Ekim 2008 tarihinde Sünnet’in Tesbiti ve Dindeki Yeri konulu bir panel düzenleyen Dini İlimler ve
Kültür dergisi
Yeni Ümit şimdi de hicret konusunu bir panelle dikkatlere sundu. FKM’deki geniş katılımlı panelin açılış konuşmasını derginin Genel Koordinatörü Dr.
Ergun Çapan yaptı. Dr.
Ergün Çapan açılışta, göçlerin tarih boyunca farklı niyet ve ihtiyaçlarla yapıldığını, halen de yapılmakta olduğunu bu göçler içinde
Allah’ın hoşnutluğunu kazanma istikametinde imanî ve insanî değerlere tercüman olmak için yapılan hicrete ise mukaddes göç denildiğini; hicretin Peygamber
Efendimiz ve kutlu nesil sahabenin rehberliğinde semavi eksenli, semavileşme yolunda insanın hem kendini hem de muhatap olduğu insanları
yenileme ve inşa etmenin ünvanı olduğuna dikkat çekerek, günümüzde
Anadolu insanının dünyanın her tarafına
hizmet eksenli hicretlerde bulunduğunu, bu adanmışlığın bu fedakarlığın ışığını, enerjisini, motivasyonunu nereden aldığına vurguda bulundu.
İslam tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınan
Uludağ Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Algül “İslam
Tarihinde Hicretin Yeri” başlıklı tebliğinde Müslümanların
Medine’ye hicretinin sadece bir kaçış, bir sığınma olmadığını belirterek, tarihi sıra içinde hicret öncesi ve hicretten sonra gelişen olayları anlattı. İslam
medeniyetinin kurulmasının, Yesrib’i Medine yapan hicretin bir neticesi olduğunu vurguladı. Evet, İslâm tarihinde hicret, fedakârlığın, azmin, sabrın, Allah rızası için uzak mekanlara müjdeler götürmenin, ciddiyetin, gayretin, çalışkanlığın, üretkenliğin, yardımseverliğin, ihsanın, îsarın, siyasî ve idarî alanda müesseseleşmenin, mabet ve mektep oluşumunun, birlik ve dayanışmanın, üstün vazife şuurunun, derin sorumluluk anlayışının hem eseri hem de kaynağıdır. Hicretin, pek çok İslami güzelliğin ortaya çıkması için çok bereketli bir zemin olduğunu ifade ederek tebliğini şu sonuçla bitirdi:
“İslâmî telakkiye göre hicret, dinî ve ahlâkî alanda tüm inanış, bağlanış, sadâkat ve samimiyet örneklerinin mayalandığı çok verimli bir zemindir. Tüm İslâmî güzelliklerin, hicret bahçesinde
çiçek açıp en güzel meyvelerini verdiğinde hiç kuşku yoktur. Öte yandan hicret, sosyo-
ekonomik alanda ve eğitim-
öğretim alanında kurumlaşmanın kaynağı olarak bilinir. Bu bağlamda hicret, İslâm tarihine “
toplumsal oluşumun temellerini atabilme, kendi başına karar verebilme, İslâm toplumunun güçlenmesi ve İslâm’ın yayılması adına taktik ve stratejiler geliştirebilme gibi hususların olmazsa olmaz şartı olan özgür ortamın sağlanması ve istiklâle ulaşılması noktasında” önemli bir kavşaktır. Dolayısıyla İslâm’ın toplum değerlerinin insanlık ufkunda kanatlanması adına önemli bir dönüm noktasıdır.
İkramların da yapıldığı kısa aradan sonraki tebliğ ise
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Ayhan Tekineş’e aitti. “Medeniyetlerin Kuruluşunda Hicret” başlıklı tebliğde, bütün büyük medeniyetlerin bir hicret neticesi kurulduğuna dikkat çekildi. Hicretin bir dinamizm olduğu, hac, namaz gibi bazı ibadetlerde bu dinamizmin görüldüğü belirtilen tebliğde medeniyetlerin kuruluşu ile
peygamberlerin gönderilişi arasında yakın alaka olduğuna vurgu yapıldıktan sonra,
Peygamber Efendimiz’in Yesrib’i nasıl Medine yaptığı anlatıldı. Medineli Ensar daha ziyade ziraat,
Mekkeli muhacirler ise ticaretle meşgul oluyorlardı. Bu iki grup kendi gelenek ve örflerini birbirlerine öğretmiş, güzellikler paylaşılarak yeni bir medeniyet kurulmuştur. Bu konularda ayrıntılı bilgi verildikten sonra “öteden beri tarihte devir açıp-devir kapayanlar ve büyük bir ölçüde tarihin akışını değiştirenler hep muhacir kavimler olmuştur” hakikatiyle tebliği sona erdi.
Doç. Dr. Muhittin
Akgül’ün tebliğinin konusu “Hicretin Kazandırdıkları” üzerineydi. Tebliğde, Kur’ân ve hadislerde hicret sonucu elde edilecek kazanımlar güzel bir tasnifle anlatıldı. Bu manada, Hicret edenin bir genişlik bulacağı, Allah tarafından büyük bir mükafat alacakları gibi hususlar Peygamberlerin örnekliği dikkatlere sunularak
ayet ve hadislerle desteklenerek anlatıldı.
Sonuç olarak, panele katılan dinleyiciler, hicretin medeniyetlerin kuruluşunda anahtar bir rol oynadığını, Peygamber Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicretinin bir kaçış değil, yeni bir medeniyetin inşasının ilk adımı olduğunu, hicretin bağrında pek çok bereketi barındırdığını öğrenmiş oldular. Nitekim bazı dinleyiciler bunları özetle akıllarında kalan ana başlıklar olarak ifade ettiler.