Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, Soma ilçesindeki faciada şehit olan 301 madencinin ailelerine, madeni işleten şirketin baskı uygulanmasından dolayı ceza davasına ilginin azaldığını söyledi. Arslan, Cihan Haber Ajansı (CİHAN)'na yaptığı açıklamada, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davada ailelerin, madende çalışan başka çocuklarının ve yakınlarının işten çıkarılmasıyla tehdit edildiklerini söylediğini aktardı.
Geçen nisan ayında başlayan davanın ilk duruşmasına, Türkiye'nin her tarafından büyük ilgi olduğunu hatırlatan Baro Başkanı Arslan, "Sivil toplum örgütlerinden, siyasilerden, her kesimden büyük ilgi vardı. O kitleyi gördüğünüzde dediniz ki, 'Evet, Türkiye'nin her tarafından bu olay takip edilecek. Büyük ilgi gösterilecek. Takipçisi olunacak.' ama bu süreç ilk hafta devam etti. Sonraki hafta nabız biraz daha düştü. Ondan sonraki duruşmalarda artık ilgi azaldı. Üçüncü duruşmada, salonun üçte ikisinin dolduğu görüldü. Sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin ilgisinin azaldığı gözlendi. Beşinci duruşmaya geldiğimizde, tabii sıkıntının daha da artığını gördük." şeklinde konuştu.
Bu süreçte şehit madenci ailelerine baskı uygulandığını öğrendiklerini belirten Ali Arslan, "Ailelerin, madenlerde çalışan başka çocuklarının, yakınlarının işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kaldıkları görüldü. Somut bir delil olmayınca bir hukukçu olarak bir şey söylememiz, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin avukatları hakkında veya görevlileri hakkında mümkün değil ama işçilerin anlatımıyla biz buna ancak tercüman olabiliyoruz. Duruşmaya gelen veya gelemeyen birçok aileye bu baskının yapıldığını öğrendik. Bu bizim için yeterli bir donedir ama şimdi bir kişi hakkında, kamuoyuna yansıyacak şekilde, bizim avukat olarak bir suçlamada bulunmamız için yeterli değil. Onun için mahkemenin, bunu ihbar kabul edip işlem yapması gerekir, çünkü orada, mahkemenin önünde, savcının önünde bunlar dile getiriliyorsa o zaman ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması gerekir diye düşünüyorum." dedi.
'VARDİYA DEĞİŞİMİ MADENİN İÇERİSİNDE YAPILIYORMUŞ'
Davada, faciadan kurtulan işçilerin söylediklerine göre vardiya değişiminin dahi maden içerisinde, yolda yapıldığı bilgisini veren Av. Arslan, "Çalışan işçinin dışarıya çıkıp vardiya değişimi yapılıp dışarıdaki işçinin içeri girmesi gerekirken bu işlem, maden içerisinde yolda yapılıyor. Bu da madende üretim baskısını gözler önüne sermektedir." diye konuştu.
'SADECE BİR İŞÇİ YANARAK HAYATINI KAYBETMİŞ'
Bilirkişi raporunun olayı çözdüğünü savunan Baro Başkanı Arslan, "Rapor, sağlıklı bir şekilde hazırlanmış. Geniş bir rapor, hem faciadan öncesini hem de faciadan sonraki süreci gözlemleyerek hazırlanmış. Orada zaten, o raporda TKİ'ye de, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na da, MİGEM'e de kusur yükleniyor. Oradaki kamu görevlilerinin de sorumlu olduğunu belirtiyor. Bu facianın olmasında ocakta maden çökmesi, yangın çıkması, banttan dolayı yangın çıkması, evet bunlar bir olayın başlangıcıdır ama sonuçta ölümler sadece bundan kaynaklanmamıştır, çünkü madende ölen 301 işçiden sadece biri yanarak hayatını kaybetmiştir, diğerleri gaz zehirlenmesinden ölmüşlerdir. O zaman demek ki yangının olduğu veya çökmenin olduğu yerde ölen birileri yok. Asıl bundan sonra ölümler başlıyor, yani ilk anda bir ölüm söz konusu değil. Onun için taşeron sisteminden tutun. yani sensörlerinin çalışmaması, yeterli uyarı sisteminin olmamasına, haberleşme sisteminin olmamasına, madencilere yeterli eğitim verilmemesine, önceden bu tür facialarda eylem planı yapılmamasına, eylem planının olmamasına kadar birçok eksiklik bu raporda sayılıyor. Yıllara göre üretim artışı ortaya koyuluyor. Burada işçi sayısında çok fazla artış olmadan üretimi ikiye, üçü katladığını görüyorsunuz. Bu anlamda da ilgili bakanlık, bu kömürü satın alan bakanlığın ödüllendirdiğini ve kömür fiyatının da yükseltildiğini görüyoruz." dedi.
'4 OCAK'TA BİLİRKİŞİ HEYETİ TOPLANACAK'
Mahkeme aşamasında yeniden farklı bir bilirkişi heyetinden rapor alınacağını belirten Arslan, "Mahkeme onu oluşturmaya çalışıyor, hattâ 4 Ocak'ta geçici olarak bilirkişi heyetini toplayacak, ocakta keşif yapılabilir mi, yapılamaz mı diye bir ön keşif yapacak. Ona göre de keşif günü belirlenecek. Tabii iş bu aşamaya geldikten sonraki süreçte bu tanık denetimleri, önümüzdeki altıncı duruşmada da tanıklar dinlenir, ondan sonraki süreçte artık yavaş yavaş sona doğru yaklaşılıyor. O duruşmalar bu şekilde iki hafta sürmez. O zaman bir gün veya iki gün içerisinde duruşmalar biter. Bilirkişi incelemesinden sonra karar aşaması yaklaşıyor." şeklinde konuştu. CİHAN