Yeni Şafak gazetesi yazarı Cem Küçük geçtiğimiz günlerde yazdığı bir yazıda -adeti olduğu üzere- geniş yelpazede birçok kişiyi 'paralel yapının adamı' olmakla suçlamış, bir köşe yazısına onlarca vatan haini ile onların dış destekçilerini sığdırmayı başarmıştı.
Küçük'ün yazısının ana omurgasını ise Milliyet yazarı Kadri Gürsel'le ilgili yazdıkları oluşturdu. Küçük'e göre Gürsel, geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen ve yazılmak kaydıyla 5 gazeteciye mülakat veren ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Douglas Frantz’a ''Peki, Türkiye’de gazetecilik yapan bizlere ne tavsiye edersiniz?'' diye sormuştu. Bu soruyu Gürsel'in sorduğunu sanan Küçük, yazarın ne tetikçiliğini bıraktı ne de hainliğini...
Gerçekse Kadri Gürsel'in dün twitter'da, bugünse köşesinde konuyu işlemesiyle ortaya çıktı.
O SORUYU FEHMİ KORU SORMUŞ
Kadri Gürsel yazısında şu ifadelere yer verdi:
''19 Nisan tarihli Milliyet’te “Türkiye’nin imajı ekonomisini etkiler” başlığıyla geniş biçimde yer almıştı.
Frantz’a soru yönelten diğer köşe yazarları şunlardı: Fehmi Koru (Star), Abdülhamit Bilici (Zaman), Nedim Şener (Posta) ve Ceren Kenar (Türkiye).
Bu görüşme Milliyet’te soru-cevap şeklinde, söyleşi formatında yayımlandı. Mamafih, alıntıladığım soruların hangi gazetecilere ait olduğunu ayrıca belirtmedim. Çok sayıda gazetecinin sorularıyla katıldığı söyleşilerde genellikle bu yöntem izlenir.
Derken 17 gün sonra, 6 Mayıs’ta Yeni Şafak gazetesinde Cem Küçük imzasıyla yayımlanan bir yazıda, Frantz’ın Türkiye’deki basın özgürlüğü açığına dair görüş ve uyarılarını paylaştığı giriş konuşmasından sonra kendisine yöneltilen şu sorunun bana ait olduğu iddia edildi:
“Aslında Türkiye’de olup biten her şeyi özetlediniz, açacak bir şey kalmadı. Peki, Türkiye’de gazetecilik yapan bizlere ne tavsiye edersiniz?”
Bu soruyu ben sormadım. 18 Nisan günü bu söyleşinin yapıldığı ABD Başkonsolosluğu’nun Arnavutköy’deki rezidansının yemek salonunda bulunan herkes tanığımdır.
Cem Küçük, ismiyle müsemma, küçük bir yalancı.
Fakat yalanları artık midemi bulandırmaya başladı.
Diğer taraftan, Milliyet’teki söyleşide bana ait olmayan bu soru ve Frantz’ın verdiği cevap da yer aldı.''
YANDAŞ YAZAR, YANLIŞLIKLA FEHMİ KORU'YA HAKARET ETMİŞ
Gürsel yazısının devamında şunları yazdı:
''Şimdi bakınız Küçük, tabancasındaki kurşunları bu soruyu soran o köşe yazarının üzerine nasıl boşaltmış:
“Ancak müstemleke devletlerde sorulabilecek bir soru bu. Kastettiği gerçekte ‘Erdoğan’a karşı mücadelede ne tavsiye edersiniz?’ İnsan kendi halkına, ülkesine bu kadar yabancı olursa soracağı soru da bu olur. ABD’li yetkiliye ne yapacağını sormak, ‘Sen benim efendimsin, ne istersen yaparım’ demektir. Bu kafa eskiden Brüksel’e, şimdilerde Tel-Aviv ve Washington’a göbekten bağlı olduğu için kendilerini sömürge aydını gibi görüyorlar. Yuların birazını Pensilvanya birazını Batı tuttu mu, ne isterlerse yaparsın.”
Küçük tetikçi bana ateş ettiğini zannediyor ama kurşunlarının vurduğu kişi aslında Fehmi Koru...
O soru Fehmi Koru’ya ait çünkü.
Ne diyelim, geçmiş olsun Fehmi Bey.''
...
KÜÇÜK'ÜN GÜRSEL'LE İLGİLİ YALANLARI YENİ DEĞİLMİŞ
Yazısına ''Küçük suikastçının dost ateşine maruz kalmak Fehmi Bey için acı olmalı ve Aptal dostun, akıllı düşmandan daha tehlikeli olduğu bir kez daha görülmüştür..''şeklinde devam eden Gürsel, yazının sonunda tetikçi olarak nitelediği Cem Küçük'ün başka bir yalanını daha yazdı:
''...Ayrıca bu küçük tetikçi ikide bir benim “Eğer hükümete vurursam en fazla işimi kaybederim, yüklü tazminatımı alırım ve kahraman olurum. Ama Cemaat’e çakarsam Nedim Şener gibi tutuklanırım. Hayatım mahvolur” dediğimi yazıyor.
Kuyruklu yalandır. Bu minvalde ne yazdım ne de bir yerde konuştum.
Bu vesileyle yalanlayayım da gözüm arkada kalmasın...''
Hakaretlere maruz kalan Fehmi Koru ise konuyla ilgili henüz herhangi bir açıklama yapmadı