Son bir haftada vaka sayısının yaklaşık 600 bin artarak 2 milyon 734 bini aştığı Latin Amerika, Avrupa’daki vaka sayısının üzerine çıkarak ABD’den sonra en fazla vaka görülen bölge konumuna geldi. Latin Amerika’da salgından dolayı yaşamını yitirenlerin sayısıysa 122 bine yaklaştı.
Yaklaşık 630 milyon nüfusa sahip olan Latin Amerika ve Karayipler kırılgan sağlık sistemi ve ekonomik yapısından dolayı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından salgınla mücadelenin en zor olduğu yer olarak tarif ediliyor. Bölge ülkelerinde salgınla mücadelede kayda değer bir ilerleme sağlanmamasına rağmen ekonomik gerekçelerle sosyal tedbirlerin gevşetilmesinin vaka artışında etkili olduğu belirtiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün Latin Amerika ofisi Panamerikan Sağlık Örgütü bölgede virüsten dolayı yaşanacak can kaybının 1 Kasım’da 438 bini aşacağını tahmin ediyor.
Latin Amerika’da salgının merkezi Brezilya
Latin Amerika’da pandemiden en fazla etkilenen ülke 1,5 milyondan fazla vaka ve yaklaşık 62 bin can kaybıyla Brezilya.
210 milyonu aşan nüfusuyla Brezilya, ABD’den sonra vaka ve can kaybının en yüksek olduğu ülke. Son bir ayda yaklaşık 30 bin can kaybının ve 920 bin yeni vakanın görüldüğü ülke için Panamerikan Sağlık Örgütü, salgının henüz tepe noktasına ulaşılmadığını beyan ediyor.
Brezilya’da resmi kayıtlara göre, son 24 saatte 47 bin 984 yeni vaka ve 55 can kaybı yaşandı. Ülkedeki bazı üniversiteler ve organizasyonlar hükümetin verdiği sayıların gerçeği yansıtmadığını iddia ediyor.
Pandemi boyunca iki sağlık bakanının istifa ettiği Brezilya’da, Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro salgını yeteri kadar ciddiye almadığı gerekçesiyle ağır eleştirilere maruz kalıyor. Bazı yerel yönetimler devlet başkanına rağmen önleyici tedbirleri hayata geçirdi.
3 Temmuz, Cuma günüyse Bolsonaro meclisten geçen, kapalı alanlarda maske kullanımını zorunlu tutan yasa önerisini veto etti.
Meksika 2 Temmuz günü vaka ve can kaybında ilk sıradaydı
Meksika, son 24 saatte 6 bin 741 yeni vaka ve 679 can kaybı ile dünyada ilk sırayı aldı. Dünyada vaka sayısında onuncu, ölü sayısında ise altıncı sırada olan Meksika’da test sayısının oldukça sınırlı olması, salgının kontrolüne dair endişeleri arttırıyor.
Toplam vaka sayısının 240 bine, can kaybınınsa 30 bine yaklaştığı Meksika’da son bir ayda 18 bin 552 kişi salgın nedeniyle hayatını kaybetti.
Meksika’da 1 Temmuz’dan bu yana sosyal mesafelerin derecesi hastanelerin doluluk oranına göre belirleniyor ve bölgesel olarak uygulanıyor.
Peru’da ekonomi de alarm veriyor
292 bini aşan vaka sayısıyla Latin Amerika’da ikinci, dünyada altıncı sırada olan 33 milyon nüfuslu Peru’da dün yaşanan 185 can kaybından sonra ölü sayısı 10 bini aştı. Yaklaşık 100 bin aktif vakanın bulunduğu ülkede kapasite ve tıbbi malzeme yetersizliği yaşanıyor.
Latin Amerika’da 16 Mart’ta zorunlu karantina uygulamasını hayata geçiren ilk ülke olan Peru’da yılın ilk 4 ayında ekonomide yüzde 13 daralma yaşandı ve hükümet verilerine göre 2 milyon kişi işini kaybetti.
Geçen Salı günü karantinanın kaldırıldığı ülkede uluslararası giriş çıkışlar halen kapalı ve akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor.
Kişi başı en yüksek vaka oranı Şili’de
6 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği Şili’de vaka sayısı 290 bine yaklaşmış bulunuyor.
Şili 20 milyondan daha az nüfusa sahip olmasına rağmen, kişi başına vaka sayısının en yüksek olduğu Latin Amerika ülkesi ve dünya vaka sıralamasında da 7'nci sırada bulunuyor.
Son bir haftada vaka sayısının yüzde 25 azaldığı Şili, yüzde 2,08’lik ölüm ve yüzde 90 tedavi edilen hasta oranları ile dikkat çekiyor.
Sonuçlar Avrupa’ya göre daha yıkıcı olabilir
Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre, her üç kişiden birinin gelirinin aylık 100 doların altında olduğu ve halkın yüzde 30’unun sağlık hizmetlerine erişiminin bulunmadığı Latin Amerika’da en az 45 milyon kişi yeterli beslenemiyor.
Latin Amerika ülkelerinin salgına karşı alınan tedbirlerin ekonomik maliyetlerini karşılamakta zorlanması, yetersiz solunum cihazı, yatak ve sağlık personeli sorunları, uzmanların salgının Latin Amerika’daki sonuçlarının, güçlü bir sağlık sistemine ve sosyal güvencelere sahip olan Avrupa’ya kıyasla çok daha ağır olabileceği öngörüsünde bulunmasına neden oluyor.