SAMANYOLUHABER.COM- ANALİZ
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu yapıldı ve yüzde 52 oy oranı elde eden Erdoğan, yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Erdoğan, avanesi, AKP’liler ve Cumhur İttifakı bileşenleri zafer sarhoşluğu yaşamak istiyorlar ancak buruk bir halleri var.
Neden?
Çünkü aslında kazanamadıklarını, tüm dini, insani ve ahlaki değerleri kirli tezgahta haraç mezat satıp malum akıbetlerini belki bir süre daha ötelediklerini gayet iyi biliyorlar.
Burukluk olarak tezahür eden lisan-ı halleriyle, kazandıklarının ancak nihai bir Pirus Zaferi olduğunu kendileri ifade ediyorlar.
Evet, Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sonuçlarına dair konuşmasında belirttiği ve iktidar yanlısı yahut muhalif herkesin bildiği üzere, Erdoğan bu seçimi her türlü dalavereyi çevirerek, yalanlar ve iftiralar üzerine kurgulayarak, devletin tüm imkanlarını son zerresine kadar istismar ederek, İslam’ı en süfli bir şekilde sömürerek, Alevi - Sünni söylemleriyle kimlik siyaseti yaparak, Kürtleri ve diğer milyonlarca insanı terörist ilan ederek, halkı medya üzerinden dehşetli bir manipülasyon bombardımana tutarak ve de dış destekçilerinin perde arkasından yaptığı katkılarıyla -sözümona- kazandı.
Geçmiş tüm diktatörlerin icraat ve tecrübelerini süzüp özümsemişçesine, hepsinin en galiz yönlerini ve eylemlerini kopyalayıp tatbik etti. Tüm dünyaya seçimlerin ve kendi liderliğinin gayr-ı meşru olduğunu mükerreren ilan etti.
İktidarını bırakın fay hattı, heyelan bölgesi veya sel yatağına kurmayı, amansız ve dipsiz bir bataklığın üzerine inşa etti Erdoğan. Her iktidar döneminde bataklığın dibine hızla batıyor, çekiliyor; ancak seçimlerde yukarı bir kat daha çıkıyor ve bu sayede güya bataklığa batmamış oluyor.
Maalesef muhalefetin kimisinin bilinçli bazılarının da yetersizliğinden kaynaklanan basiret yoksunluğundan ve kapasite eksikliğinden sonuna kadar istifade ediyor ve iktidarını devam ettiriyor Erdoğan.
Lakin zahiren durum böyle olsa da, Alim-i Mutlak, Hakim-i Mutlak ve Kadir-i Mutlak olan Rabbimiz, ihtimal bizim idrak edemediğimiz hikmetine binaen mehil üstüne mehil veriyor ona ve yardakçılarına.
Aralarından bazıları da farkında, aslında kazanamadılar. Erdoğan ve avaneleri kaybetti. Zira mağluptur bu kirli düzende galip olan!
Peki, Rabbimiz zalime mehil veriyor, zahiren zafer elde etmesine müsade ediyor diye Hizmet Hareketi gönüllüleri olarak biz mücadelemizden vaz mı geçeceğiz?
Hayır, asla!
İnşallah biz inancımıza yaraşır ve kendimize yakışır şekilde, hak ve hakikat yolunda sadakatle yolumuza ve mücadelemize devam edeceğiz.
İnsanları ve toplumları ayakta tutan asli unsurun iktidar ve saltanat değil, ahlaki, insani ve vicdani değerler olduğunun şuuruyla, değerlerimizi sancak yapıp yürümeyi sürdüreceğiz inşallah.
Dünyevi zafer, bu yürüyüşün hangi kilometresinde gelir, onunla dahi ilgilenmeyeceğiz, merak etmeyeceğiz, alakadar olmayacağız. O, Rabbimizin bileceği iştir.
Biz bilmeyiz, Rabbimiz bilir.
Bize düşen, Rabbimizin İsra Suresi’nin 84’ncü ayetinde buyurduğu üzere, karakterimizin gereğini sergilemeye devam etmek, sebeplere tam riayet ederken esbaba ve sonuçlara takılıp kalmamak, duruşumuzu skorboarda göre tayin etmemek ve hak yolda emin adımlara yürümeye devam etmektir.
Bizim hayır gördüğümüzde şer, şer gördümüzde de hayır olabilir. Rabbimizin muradına teslimiyet ve tevekkül üzere olacağız inşallah.
Rabbimizin Yusuf Suresi 87’nci ayette buyurduğu “Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez” fehvası üzere, asla ümitsizliğe kapılmayacağız.
İnşallah Rabbimiz hiç ummadığımız bir anda bahar esintilerini ülkemizin, milletimizin, mazlumların, hepimizin üzerine gönderecek, yüreklerimizi ferahlatacaktır.
İnanıyor ve o bahar günlerini, sabr-ı cemil ile ve aktif sabır halinde hasretle bekliyoruz.