Sadeleştirilen Lem'alar ilk kez bir kitap fuarında okurla buluştu. Bu yıl 10'uncusu düzenlenen
Bursa Kitap Fuarı'nda okurlarla buluşan Lem'aları okuyan gençler, sadeleştirmenin devam etmesi halinde herkesin Külliyat'ı rahatlıkla okuyabileceğini söyledi.
Ufuk Yayınları Genel Müdürü Bülent Kaynaroğlu, özellikle öğrencilerin ve ailelerin sadeleştirmeden çok memnun olduğunu söyledi.
Risale-i Nur Külliyatı'nın yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in asra hitap eden yüzüyle tefsiri olduğuna işaret eden Kaynaroğlu, "Bu eser, Dine ve Kur'an'a yönelik en sert hücumların olduğu bir dönemde, esaret ve tecritler altında
Bediüzzaman ve talebelerinin insan takatini aşan gayretleriyle yazılıp neşredildi. Aradan geçen sürede özellikle gençlerin 'anlamıyoruz' serzenişleri üzerine Ufuk Yayınları Lem'aları sadeleştirme kararı aldı. Asıl esere sadık kalınarak sadeleştirilen Lema'lar ilk kez bir fuarda görücüye çıkarken özellikle gençlerin büyük ilgisini gördü. Risale okumak isteyen ama dil konusunda sıkıntı yaşayan gençler, böylesi bir çalışmadan memnun." diyerek sonuçtan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Kaynak yayınları standına yoğun ilgi gösteren gençler de sadeleştirilmiş Lemaları alabilmek için uzun kuyruklar oluşturdu.
Uludağ Üniversitesi'nde
Kamu Yönetimi okuyan Hakan Kestane, sadeleştirme ile ilgili düşüncelerini şöyle açıkladı: "Risaleler çok daha elit bir kesime hitap ediyormuş gibi bir hava var. Bazı kesim anlamıyor Risaleleri. Ben sözlüğe bakarken anlamı kaçırıyorum. Risalelerin herkes tarafından okunması hedefleniyorsa sadeleştirilmesi çok daha iyi olmuştur."
Uludağ Üniversitesi'nde matematik okuyan Cennet Fullırova ise risaleleri
sözlük yardımıyla okumaya çalıştığını, ancak zorlandığını belirterek, "Bir sayfada bir çok anlamadığım kelime oluyordu, onlara bakarken sıkılıp bırakıyordum. Arkadaşlar çıkar çıkmaz aradı; 'Cennet artık sen de anlayabileceksin' dediler. Gerçekten güzel bir çalışma olmuş ellerine sağlık herkesin."
İlahiyat öğrencisi Özlem Akçay da şunları söyledi: "Siz yazdığınız bir eserin herkes tarafından anlaşılmasını istemez misiniz? Üstat bu eserlerin anlaşılmasını isterdi.
İman herkesin bilmesi gereken bir konu, öğrencilerin aklındaki sorular da bunlar. Biz bunların cevabını Risalei Nur'dan öğrendiğimiz zaman daha iyi anlarız diye düşünüyorum. İslam'da da kolaylık anlayışı var, biz gençlerin anlaması neden istenmiyor. Bunlar asıl kaynak eserlere yardımcı eser diye düşünüyorum."
Tanzanya'dan gelerek Bursa'da
elektronik okuyan
Hacı Bekir ise teknolojinin önemine değinerek, "Eskiden Lemalar'ı anlamak için bayağı zaman harcanırken şimdi artık daha kolay anlaşılacak. Rehber lazımdı eskiden, şimdi ise ben bile okuyup anlayabiliyorum." diyerek sevincini dile getirdi.
Uludağ Üniversitesi'nde Türk Dili Edebiyatı okuyan Sultan Uçar, konunun dinle ilgili değil, dil ile ilgili olduğunu ifade etti. Uçar, "Ben Türk Dili Edebiyatı okuyorum, ama anlayamıyoruz. Zaten herkes anlayamadığını söylüyor. Üstat zaten bazı kelimelerini sadeleştirmiştir diye biliyorum. Ben
Farsça ve
Osmanlıca dersleri almama rağmen hala lugata bakıyorum. Bu da şevkimizi kırıyor ve okumayı bırakıyoruz. Bu herkes anlasın diye yazılmıştır. Eğer anlaşılmıyorsa sadeleştirilmesinden daha
doğal bir şey olamaz."
"BİZ OKULDA FARSÇA, OSMANLICA DEĞİL, TÜRKÇE ÖĞRENİYORUZ"
Pakistan'dan gelen
Muhammet Kaşif, "Sadeleştirme daha iyi oldu, şimdi daha iyi anlıyoruz. Benim gibi gençler
Türkçe öğreniyor, Osmanlıca öğrenmiyor, o nedenle Risaleleri anlamıyor. Şimdi anlaşılır oldu, hiç kimsenin bahanesi kalmadı. Ben diğer eserlerin de çevrilmesin bekliyorum." şeklinde konuştu.
Bursa'da elektronik bölüm okuyan Er
sultan Zhanabayev de sadeleştirmeyi şöyle yorumladı: "Lemaların sadeleştirilmiş halini okudum. Yabancı olarak Türkçeyi yeni öğrenenler için daha okunaklı oldu. Yabancı arkadaşlar Farsça ya da Osmanlıca kelimeleri bilmiyor. Başka kitapları da bekliyoruz."
Kazakistan'dan gelip Bursa'da tıp okuyan Ramiz İslamoğlu ise "Sadeleştirilmiş halini ben çok beğendim. Önceden okurken çok sıkılıyordum, tercümesine bakıyordum, sözlüğe bakıyordum konsantrasyonum kayboluyordu. Şimdi
direk her şeyi anlıyorum." yorumunu yaptı.
Ufuk Yayınları Genel Müdürü Bülent Kaynaroğlu, insanların Risaleleri anlaması gerektiğini belirterek, sadeleştirme sürecini şöyle anlattı: "Bu bir ihtiyaçtı. Bunun daha çok yeni yetişen nesillere okutmak için, onların anlaması için, Risalelerin orijinaline bir basamak teşkil etmesi için bunu yapmıştık. Zaten Bediüzzaman Hazretlerinin de 1950'lerde yazdığı eserlerle önceden yazdığı eserler arasında dil olarak fark var. Mesela ceride kelimesini
gazete olarak değiştirmiştir. Kendisi zaten şöyle diyor; 'Risaleler 1920'lerin diline göre yazılmıştır, bunu nesillere anlatmak lazım'. Bu da bizi cesaretlendirdi. Gençlerimiz çok olumlu buldu. Çok büyük talep var. Burada da görüyorsunuz. Aileler memnun. Çocuklarının kitapları anladığını söylüyor. Yurt dışından gelen öğrenciler çok memnun."
3
baskı yapıldığını ve 150 baskıya çıktığını belirten Kaynaroğlu,
küçük sözler, tabiat risalesinin çıktığını, haşir risalesinin de çıkacağını,
Mayıs ayında da Mektubat'ın yayınlanacağını sözlerine ekledi.
(CİHAN)