Onlardan öğrenecek çok şey var

Büyük nineden anneanneye, anneanneden anneye ve ondan kıza geçen sözlü tarih zinciri bir yerde, çıt diye -teknoloji sebebiyle mi, üniversiteyi başka şehirlerde okumak nedeniyle mi- koptuğu için nice bilginin akışı da kesiliyor.

Onlardan öğrenecek çok şey var

Uzmanlara göre çare; bireysel düzeyde nine, anneanne ve annelerimizle daha çok vakit geçirmek, toplumsal düzeyde ise sözlü tarih kayıtlarına daha bir özenle eğilmek... Aramızdan ayrıldı. Çok yaşlıydı, 'efendim'siz konuşulmayan zamanlardan... İngilizce öğretmeni Sıdıka Hanım; üzerine toprak attık, onu Ulus Mezarlığı'na bıraktık. Dünyanın nice bilgisiyle birlikte... Ne kadarını aktarabildi bize? Aslında, normalde... Tüm bildiklerini önce kızına, sonra da küçük hanım kızına geçirmiş olmalıydı. Geçirebildi mi? Çabaladı. Ama galiba pek izin vermedik biz ona. Bahanenin biri bin para! Okul dedik, iş dedik, kariyer dedik, ahir zaman zamansızlığı dedik, 'aman anneanne' dedik... Çoğu kez iki çift lafı esirgedik. Anlatacaklarını boğazına bir bir dizdik. O yüzden -en basitinden- buzdolabının içini vanilyalı ılık suyla silmeyi bilmiyoruz biz. Ya da hatmi çiçeğinin tek bir tanesinin boğazımızı yumuşatacağını, sütümüz kesilirse saçlarımızı göğsümüzde taramayı, ev ahalisine kapıyı gülümseyerek açmanın önemini, uzun ince yastığın tılsımını... En önemlisi; hayatın anlamını, birliğin sabrını, varlığın sırrını... Belki biraz da bu sebeple hayata her seferinde yeni baştan başlıyor ve 'bu işte bir yanlışlık var ama hadi hayırlısı' diyoruz. O yanlışlık, Dr. Phil. R. Meltem Kavcar Sırmalı'ya göre yaşlıları, bilgiyi ve tecrübeyi kıymetsizleştirmek. Ne zaman ki yüzümüzü gençliğe, hıza ve teknolojiye döndük; kadim bilgiyi hor gördük... İşte o ân adı konamayan huzursuzluğa da düştük. Ne vakit duvara toslayacağız, o vakit anlayacağız. Ama o vakit geldiğinde yaşlılarımız bir bir toprak olacak. Çözüm; bireysel düzeyde anneanne ve annelerimizle daha çok vakit geçirmek, toplumsal düzeyde ise sözlü tarih kayıtlarına daha bir özenle eğilmek... Çünkü Rehber ve Psikolojik Danışman Duygu Özdemir'in dikkat çektiği üzere; bizimki sözlü tarih kültürü. Dilden dile; tavsiyeyle, öğütle, hikâyeyle, türküyle. Sözlü tarih kültürü çalışmaları yapılmalı Gözde Alel (torun): Ben de çok sıkılıyorum anneannemle sohbet etmekten. Ama bakın şöyle düşününce; iki sene önce 2010 İstanbul Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde bir sözlü tarih çalışmasına katılmıştım; gönüllü olarak. İnanılmazdı. Bir de mesela 'Ömür Dediğin...' diye bir program var TRT'de. Bir iki defa denk geldim. Bambaşka bir algı... Bunlar önemli. Arşivlenmeli. Sözlü tarih kültürü üzerine daha çok ve daha ciddi çalışmalar yapılmalı. Çünkü giden gidiyor. Mesela anneannem gittiğinde, Allah korusun, bildikleri de onunla gidecek. Bizden birkaç kuşak sonrası o bilgilere belki çok şaşıracak. Ne zaman duvara toslayacağız, o vakit anlayacağız! R. Meltem Kavcar Sırmalı (Psikolog): Büyük aile yaşamları bitti. Ailelerimizle randevulu görüşmeler yapıyoruz. Zaman dar, sohbetler derinleşmiyor. Bir de geleneksellikle modernlik arasındaki dengeyi oturtamadık. Büyüklerimizi bilge değil, cahil görür olduk, kıymetsizleştirdik. Batıya dönmekle de ilgili bu. Çünkü Batı gençliği önemsiyor, Doğu bilgeliği ve tecrübeyi. Yaşamın içinde koşuştururken kaybettiklerimizin farkında değiliz. Ne zaman duvara toslayacağız, o vakit anlayacağız. Ama o arada bir sürü bilgi de kaybolup gidecek. Çünkü bizimki yazılı değil, sözlü tarih kültürü. Babaanne başörtüsünün özellikleri Duygu Özdemir (Rehber ve psikolojik danışman): Hemşirelikte okuyan bir öğrencim Facebook'ta paylaşmış; 'Babaanne başörtüsünün farmakolojik özellikleri' diye... Çok hoşuma gitti. Hor gördüğümüz pek çok şeyin bir faydası var. Benim anneannem çok bilge bir kadındı. Başım sıkıştığında önce annemi, sonra anneannemi arardım. Ama şimdi, gençlerde öyle değil. Sorunun en büyük nedeni, teknolojinin hızla gelişmesi sebebiyle büyük yaşam farklılıkları oluşması. Farkında değiller de... Bilgisayardan, doktordan öğrenemeyecekleri o kadar çok bilgi var ki... Çünkü bizimki sözlü tarih kültürü. Dilden dile, tavsiyeyle, öğütle, zenginleşerek aktarılıyor. Bu aktarım kesilirse çok yazık olur. Bu sebeple sözlü tarih kültürü araştırmalarına ciddi önem verilmeli. Çok dertsiz büyüdüler nasıl kıymet bilecekler? Gülizar Vural (anneanne): Valla benim kız da okudu, etti, işini eline aldı ama ben onu hiç yalnız bırakmadım. Sıkılırdı tabii; arardım, sorardım, yanına giderdim. Ama şimdi çok memnun... Hem çalışıyor, hem evinin işinden hem kocasının derdinden anlıyor. Bak torun öyle mi? Bir şey bildiği yok. Onun için hayat zor. Zaten zor da... Onun için daha zor. Çocuğun karnı ağrıyor, doktora koşuyor. Olur mu hemen öyle her seferinde doktor... Kız iyi de, torunda iş yok. Onun da suçlusu annesi; yok sıkmayayım, yok etmeyeyim, yok arkadaş gibi davranayım... Başına buyruk bıraktı. Şimdi ufak bir şeyde hemen bunalım, hemen doktor. Çok dertsiz büyüdü gençler, her şey hemen önlerine kondu. Ondan... Nasıl kıymet bilecekler?
<< Önceki Haber Onlardan öğrenecek çok şey var Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER