Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun Kanaltürk, Bugün TV, Bugün Gazetesi, Millet Gazetesi ve Kanaltürk Radyo’nun içinde yer aldığı İpek Medya Grubu’na yönelik operasyonla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşler yer aldı:
“Basın özgür değil ise toplum özgür olamaz. Ancak Türkiye basın özgürlüğünü engelleyen uygulamalar ve medya kuruluşlarına yönelik operasyonların ülkesi olmaya devam ediyor.
Türkiye seçime giderken, sınırlarımızdaki savaş ihtimali yükselirken kamuoyunu tasarlama oyununun yeniden sahneye konulduğuna bir kez daha tanıklık ediyoruz. Son olarak Kanaltürk, Bugün TV, Bugün Gazetesi, Millet Gazetesi ve Kanaltürk Radyo’nun içinde yer aldığı İpek Medya Grubu’na yönelik bir operasyon başlatıldı.
Medyaya yönelik operasyonlarla Türkiye’de demokrasi dışlanıyor. Geçici iktidarın da gazetecilik mesleğini terörist bir faaliyet, gazetecileri terör suçlusu olarak tarif etme alışkanlığını sürdürdüğünü görüyoruz.
Hedef göstermeyle, operasyonlarla, baskılarla gazetecilik mesleği engellenemeyecek ve gazeteciler susturulamayacaktır.
Türkiye’de toplumsal barış, halkın bilgi edinme ve gerçekleri öğrenme hakkı için mücadele eden medyayı susturma girişimlerine artık son verilmesini istiyoruz."
Hollanda Gazeteciler Cemiyeti: Türkiye kapkaranlık bir döneme sürükleniyor
Özgür medyayı susturmaya yönelik operasyona Hollanda’dan da tepki geldi.
Hollanda Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Thomas Bruning, İpek grubuna yönelik baskını, “Gittikçe içine kapanan ve basın özgürlüğünü kısıtlayan bir rejimden beklenecek bir adımdı” diye değerlendirdi.
TÜRKİYE GİBİ ÖNEMLİ BİR ÜLKENİN BU HALLERE DÜŞMESİ ÇOK ACI
Türkiye'de gazetecileri susturmak için hapse atmak, işsiz bırakmak ve ekonomik baskı altında tutmak gibi çok şey yapıldığını hatırlatan Bruning, “Şimdi hükümetin Avrupa Birliği ve değerlerine sırtını döndüğü daha iyi anlaşılıyor. Türkiye yeniden kapkaranlık bir döneme sürükleniyor. Bu kadar önemli bir ülkenin bu hâle düşmesi çok acı” şeklinde konuştu.
BASIN KONSEYİ
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, medya kuruluşlarının teröre destek vermekle suçlanmasının kabul edilemez olduğunu belirterek "Bunun seçime giden şu 60 günde medya kuruluşlarına baskın, yıldırma, gözdağı amaçlı olduğunu düşünmeden de edemiyorum." dedi.
Türenç, "Seçime giderken medyaya hiza vermek ve medyanın belli bir amaç uğruna yayın yapması beklenen, istenen veya bu yolda alınan bir planlama diye düşünüyorum. Ama teröre destek veren medya suçlamasını da ben bir medya kurum başkanı olarak da kabul etmem mümkün değil. Medya teröre destek vermez, medya terörü lanetler ve açığa çıkaran bir mecradır. Hep şu söyleniyor: Medya teröre destek veriyor, mali destekte bulunuyor, yayınlarıyla onları halka sevimli gösteriyor. Dün akşam da bir yayın grubunda aynı şeyler konuşuldu. Ben dehşet içinde izledim, bu tv yayınlarının RTÜK tarafından, medyadan sorumlu Başbakan Yardımcısı tarafından izlenilmediğini düşünmüyorum. İzlenilmesi lazım ve bunun kanılarıyla ortaya konulmadığı taktirde bu kanallara büyük cezaların gelmesi lazım. Yayın cezalarının gelmesi lazım. Onlar yapılmıyor, tam aksine muhalif medyanın bazı organlarına sabah erken saatlerinde baskın ekipleri gidiyor. Bu tablonun demokrasilerde yeri yok. Demokrasinin hiçbir yerine sığdıramazsınız. Uluslararası alanda, platformda Türkiye'yi tam demokrasi ile yönetilen batılı uygar bir ülke diye gösteremezsiniz, kabul ettiremezsiniz. Umarım seçime giderken daha fazla bir şey olmaz. MASAK ekiplerinin bu aramasıyla da sonuçlanacağını umuyorum. Hep ummakla geçiyor hayatımız."
