Bu değişimden özellikle
Cumhuriyet tarihinin nasibini aldığını söylemek yanlış olmayacak. Özellikle
Mustafa Kemal hakkında bilinmeyen çeşitli bilgi ve belgelerin gün ışığına çıktığı şu günlerde Bilal Civelek’in yeni çıkan
romanı bizi farklı sulara götürecek gibi duruyor.
‘Mustafa Kemal’in Kuşları
Dersim Yanıyor’ adını taşıyan tarihsel roman bilmediklerimizin bildiklerimizden fazla olduğu gerçeğini haykırıyor. Roman,
Atatürk’ün sirozdan ölmediğini, Dersim’de
keskin nişancı isyancılar tarafından vurularak öldüğünü iddia ediyor.
Geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkan ve oldukça ses getirmesi beklenen Bilal Civelek’in
tartışma oluşturacak romanı ‘Mustafa Kemal’in Kuşları Dersim Yanıyor’, Dersim isyanına yeni bir boyut getiriyor. Yediveren Yayınları tarafından çıkarılan ve yazarın 8. romanı olan kitapta Atatürk’ün Dersim isyanı zamanında Elazığ’a geldiğini, yaptığı bir
köprü açılışı sırasında isyancılar tarafından vurularak yaralandığını iddia ediyor. Karaciğerine isabet eden kurşunun ağır yaraladığı Mustafa Kemal’in
ölümü siroza bağlı bir ölüm olarak aktarılmış kamuoyuna.
Dersim isyanını bir aşk hikâyesi ile anlatan yazar ‘ezber bozan’ bu bilgileri, Dersim bölgesinde yaşayan yöre halkının ifadelerine dayanarak elde etmiş.
Kitapta kaybettiğimiz insani duygularımız aşk hikâyesi penceresinden veriliyor. Her şeyi bir kenara bırakıp saygı duyma yönümüzü sorgulatan roman, hayattan tat almak, farklı olanı, farklı renkleri, farklı düşüneni kabullenmemiz gerektiğini yeniden hatırlatılıyor. Herkesin aynı şeyleri yaptığı, söylediği, düşündüğü bir dünya bir dünyanın can sıkıcı ve çekilmez olduğunu ifade eden yazar, farklılıkların ayrıcalık haline dönmediğinde güzel olduğuna vurgu yapıyor.
‘Dersim Yanıyor’ romanından…
-Mustafa Kemal’in kuşları varsa bizim keskin nişancılarımız, kartallarımız var, korkmayın.
-Dersim halkı adeta topyekûn bir
savunma yapıyordu. Kimi tüfekle, kimi baltayla, kimi de kürekle direniyordu Mustafa Kemalin kuşlarına (uçaklarına). Kime neye ve niçin direndiğini bilmeden…
-
Hâkim “ne biliyorsan anlat” dedi. Delal ise
Türkçe bilmiyordu. Ara sıra gözyaşlarını sildi ve hâkime gözyaşları içinde baktı. Hâkim Delal’dan
cevap alamayınca sinirlendi. “Konuşsana be kadın, dilini mi yuttun?” Oysa Delal Türkçe bilmiyordu. Hâkim daha çok sinirlendi ve “Çıkarın bunu dışarı. Türkçe bilmiyorsa öğrensin, burası
Türkiye” dedi.
-Fidan, “Burada başka dil bilmeyenlerin yaşamaya hakkı yok mu beg” diyebildi ancak.