Şehrin 120 yıllık fotoğraflarını bir araya getiren kitaptaki fotoğraflar,
Haluk Çağdaş ile
Ahmet Turan Alkan'ın kaleme aldığı 'resimaltı' yazılarla açıklanıyor. 'Altıncı Şehir'in asırlık fotoğrafları, bugünün 'tarihî' şehirlerine dair pek çok acı gerçeği de dile getiriyor.
II. Abdülhamid'in fotoğraf arşivinden çıkan
Sivas'a dair fotoğraflar bir kitapta toplandı. Yitik
Hazine Yayınları'ndan çıkan 'Sivas'ın Resmi', şehrin 120 yıllık fotoğraflarını bir araya getiriyor. Haluk Çağdaş ile birlikte kitabı hazırlayan Ahmet Turan Alkan da, memleketine
vefa borcunu bir kez daha ödeyerek bu 'tarihî' fotoğrafların altına, sağına, soluna açıklamalar yaparak katkıda bulunuyor.
II. Abdülhamid'in arşivinde yer alan Sivas fotoğrafları 1892 tarihini işaret ediyor. Bazı fotoğrafların hemen altına kaydedilen tarih notları, şehirden manzaraların ne zaman 'kare'lere girdiğini gösteriyor. Sivas'ın tarihini, mimarisini ve sosyal hayatını yansıtan fotoğraflarda bugün yerinde '
modern' binalar yer alan eski yapıların izini sürmek mümkün. Bazıları itibarıyla sadece kitaplarda adı geçen resmi olmayan yapılar, arşivden çıkan fotoğralar ile ete kemiğe bürünüyor. Ahmet Turan Alkan da 'resimaltı' yazılarında genellikle bu değişikliklere dikkat çekiyor. Çalışmada Sivas'ın daha sonraki yıllarda (1920'ler) çekilmiş fotoğraflarına da yer verilimiş. Farklı bir çerçevede kitaba dâhil edilen bu 'yeni' fotoğraflar, bir asır öncesinden 30 yıllık bir 'eski-yeni' mukayesesine imkân tanıyor. Zaten,
albümde yer alan 120 yıllık fotoğraflarla bugünü karşılaştırmak ise bir hayalden öte gitmiyor. Bugünden bakarak fotoğrafları ve şehrin tarihini izaha çalışan Çağdaş ile Alkan yine de okuru uyarmadan edemiyor: "Resimaltı metinlerini kaleme alırken zorlandığımızı kabul etmeliyiz; bu yüzden bazı bilgiler 'tahmînî' nitelik taşıyor. Bazı binalar yıkılmış olduğu için yerleri hakkında ancak tahminde bulunabildik; bu gibi tahminlerden doğabilecek hata ve kusurlar için peşinen anlayış beklediğimizi ifade etmek isteriz."
Söz konusu şehir Sivas ve yazar da Ahmet Turan Alkan olunca 'Altıncı Şehir'i hatıra getirmemek olmaz. "Şehir binalarda yaşar!" diyen Alkan'ın, '
efsane' kitabından bir pasajın alıntılanmasıyla bitiyor 'Sivas'ın Resmi'. Bugüne de ışık tutan bu bölüm, 120 yıl öncesinin fotoğraflarıyla daha da netleşiyor: "Sivas eskiden bir şehirdi, şimdi giderek "
kent"leşiyor. Siz de farkında mısınız, kent lâfının tarihsizliği ve mûsikiden mahrum oluşu, bana, mazisi otuz-kırk seneyi geçmeyen nevzuhur yerleşim yerlerini hatırlatıyor. Meselâ
Eskişehir, nereden bakarsanız bakınız bir "kent"tir; ama
Kütahya şehirdir. Sivas da öyle, yakın zamanlara kadar "şehir" kelimesinin kucakladığı bütün sıcaklığı ihata eden, insanî ilişkilere açık, tabiî boyutlarını kaybetmemiş sevimli bir şehirdi. Artık gözle görülür şekilde "kent" oluyor. Kent!
Tarihsiz, sevimsiz çok modernist bir kelime! Şehir biraz da tarihtir!"
Bu ifadelerin sadece Sivas'ı değil, başta
İstanbul olmak üzere Türkiye'nin 'tarihî' bütün şehirlerini, sâkinlerini ve idarecilerini ilgilendirmediğini iddia edebilir miyiz? 'Sivas'ın Resmi', bir şehrin 120 yıl öncesinden fotoğrafları değil, bugünkü 'kentler'imizin hâl-i pür-melâlinin resmi aynı zamanda...