SAMANYOLUHABER.COM - ANALİZ
Bulgaristan, Türkiye’nin Necip Hablemitoğlu suikastinin azmettiricisi olduğu iddia edilen Mustafa Levent Göktaş’ın iadesi talebini reddetti. Beklenen bir durumdu, kimse şaşırmadı. Zira en başından beri plan bu şekilde kurgulanmıştı. Eski Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli emekli albay Mustafa Levent Göktaş, tutuklanması halinde bildiği her şeyi anlatacağı mesajını vermişti. Onun bildiklerini anlatması ne Erdoğan’ı ne de şu an müttefiki olan Ergenekon’u çok zora sokardı, gereken yapıldı.
Neydi o gereken? Eski Özel Kuvvetler personeli yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır, Suriye’de IŞİD’e silah kaçırırken yakalanınca, soruşturmayı durdurmak için itiraflara başlamıştı. Paraların nereden geldiğini, silahları nasıl kaçırdıklarını tane tane anlattı. Bununla da yetinmedi, 2002 yılında Necip Hablemitoğlu’nun nasıl öldürüldüğünü ve kendisinin bu suikastteki görevini de anlattı. Azmettirici olarak Levent Göktaş’ın, tetiği çeken isim olarak da Tarkan Mumcuoğlu’nun adını verdi.
Ancak bu itiraflar, Erdoğan’ın Suriye’de IŞİD’e nasıl destek verdiğininin ortaya çıkmaması ve Ergenekon’la yaptığı ittifakın gereği olarak sümenaltı edildi. Nuri Gökhan Bozkır serbest bırakıldı, Ukrayna’ya kaçması sağlandı. Ancak Bozkır, Ukrayna’da da rahat durmadı. Kendisine yönelik tehdit hissettiğinde tekrar konuşmaya başladı. Erdoğan da hem kontrol altına alabilmek hem de seçim öncesi Ergenekon’a karşı koz olarak kullanabilmek için, Nuri Gökhan Bozkır’ı Türkiye’ye getirtti.
Bozkır’ın Türkiye’ye getirilmesinin üzerinden aylar geçtikten sonra nihayet iddianame hazırlanabildi. Suikast Erdoğan - Ergenekon ittifakının beklentileri doğrultusunda Hizmet Hareketi’nin üzerine yıkılmaya çalışılıyor. Güya Hizmet Hareketi istemiş, Mustafa Levent Göktaş azmettirmiş, Tarkan Mumcuoğlu da tetiği çekmiş.
Levent Göktaş, Ergenekon tutuklusu ve Perinçek’in has adamı. Daha da önemlisi, İnan Kıraç’ın avukatı. Sadece avukatı da değil, çok daha ötesi. Sezgin Baran Korkmaz’la olan davasında Kıraç’ın şirketinin Korkmaz’a geçen hisselerini üzerine devralan kişi. Kıraç aynı zamanda Göktaş’ın Nakkaştepe’de Koç Holding merkezine giderek görüştüğü son isimlerden biri. Tesadüf, holdingte o gün kameralar arızalanmış, Göktaş’ın kimlerle görüştüğü tespit edilememiş.
Tarkan Mumcuoğlu ise Perinçek’in Vatan Partisi’nin genel başkan yardımcısı emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un has adamı. Uğur ile Mumcuoğlu, Soner Yalçın’la çok yakın ilişki içendeler. Soner Yalçın, 2002 yılında Kurtlar Vadisi dizisinin konsept danışmanlığını yaparken Hasan Atilla Uğur ile Tarkan Mumcuoğlu da ona yardım ediyormuş.
İlişkiler ve irtibatlar girift gibi görünüyor ama aslında hiç de öyle değil. Çok sade, basit ve net. Neden? Çünkü merak eden yok, sorgulayan yok, dava konusu haline getirebilen savcı yok. Derin devletin çocukları bundan aldıkları güvenle çok rahat hareket ediyorlar. Maalesef Türkiye’nin derin devlet tarihi böyle acı hikayelerle dolu.
Uğur Mumcu öldürülür, Mehmet Ağar “Bir tuğlası çekilse duvar yıkılır” der, ailesi de dahil kimse üzerine gidemez. Hablemitoğlu öldürülür, itiraflar ortaya saçılır, tablo gün gibi ortadadır, ancak ailesi de dahil kimse katillerin üzerine gidemez. Danıştay hakimi Mustafa Yücel Özbilgin, Çetin Emeç, Abdi İpekçi vesaire. Hangisine bakarsanız bakın, aynı tabloyu görürsünüz. Çünkü suikastlerin arkasındaki karanlık eller aynı ellerdir.
Necip Hablemitoğlu öldürülmeden kısa süre önce AKP’ye yaklaşmış, kapatma davasına konu edilecek kitabı haber vermiş ve hatta kitabın basılmasını geciktirip kapatma davasını boşa düşürmüş. Mustafa Levent Göktaş da “Devletin gizli bilgileri sakıncalı kişilere veriyor” diyerek Hablemitoğlu’nu öldürtmüş.
İddianamede ortaya çıkan tablo bu. Eski AKP milletvekili Ramazan Toprak, Hablemitoğlu’nun kendilerine nasıl yaklaştığını ve Erdoğan’ın konuya en başından beri hakim olduğunu detaylarıyla anlatmış savcıya. Erdoğan, Hablemitoğlu’nun neden öldürüldüğünü en başından beri biliyormuş ama susmuş.
Erdoğan 20 yıl sustuktan sonra şimdi Hablemitoğlu suikastını İnan Kıraç ve Ergenekon üzerinde baskı oluşturmak için kullanıyor. İddianamede Hizmet Hareketi hedef gösteriliyor ancak soruşturmanın boyutu her an değişebilir. Hem İnan Kıraç ve Ergenekon’la ittifakını korumak istediğini yaptığı milletvekili transferleri ve atamalarla ortaya koyuyor hem de Hablemitoğlu suikastı kozu sayesinde aba altından sopa gösteriyor.
İşte bu yüzden, yani Erdoğan ile Ergenekon arasında kurulan bu denge ve anlaşma nedeniyle getirilmedi Türkiye’ye Levent Göktaş. Getirilseydi, tehdit ettiği gibi konuşabilir hem Erdoğan’ı hem de Ergenekon’u içinden çıkılmaz bir girdaba sürükleyebilirdi. Kaçışına göz yumuldu hatta yardım edildi. Göstermelik bir iade talebi hazırlandı ve Bulgaristan’ın iade talebine ret kararı vermesi sağlandı.
Taktik olarak şimdilik kazanmış görünüyorlar. Ancak unuttukları bir hakikat var; stratejiniz hatalıysa, taktik başarılar ancak ileride yaşayacağınız hezimetin şiddetini artırır. Bekleyelim görelim…