Macaristan'da, hukuk devleti uygulamalarının eksik olduğu iddialarıyla yıllardır Budapeşte ve Brüksel arasında devam eden tartışmalara bir yenisi eklendi.
Nisan ayında Avrupa Birliği komisyonu AB fonlarının dağıtımında şaibeler ve yolsuzluklar olduğu yolundaki iddialarına tatmin edici bir yanıt alamayınca Macaristan'a karşı hukuki işlemler başlatılmış ve dosyalar Budapeşte'ye gönderilmişti.
Bunun ardından geçtiğimiz günlerde AB komisyonu Macaristan'daki hukuk ihlalleri ile ilgili olarak somut adımlar attı ve bazı konularda Macaristan'ı Lahey Adalet divanına sevk etti, bazı konularda ise yeni ihlal işlemleri başlattı.
Macaristan'ın Lahey Adalet Divanı önünde hesap vermesi gereken ilk konu, geçen yıl çıkarılan ve hükümetin seçim kampanyasında kullandığı malzemelerden biri olan "Çocuk ve Ailelerin Korunması" yasası.
AMAÇ ÇOCUKLARI KORUMAK MI, EŞCİNSELLERİ ZOR DURUMDA BIRAKMAK MI?
Amacı çocuk istismarının ve ailelerin korunması olarak belirlenen, ancak pratikte eşcinsel ve LMBTQ eğilimli vatandaşların haklarının önemli ölçüde kısıtlanması sonucunu veren yasa, Avrupa Birliği tarafından "cinsel eğilim bakımından ayrım yapma" ve buradan yola çıkarak "eşit vatandaşlık haklarını kısıtlama" uygulaması olarak görülmüş ve yasanın geri çekilmesi talep edilmişti.
Macaristan hükümeti yasayı geri çekmediği gibi konuyu, bir anayasal madde olarak yer alması için referanduma götürmüş, ancak gerekli oy kullanım oranına ulaşılamadığı için referandum geçersiz sayılmıştı.
Komisyon "çocukların ve ailelerin korunması Avrupa Birliği'nin de temel ilkelerinden biridir" diyor, ancak Macaristan'daki yasanın amacının bu olmadığını iddia ediyor. Macaristan'daki yasa "doğumdaki cinsiyetten farklı cinsel kimliklerin, cinsiyet değiştirmeyi ya da eşcinselliği tanıtan, bunun reklamını yapan içeriklerin 18 yaşın altındakiler için yasak olmasını ya da poşete girmesini" öneriyor. Avrupa Birliği komisyonu bu konuda Lahey Adalet Divanının karar vermesini talep etti.
FREKANSI ELİNDEN ALINAN RADYO
Lahey Adalet Divanı önünde Macaristan'ın hesap vermesi gereken bir diğer konu da ülkedeki bağımsız radyolardan Klubradio'nun frekansının yenilenmemesi. Ülke medyasının sevilen radyolarından olan, yıllardır aynı frekans üzerinden bağımsız yayın yapan ve muhalif çizisiyle tanınan Klubradio'nun frekans hakkı lisansı geçtiğimiz yıl uzatılmamıştı.
Klubradio mahkemeye başvurmuş, ancak itirazı reddedilmişti. Radyo kendisinden talep edilen koşulların başka hiçbir kurumdan talep edilmediğinden yakınıyordu. AB komisyonu bağımsız radyo hakkında gündeme gelen uygulamanın "orantısız, taraflı ve şeffaf olmayan koşulların bir sonucu" olduğunu söylüyor ve bu konuda AB'nin Macar hükümetine gönderdiği kaygılarının da dikkate alınmadığının altını çiziyor.
Bağımsız medya konusu, Macaristan'da son yıllarda çok gündemde olan bir konu. Muhalif çizgilerdeki bazı gazete ve internet sitelerinin mali zorluklar nedeniyle satın alınması, yayın yapamaz hale getirilmesi ya da Klubradio örneğinde olduğu gibi frekansını kaybetmesi "basın özgürlüğü" ihlali olarak değerlendiriliyor. AB komisyonu da benzer kaygılarını dile getirdi, ancak Macar hükümeti uygulamanın hukuk çerçevesi içinde gerçekleştiğinde ısrar ediyor. Şimdi bu konuda da Lahey Adalet Divanı karar verecek
YENİ İHLALLER, YENİ SORUŞTURMALAR
Avrupa Komisyonu iki yeni konuda daha ihlal soruşturması başlattı. Bunlardan birincisi, Macaristan'da benzin istasyonlarında, Macar plakalı araçlara farklı, yabancı araçlara farklı fiyat tarifesi uygulanması.
