Ordu'yu konuşur ve yazarken pek üzerinde durulmayan bir zümrenin varlığı da âşikar. Çeşitli gerekçelerle, özellikle de inançları yüzünden ordudan atılan her rütbeden çok sayıda asker var Türkiye'de. Bu insanların pek çoğu yıllarca
emek verdikleri kurumdan hukuk dışı yollarla kapı dışarı edildikten sonra aç ve açık kaldı, kimi travmalar yaşadı. Fakat hep sustular.
İskender Pala, 28
Şubat sürecinde ordudan atılan isimlerden biriydi ve yaşadıklarını "İki Darbe Arasında" adlı kitabında anlattı. Çok ses getiren bu kitap, ülkesinin değerlerine bağlı, iyi yetişmiş aydın bir insanın gönül kırıklıklarıyla dolu dramını anlatıyordu ve bu manada bir ilkti.
Hayat Ağacı Yayınları'ndan çıkan Furkan Demirtaş imzalı "Ordu ile
İslam Nasıl Ters Düştü/ Darbecilerin Mahvettiği Hayatlar" adlı kitap da adı üstünde, çeşitli gerekçelerle ordudan atılan ve her biri göz yaşartıcı dramlar yaşayan insanların hikâyesini anlatıyor.
Kitapta anlatılan 'isimsiz' insanların talihsizliği, İskender Pala gibi ellerinde
kalem olmaması. Onların yaşadığı acıyı ve çevrelerinde gördükleri vebalı muamelesini derleyen Furkan Demirtaş, bir anlamda tarihe not düşüyor. Gazete yazı ve haberlerinden alıntılara, tanıklıklara,
mahkeme tutanaklarına yer veren kitap, dünden bugüne inançları yüzünden hayatları karartılan insanların hikâyesi üzerinden bir
hafıza tazeleme yoluna da gidiyor. Belki de hiç dile getirilmeyen bir ayrıntı da dikkat çekiyor kitapta: YAŞ
mağduru askerlerin eşlerinin gözyaşları... Ne kadar görmezden gelinseler de toplumda göz yaşını içine akıtarak yaşayan, bütün hayalleri yıkılmış ve üstelik suçunu hâlâ bilmeyen mağdur insanlar var.