Tasarımcı
Erdem Akan,
tasarımlarının gelenekten beslendiği görüşünde. Ancak yaptığı işin, geçmişi bugüne olduğu gibi aktarmak değil, günümüzde kullanılabilir hale getirmek olduğunun altını çiziyor.
Erdem Akan, mühendisliğin çemberinden geçmiş
genç bir tasarımcı. Elle Decor dergisi tarafından 'Yılın tasarımcısı' seçilmenin heyecanını yaşıyor şimdilerde. Zira daha önce hiçbir yarışmaya katılmamış. Ancak derginin, tasarımlarını inceleyip beğenmesi ona bu ödülü kazandırmış. Birçok ülkede aynı anda seçilen 'yılın tasarımcıları' nisan ayında yapılacak uluslararası finalde kendi aralarında yarışacak. Akan, belki de bundan birkaç ay sonra uluslararası alanda temsil ettiği ülkesine ödülüyle beraber dönecek.
"Hem
makineyi yaparım, hem tasarımını"
Erdem Akan'ın tasarım tutkusu, üniversite yıllarında göstermiş kendisini.
Boğaziçi Üniversitesi'nde makine mühendisliği okurken
ürünlerin hem mekanizmasını hem tasarımını yapacağı günlerin hayaliyle yaşıyormuş. Ancak işin öyle olmadığını ikinci sınıfta anlamış. Daha o günden koymuş kafasına tasarım işini. Ancak okuduğu bölümden pişmanlık duymuyor. Zira analitik düşünme yeteneği, matematik ve fizik konusundaki kabiliyetinin, tasarım anlamında kendisine çok şey kattığı görüşünde. Okulunu başarıyla bitirmiş, ardından kazandığı yüksek
lisans bursuyla ver elini
İngiltere. Endüstriyel tasarıma dair bildiği ne varsa burada öğrenip dönmüş ülkesine. Otomobilden cam ve porselene endüstriyel tasarım üzerine tanınmış firmalarda çalışmış yıllarca. Bu esnada tanıştığı dünyaca ünlü tasarımcılar ve tasarımlarından çok şey öğrendiğini anlatıyor.
"Birbirimizin işine bilerek burnumuzu sokuyoruz"
Akan'ın Doğu-Batı arasındaki gelgitli projesi Maybe-design'ın kuruluş hikâyesi bundan yedi yıl öncesine dayanıyor. Liseden arkadaşı Viyana'da ünlü mimarlık ofislerinde çalışan mimar Bora Akçay ile yolları kesişince tekrar, böyle bir işe girişmişler. Akan kurucusu olduğu Maybedesign şirketi için "Mimarı, mühendisi, tasarımcısı hepimizin birbirimizin işine bilerek ve severek burnumuzu sokarak yaptığımız disiplinler arası bir çalışma." diyor. O gün bugündür ürün tasarımından iç dekorasyona tasarımına dair ne varsa çekim alanında.
Kültürü tanıtmak için önce tanımak gerekir
Maybedesign çerçevesinde çeşitli sergilerden uluslararası fuarlara kadar birçok platformda sergilenmiş oldukça ilginç tasarımları var Erdem Akan'ın. Hemen hepsinin ortak noktası Doğu-Batı arasındaki gelgitler. Eserlerinde geleneksel kültürün etkileri hemen hissediliyor. Ancak o, bunu bir 'Avrupalı gözü'yle yapmadığı iddiasında. Ona göre gelenek geliştirilerek bugüne akıtılması gereken bir çeşme gibi.
Tarih dolabında dondurup saklamaksa faydasız. Batı hep tasarım anlamında esecek bir rüzgâr bekliyor Doğu'dan. Ancak bunu samimiyetle yapmadığınız zaman hemen hissediliyor. Akan, "Sen hayatında lokumu ağzına sürmediysen, gelen turiste istediğin kadar 'Turkish delight is very nice' de, kimseyi inandıramazsın." diyor.
Takkeden kase, rahleden sehpa
Erdem Akan, derdinin geleneksel kültürü kullanılabilir haliyle bugüne taşımak olduğu iddiasında. Bunun için yıllar önce atıklardan geleneksel
Eyüp oyuncakları yaparak Milano'da sergilemiş. Yine alemlerden ilham alarak tasarladığı 'İstanbul'un süsleri' adlı aksesuarlar ilginç. Şiş kebaba özel, ortasına şişlerin geçeceği deliklerle dolu bir sunum tabağı hazırlamış 'şiş tabak' adında. Takke şeklindeki kaseler ve rahle şeklindeki sehpalar da büyük ilgi görmüş. Ama yurtdışında en çok dikkat çeken içi ince belli dışı düz
bardak görünümlü 'Eastmeetswest' adlı çay bardakları. Fes ile
beyzbol şapkasının birleşmiş hali olan 'Feskep' tasarımına pek anlam veremesek de Akan, bunun yıllar içindeki değişimin fotoğrafı olduğunu söylüyor. Akan'ın iki metrelik kâğıt vazoları ve teni
boğaz silüetine yansıtan 'Boğaz' adlı yüzük tasarımı görülmeye değer.
ZAMAN