktıklarını söylüyor. O gün yaşananları şöyle anlatıyor: “Bunun üzerine Raif Efendi ve Necati Beyler tekrar gelerek Kâzım Karabekir Paşa'ya kongre heyetinin şu cevabını getirmişler, 'Heyet bu konuda kararı size vermiştir. Kararınıza itaat olunacaktır.'
FEVZİ ÇAKMAK'TAN KARABEKİR PAŞA'YA: KEMAL PAŞA İŞ BAŞINA GEÇERSE İLK İŞİ SENİ İMHA ETMEK OLACAKTIR
Milli mücadelenin önde gelen isimlerinden İhsan Eryavuz, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü gibi önemli isimlerin de ilk etapta Mustafa Kemal'e karşı bir tutum sergilediklerini ifade ediyor. Eryavuz, tarihi notlarında Fevzi Çakmak'ın Kazım Karabekir Paşaya, 'Mustafa Kemal Paşa iş başına geçerse ilk işi seni imha etmek olacaktır.' şeklinde telkinlerde bulunduğundan bahsediyor.
TALAT PAŞA'NIN YAKUP CEMİL'İN ÖLDÜRÜLMESİYLE İLGİLİ MEKTUBU
İhsan Eryavuz, defterlerinde Yakup Cemil'in öldürülmesi ve gerekçelerinin Talat Paşa tarafından dönemin 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa'ya yazdığı mektupta anlatıldığını belirtiyor. Vehip Paşa'nın mektupta nelerin yazdığını görmesi için İhsan Eryavuz'a vermesini ise şöyle anlatıyor:
"Ha! Haberin var mı? Yakub Cemil'i İstanbul'da kurşuna dizdiler. Galiba birtakım arkadaşlarla birlikte tek taraflı barış lehine girişmiş; bir şeyler yapmak istemiş. Talat uzun bir mektupla vakayı bana bildiriyor. Al oku!" dedi ve mektubu buldu. Okumak üzere bana uzattı. Uzun bir araştırma idi. Yakub Cemil hadisesini istediği gibi açıklıyor ve nihayetinde, 'Böyle düşüncesiz şımarıklıklarda ısrar eden arkadaşlara kim olursa olsun, bundan böyle şiddetli muameleye karar verdik' diye yazıyordu. Ben Yakub Cemil hadisesini duymamıştım. Bu fedakâr ve meşrutiyet inkılabında büyük emekleri geçmiş olan arkadaşa reva görülen muamele beni çok üzdü. 'Yazık!' dedim. 'Sıra birbirimizi yemeğe mi geldi? Bana öyle geliyor ki, memleketin temiz, fedakâr evlatları için en ziyade birbirlerini tutacak her ihtimale karşı mütesânid, müttehid bulunacak bir gündeyiz. Ve bu tesânüd ve ittihad yarın için daha ziyade lüzumlu olacaktır. Mustafa Necib'i Bâbıâlî'de kaybettik. Yakub Cemil'i elimizle öldürdük. Mümtaz'ı ve diğer arkadaşları öteye beriye sürmüşüz. Ne olacak? Paşam bu mektupta size de bir tehdit var' dedim. Vehib Paşa, 'Öyle, fakat ben Yakub Cemil değilim' dedi.
CİHAN