Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı  Ö. Faruk Şentürk ve Dr. Ergun Çapan, son dönemde dikkat çeken, bazı insanları zinaya bağımlı hâle getiren ve önemli konumlardaki insanları avlamak için kullanılan nikah kılıflı müt’a fitnesini mercek altına aldılar.  Programda, “Müt’anın İslam’da yeri var mı? Hizmet Hareketi Müt’aya niye bu kadar karşı çıkıyor?  Müt’aya helal diyen mezhep var mı? İslam’da evliliğin esası nedir? Müt’a hangi amaçlarla kullanılıyor?  ” gibi sorulara cevaplar verildi.

Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergun Çapan, İslam’da evliliğin, neslin ve  kadının haklarının korunmasının esas olduğunu, evlilikteki temel gayenin nesiller yetiştirmek ve insanların iffetini korumak olduğunu, pek çok ayet ve hadisin bunu ifade ettiğini söyledi. Yrd. Doç. Dr. Çapan, kadının hak ve hukukunun garanti altına alınmadığı, geçici bir süreliğine yaşanan müt’a gibi birlikteliklerle erkeklerin şehvet duygusun tatmin eden bir alet şekline getirildiğini, böylelikle Cennetin ayakları altına serilen annelerin sokak malı haline düşürüldüğünü, bunun karşısında İslamî değerlere inanan bir insanın sessiz kalamayacağını vurguladı. Çapan, bu konudaki ayet ve hadislerden çıkarılan hükmün, müt’a birlikteliğinin zina ve haram olduğuna hükmettiğini, müt’aya cevaz veren tek mezhebin İran şiası olduğunu, Nusayriler ve Dürzilerde, Alevilik ve Bektaşilikte ve diğer bütün tarikat ve mezheplerde de haram kabul edildiğini vurguladı. Üstelik İran Şiiliğinde cevaz verilmesinin ötesinde müt’anın faziletli bir iş kabul edildiğini, dolayısıyla bu meseleye bigane kalınamayacağını ifade etti. 

Ydr. Doç. Dr. Ergun Çapan, Müt’ada mehrin çok komik hale düşürüldüğünü, sembolik hale getirildiğini, internete yansıyan ses kayıtlarında çikolatanın bile mehir  verildiğini, Şii kaynakların bir avuç buğdayın bile mehir olarak verilebileceğini kaydettiğini söyledi.  

Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ö. Faruk Şentürk Peygamber Efendimizin (s.a.s.) “Ey insanlar! Ben sizin kadınlarla müt’a nikahına izin vermiştim. İyi bilin ki Allah onu kıyamet gününe kadar haram kıldı. Kimin yanında böyle nikahlı kadın varsa bıraksın ve ücret olarak verdiğinden de geriye bir şey almasın” hadis-i şerifleriyle müt’anın tedricî olarak haram kılındığını belirtti. Şentürk, İslam’da bütün hükümlerin birden vaz edilmediğini, insanların ve toplumun o hükümlere hazırlandıktan sonra haram kılındığını, içkinin haram kılınmasında da bu tedricilik usulünün kullanıldığını ifade etti. 

Algılar ve Gerçekler’de Müt’a ile ilgili Fethullah Gülen Hocaefendinin bir sohbetinden ilgili bölüm de paylaşıldı. Fethullah Gülen Hocaefendi, Müt’anın Peygamberimiz tarafından içki gibi, riba gibi haram edildiğini, fakat doğuda ve güneyimizde iki devletin bu şer sistemini, kapalı zina ve fuhuş sistemini birilerini avlama ve angajmanlık altına almak için hep kullandıklarını söyledi. Hocaefendi, o iki devletin İslam dünyasında çok kimseleri, alimleri müt’a ile vurduklarını, fotoğraflarını çektiklerini, aleyhlerinde olurlarsa bunların medyaya vermekle tehdit ettiklerini belirtti. Hocaefendi, 200 yıl önce Türk siyasetine de burnunu sokan bu takiyye şebekesinin bu şekilde kılcallara kadar nüfuz ettiklerini, günümüzde de ayni şenaat ve denaatin bütün çirkinliğiyle aynı şekilde yaşandığını vurguladı.