Macar hükümeti vatandaşların alım gücünü ve hayat standartlarını korumak amacıyla hem hanelerde elektrik, su ve doğalgaz tüketiminde ve hem de araçlarda kullanılan akaryakıtlarda devlet destekli indirimli tarife uyguluyordu.
Şimdiye kadar plaka ayrımı yapılmadan, deposunu dolduran yerli yabancı her araca bu indirimli tarifeden yakıt alma fırsatı veriliyordu. Ancak Rusya Ukrayna savaşının başlamasının ardından gündeme gelen enerji krizinde akaryakıt hammadde fiyatları olağanüstü zamlanınca Macar hükümeti yabancı plakalı araçların indirimli tarifeden benzin almasını engelledi.
Avrupa Birliği komisyonu bu uygulamanın Avrupa bütünsel iç pazarına bir darbe olduğu kanısında. Avrupa Birliği tüketicilerin eşit haklarını koruma adına Macar hükümetinden ayrımcı uygulamaya son vermesini talep ediyor ve açıklama bekliyor.
Komisyonun sadece Macar vatandaşlarına ucuz benzine itirazının geri planında elbette Macaristan'ın, Rusya'ya karşı uygulanan ambargo konusunda istisna statüsünü elde etmesinin de payı var. Bilindiği gibi Macaristan Rusya'ya karşı uygulanan petrol ambargosuna karşı çıkmış ve ambargo dışında kalmayı da başarmıştı.
Ve AB komisyonu tarafından Macaristan'a karşı gündeme getirilen son ihlal konusu da tahıl ihracatı üzerine. Macaristan ülkeden şirketlerin yapacakları tahıl ihracatını bir kararname ile özel izne bağladı. Avrupa Birliği bu uygulamanın yine Avrupa ortak pazarının bütünlüğüne ve tüketicilerin eşitliğine yönelik bir uygulama olduğu kanısında ve bu konuda da Macar hükümetinden açıklama istiyor.
Açıklamaların yeterli görülmemesi halinden de bu konular da Lahey'e gönderilmek üzere Komisyon tarafından bekletiliyor.
MACAR HÜKÜMETİNİN TEPKİSİ NE OLABİLİR?
Macaristan geçtiğimiz nisan seçimlerinde Viktor Orban'ın kazandığı büyük zaferin ardından çok ciddi ekonomik sorunlarla yüzleşiyor.
% 12 enflasyon ve son altı ayda % 20'lere varan ulusal para Forint'in değer kaybı ülkede mali dengeleri alt üst etti. Brüksel'den gelen mali yardımlar da yılbaşından bu yana kesildi. Politika faizinin merkez bankası tarafından % 9,5'e çıkarılması da ekonomideki bozulma ivmesinin hızını kesemedi.
Geçtiğimiz günlerde belli küçük işletmelerin vergi yükünü arttıran yeni yasanın gündeme gelmesiyle Budapeşte'de gösteriler başladı, yollar ve köprüler protestocular tarafından trafiğe kapatıldı.
Öte yandan bu hafta içindeki son gelişme de hükümetin yıllardır uyguladığı ve seçmenler tarafından en önemli kazanımlardan biri olarak görülen hanelerde elektrik, doğal gaz ve su tüketiminin indirimli tarifesine son vermek oldu.
Ekonomistler mali dengelerin çok kırılgan olduğuna dikkat çekiyorlar. Ülkenin şiddetle yeni mali kaynaklara ihtiyacı olduğu ortada.
Hükümetin geçtiğimiz hafta yılbaşında kesilen fonları alabilmek için yeniden Brüksel'e başvurması ve anlaşmaya hazır olduğu mesajını iletmesinin gerisinde işte bu gerçek var.
Bu koşullar yıllardır süren tartışmada dengelerin şu an itibarıyla Brüksel'den yana değiştiğine işaret ediyor.