Gazetede 28 ekim tarihli yayınlanan Editoryal yazı şöyle:
GERÇEKTEN MALEZYA'DAN ALMAYA GELDİNİZ Mİ?
Fethullah Gülen yaşlı bir İslam alimi. Siyasetle ilgilenmez. İnsanlığın hayat kalitesini artırmak ve eğitim işleri ile meşguldür. Gülen'in fikirlerinden etkilenenler dünyanın dört bir tarafına müesseseler açtılar. Özellikle okul ve üniversite olarak müessese sayısının 172 ülkede 1200'ü bulduğu biliniyor.
Erdoğan ise Türkiye'nin günümüzdeki Cumhurbaşkanı. Siyasette başarılı olmak istiyordu ve Gülen'den kendisini desteklemesini istedi. Gülen'e inanan insanların niteliğini görüyordu. Hakimler, savcılar, polis, asker, öğretmen, devlet memuru ve daha yüzbinlerce takipçisi vardi. Gülen Erdoğan'ı destekleyince iki defa seçimi kazandı.
2013 yılında ise Erdoğan yolsuzluk ve rüşvetle suçlandı. Erdoğan söz konusu operasyonların Gülen ve taraftarları tarafından planlandığı ve servis edildiğini düşündü. O günden beri de Gülen'i ve hareketini kendine düşman ilan etti. Erdoğan 15 Temmuz 2016 darbesinin de Gülen'in fikri olduğunu ve yüksek rütbeli takipçilerinin uyguladığını iddia etti.
Darbe bastırıldıktan sonra Erdoğan, Generaller, hakimler, savcılar, polis, asker, öğretmen, devlet memuru başta olmak üzere yüz bine yakın ismi hapse attırdı. Bunun haricinde dünya liderleriyle ülkelerindeki okulların kapatılması için irtibata geçti (Tayland'daki 4 okul da buna dahildir). Ancak dünya liderleri bu konuda onunla işbirliği yapmadılar.
Erdoğan yurtdışındaki okullarda çalışan Gülen'e inanan ve saygı duyan taraftarlarının yakalanmasını istedi. Bunu biliyorum çünkü Tayland'da yasayan Türkler gelip defalarca babama anlattılar. Son olarak 20 Ekim!de Malezya'da hizmet hareketine mensup üç Türk vatandaşının yakalanıp Türkiye'ye kaçırıldığı haberi geldi. Bunlardan ilki 3 çocuk babası, 2010 tarihinden itibaren Malezya'da fedakarca eğitim işleri ile uğraşan biriydi. Bu kişi Time Uluslararası Okulu müdürü. Okulun Kuala Lampur'da 450 öğrencisi var. Bir diğer şubesi de Epoh'da bulunuyor.
13 Ekim 2016 perşembe günü evinden çıkıp camide ikindi namazını kılmaya gitti ve bir daha evine geri dönemedi. Emniyete kayıp ihbarına gidince, polis, yakalanıp götürüldüğünü söyledi. Aynı gün Türk Dışişleri Bakanı, Malezya Başbakanı'nın söz verdiği gibi Gülen'le irtibatlı bu Türklerin yakalanmasında yardımcı olduğunu açıkladı.. Cuma ise Erdoğan; 'Yurt dışına gidenler emniyette değiller, kaçıp kurtulamayacaklar' dedi.
Görgü şahitlerine göre Türk eğitimciyi kaçıran kişiler Malezyalı değildi ve bu kişiler tarife göre Türkiye istihbaratına çalışan kişiler.
Diğer kaçırılan kişi ise 2 çocuk babası bir Türk vatandaşı. Malezya Türk İşadamları Derneği Genel Sekreteri. Kendisi Dil kursunda eğitim gördüğü sırada götürülmüş. Erdoğan ve Gülen taraftarları arasındaki mücadele sınırları aştı. Erdoğan hükümeti Evrensel insan hakları deklerasyonunu çiğniyor. Bu bildiri Birleşmiş Milletler'in 10 Aralık 1956 insan hakları beyannamesi madde 217 A lll'dür. (Tayland da bunun destekçisi olmuştur)
Nacip Razak (Malezya Başbakanı) Asya ülkeleri birliği içinde yer alan (ASEAN) bir ülkenin lideridir. Bizim ASEAN içerisinde, amacı insan haklarını korumak ve desteklemek amacıyla kurulmuş insan hakları komisyonumuz var. Ancak kendisi bunu çiğniyor.
Bana Türk Anayasası'nı verdiler okudum. Erdoğan'ın kendi hükümeti, Anayasanın 19. maddesini açıkça ihlal ediyor.
Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek istiyor ve bunun için onlarca yıldır uğraşıyor... Bana göre bunun olması çok zordur. Zira Malezya'ya adam gönderip birilerini kaçırtan hükümet, Avrupa insan hakları mahkemesinin 5. maddesini de çiğnemekte.
Tayland Hükümeti'nin Uygurları Çin'e iade etmesine çok ağır tepki veren, insan hakları uyarısı yapan Türk hükümeti aynısını şu an kendisi yapıyor, insan haklarını çiğniyor.
Ben Tayland hükümetinin Uluslararası standartları koruyacağını umuyorum. Tayland, Malezya ve Türkiye'nin yaptığı gibi insan haklarını çiğnememelidir.
Kaynak: Tai Rat Gazetesi
Bangkok, Tayland
https://www.thairath.co.th/content/765657