MURAT ÇETİN
Kurban Bayramı ve yaz tatili derken iki haftadır Ege’deyim. İzmir, Aydın, Denizli, Burdur ve Muğla’yı neredeyse karış karış geziyorum. Ege, Türkiye’nin meyve ve sebze ambarı. Ama gelin görün bu bölgede bile sebze ve meyveler ateş pahası. İzmir Torbalı’da 5 kg zeytinyağı 280 TL. Oradan geçin Aydın’a. İncirin memleketinde 25 TL’den ancak alabiliyorsunuz inciri. Börülce, Ege dışında bu sebzeyi bilen belki de çok az insan vardır. Yıllar önce bir Anadolu şehrinin pazarında börülce aradığımda pazarcılar garip garip yüzüme bakmıştı. Ege’de börülce 40 TL. Muğla dönüşü yolum Aydın-Nazilli ilçesine düştü. PTT şubelerinin önü kuyruklardan geçilmiyordu. Para olmadığı için SSK ve Bağkur emeklileri maaş farklarını almak için 3 gün beklemişler. Benzer bir durum Denizli’de de yaşanmış.
Sonra promosyon kuyrukları… Bankaların önünde izdiham yaşanıyor adeta. Emekliler bankaların verdiği 3-5 bin TL’lik promosyonları alabilmek için Ziraat, Halkbank ve Vakıfbank’daki anlaşmalarını sonlandırıyor ve özel bankalara hücum ediyor. Herkes 3 bin 5 bin TL’yi az demiyor. “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” deyimini tam anlamıyla gördüm Ege’nin illerinde bu defa. İnsanların aç olduğunu bilemeyecekmişim Ege’yi gezmeseymişim. Dikkatinizi çekerim Ege belki de Türkiye’nin en zengin bölgelerinden biri. Meyve sebzenin zengini bu güzel bölgemizin hali tam anlamıyla içler acısı. Ege’de domates, biber, taze fasulye 15 TL, patlıcan 20 TL. İzmir Germencik’te bile fiyatlar böyleydi.
“Kurban Bayramı’nda Ege’yi neredeyse karış karış dolaştım” dedim… Köylere de uğradım. Geçen yıla oranla bir çok köyde kurban kesenlerin oranı yüzde 30 azalmış. Bir çok ailede de bir kişi kurban kesebilmiş. Emeklinin evinde iki kurban kesme dönemi sona ermiş. Dahası eskiden kurban etleri bir şekilde dağıtılırdı. Şimdi ancak köy içinde kesemeyenlere gidiyor. Milletin kurban dağıtımı yapan STK’lara güveni kalmamış…
Bu yazdıklarımı belki de medyada büyük oranda takip ediyorsunuz. Kim bilir belki de AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti öncesinde Suriye merkezli bir yazı yazmam gerekirdi. Belki de Türk Silahlı Kuvvetleri’nde izinlerin bazı birimlerde kademeli olarak durdurulduğunu yazmam gerekirdi. Belki de yaklaşan Yüksek Askeri Şura öncesinde TSK’nın komuta kademesinde ne gibi değişiklikler olacağına ilişkin bir yazı kaleme almam gerekirdi. Belki de AKP Genel Merkezi’nde her gün artık sert tartışmalara neden olan toplantılara ilişkin detaylar vermem gerekirdi…. Ama inanın Ege’nin bu halini görünce iznimin son gününde bu satırları mutlaka yazmam gerektiğini düşündüm.
Geçen yaz Ege’yi dolaştığımda benimle AKP’yi savunma adına tartışanların gelip “sen haklıymışsın” dediklerine şahit oldum. O kadar ki MHP teşkilatlarında yetişen çocukluk arkadaşımın köyün meydanında bağıra bağıra AKP ve MHP’ye ettiği hakaretleri dün kulağımla duymasaydım inanmazdım. “Nasıl oldu ?” değimde “gözüm açıldı gerisini sorma” deyiverdi. Bir başka köye gittim, 10 milyon TL’ye büyükşehir belediyesi köyün kanalizasyonunu yaptırıyor, köylü ise AKP’yi protesto etmek için evlerine bağlantı kurulmasına karşı çıkıyor. Cepteki yangın insanların gözlerini açmaya başlamış.
Ege’yi dolaştığımda bir başka gerçeği de gördüm, toplumun belirli kesimi ciddi oranda bölünmüş durumda. Bunun yanında Cumhur İttifakı mensuplarının seslerinin çıkmadığını, azınlığa düştüğünü ve toplum tarafından dışlandığını gözlemleyebildim. AKP Denizli Milletvekili ve olaylı bir şekilde grup başkanvekilliği görevinden alınan Cahit Özkan’ın Denizli’de bir çok ilçeyi gezemediğini, gitmek istediği bir çok köyden de “gelmesin” uyarısı aldığını söylemeden edemeyeceğim. Özkan’ın Denizli Çal, Baklan ve Akkent ilçelerine giremediğini konuşuyor Denizli insanı. Yerel medya bütün bunları neden vermez bilinmez tabi. Ulusal medyanın korkusu zaten ortada.
Muğla-Marmaris’teyiz… Bir başka çocukluk arkadaşım Marmamis’te oteller zincirinin diyetisyenliğini yapıyor. 4 otelden ikisi kapalı, ikisi de yüzde 70 kapasiteyle çalışıyormuş. Rusya’nın Ukrayna işgali ciddi etkilemiş turizm sektörünü. Öyle Erdoğan’ın dediği gibi Rusya lideri Putin’in söz verdiği gibi de Rus turist akın etmemiş. Marmaris’te yine ağırlıklı olarak Avrupalı dahası İskandinav ülkeleri turistleri varmış. Genç kesim neredeyse yok denecek kadar azmış, genelde emekli konumdaki turistleri ağırlıyorlarmış. Daha ilginç bilgiler verdi diyetisyen arkadaşım; eskiden otelde 30 çeşit yemek oluyormuş şimdi bunu 20 çeşit ile sınırlamışlar. Buna tatlılar dahil. Otel fiyatlarında ciddi artış da yok. Ve şunu ekledi arkadaşım, “İnan ki, kalan iki oteli de kapatmamak için fiyatları arttırmadık, sadece sürümden kazanmaya çalışıyoruz, hiç olmazsa otelde çalışanların maaşları ödensin istiyoruz.”
Benim size anlatmaya çalıştığım bu manzarayı AKP’li vekillerin hepsi de çok iyi biliyor. Taşraya inen MHP milletvekilleri ise “Türkiye’nin bu halinden sorumlu değiliz, yakında Devlet Bey ortaklığı bozar” diye alttan alta değerlendirmelerde bulunduğunu bir çok kişi gelip anlattı bana. Olur veya olmaz ama Ege’de daha sandık gelmeden Cumhur İttifakı'nın sandığa gömüldüğüne şahit oldum. Sandık gelir veya gelmez o başka konu… Ama gelirse Cumhur İttifakı bilsin ki Ege’de kendilerini okkalı bir EFE tokadı bekliyor. Benden söylemesi….