Türenç, operasyonların diğer medya kuruluşlarına da sıçrayabilme ihtimalini değerlendirdi. Fauat Avni isimli Twitter kullanıcısının yazdıklarında bir çok kurumun isminin geçtiğini belirten Türenç, "O zaman onlara da.. Bu kabul edilemez. Dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Türk medyasının özgür, bağımsız olduğunu kabul ettiremezsiniz. Tepenizde böylesine bir demoklesin kılıcı sallanırken özgür haber, özgür medya düzeninin olduğunu kabul ettiremezsiniz. Bunu biz anlamak zorundayız, bunu aylardır, yıllardır söylüyoruz. Dilimizde tüy bitti. Medya özgür haber yapar, gerektiğinde yayınlar. Bu kadar açık, ama teröre destek veriyor gerekçesiyle medyanın suçlanmasını kabul etmemiz mümkün değil." ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN, BASKICI POLİTİKAYI DAHA DA ARTIRIYOR
Mevcut kötü gidişatı uzun süredir gözlemlediklerini ve bugün yapılanları basın özgürlüğüne yapılan saldırıların devamı niteliğinde gördüğünü vurgulayan Bruning, “Erdoğan, özgürlükler konusunda kendisine yapılan uyarıları dikkate almıyor ve baskıcı politikalarını daha da artırıyor. Özellikle Gezi Parkı gösterileriyle yoğunlaşan baskı, kademe kademe artarak bugünlere geldi ve Türkiye’yi ‘özgür basın’ anlayışından uzaklaştırdı” ifadelerini kullandı.
Özgür medyayı susturmaya yönelik operasyona Hollanda’dan da tepki geldi.
Hollanda Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Thomas Bruning, İpek grubuna yönelik baskını, “Gittikçe içine kapanan ve basın özgürlüğünü kısıtlayan bir rejimden beklenecek bir adımdı” diye değerlendirdi.
TÜRKİYE GİBİ ÖNEMLİ BİR ÜLKENİN BU HALLERE DÜŞMESİ ÇOK ACI
Türkiye'de gazetecileri susturmak için hapse atmak, işsiz bırakmak ve ekonomik baskı altında tutmak gibi çok şey yapıldığını hatırlatan Bruning, “Şimdi hükümetin Avrupa Birliği ve değerlerine sırtını döndüğü daha iyi anlaşılıyor. Türkiye yeniden kapkaranlık bir döneme sürükleniyor. Bu kadar önemli bir ülkenin bu hâle düşmesi çok acı” şeklinde konuştu.
BASIN KONSEYİ
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, medya kuruluşlarının teröre destek vermekle suçlanmasının kabul edilemez olduğunu belirterek "Bunun seçime giden şu 60 günde medya kuruluşlarına baskın, yıldırma, gözdağı amaçlı olduğunu düşünmeden de edemiyorum." dedi.
Türenç, "Seçime giderken medyaya hiza vermek ve medyanın belli bir amaç uğruna yayın yapması beklenen, istenen veya bu yolda alınan bir planlama diye düşünüyorum. Ama teröre destek veren medya suçlamasını da ben bir medya kurum başkanı olarak da kabul etmem mümkün değil. Medya teröre destek vermez, medya terörü lanetler ve açığa çıkaran bir mecradır. Hep şu söyleniyor: Medya teröre destek veriyor, mali destekte bulunuyor, yayınlarıyla onları halka sevimli gösteriyor. Dün akşam da bir yayın grubunda aynı şeyler konuşuldu. Ben dehşet içinde izledim, bu tv yayınlarının RTÜK tarafından, medyadan sorumlu Başbakan Yardımcısı tarafından izlenilmediğini düşünmüyorum. İzlenilmesi lazım ve bunun kanılarıyla ortaya konulmadığı taktirde bu kanallara büyük cezaların gelmesi lazım. Yayın cezalarının gelmesi lazım. Onlar yapılmıyor, tam aksine muhalif medyanın bazı organlarına sabah erken saatlerinde baskın ekipleri gidiyor. Bu tablonun demokrasilerde yeri yok. Demokrasinin hiçbir yerine sığdıramazsınız. Uluslararası alanda, platformda Türkiye'yi tam demokrasi ile yönetilen batılı uygar bir ülke diye gösteremezsiniz, kabul ettiremezsiniz. Umarım seçime giderken daha fazla bir şey olmaz. MASAK ekiplerinin bu aramasıyla da sonuçlanacağını umuyorum. Hep ummakla geçiyor hayatımız."
Türenç, operasyonların diğer medya kuruluşlarına da sıçrayabilme ihtimalini değerlendirdi. Fauat Avni isimli Twitter kullanıcısının yazdıklarında bir çok kurumun isminin geçtiğini belirten Türenç, "O zaman onlara da.. Bu kabul edilemez. Dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Türk medyasının özgür, bağımsız olduğunu kabul ettiremezsiniz. Tepenizde böylesine bir demoklesin kılıcı sallanırken özgür haber, özgür medya düzeninin olduğunu kabul ettiremezsiniz. Bunu biz anlamak zorundayız, bunu aylardır, yıllardır söylüyoruz. Dilimizde tüy bitti. Medya özgür haber yapar, gerektiğinde yayınlar. Bu kadar açık, ama teröre destek veriyor gerekçesiyle medyanın suçlanmasını kabul etmemiz mümkün değil." ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN, BASKICI POLİTİKAYI DAHA DA ARTIRIYOR
Mevcut kötü gidişatı uzun süredir gözlemlediklerini ve bugün yapılanları basın özgürlüğüne yapılan saldırıların devamı niteliğinde gördüğünü vurgulayan Bruning, “Erdoğan, özgürlükler konusunda kendisine yapılan uyarıları dikkate almıyor ve baskıcı politikalarını daha da artırıyor. Özellikle Gezi Parkı gösterileriyle yoğunlaşan baskı, kademe kademe artarak bugünlere geldi ve Türkiye’yi ‘özgür basın’ anlayışından uzaklaştırdı” ifadelerini kullandı.