BERAT’IN KUTUSU VE SUÇ ÜSTÜ YAKALANANLAR
Bugün 14 Aralık 2016. El Kaide yanlısı olduğu iddiasıyla Tahşiyeciler adlı bir gruba açılan dava bahane edilerek kurulan kumpasın ardından, Samanyolu Televizyonu ve Zaman’a yapılan polis baskınının üzerinden tam iki yıl geçti.
Hatırlanacağı gibi sabahın erken saatlerinde iki medya kuruluşunun önüne gelen yüzlerce polis, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’yı canlı yayında göz altına almıştı. Yasalar hiçe sayılarak altı gün gözaltında tutulduktan sonra, kendi yazmadığı bir haber ve iki köşe yazısı yüzünden suçlanan Ekrem Dumanlı, kuvvetli suç şüphesi olmadığı için adli kontrolle serbest bırakılmış, bir dizi filmde geçen bir sahne ve yasadışı yollarla elde edilmiş, delil sayılamayacak bir konuşma yüzünden Samanyolu Yayın Grubu’nun en üst düzey yöneticisi Hidayet Karaca tutuklanmış ve halen hapiste.
Dava devam ediyor. Dünyanın en anlamsız davalarından biri olan ‘Tahşiyecilere kumpas’ iddiaları sapır sapır döküldü dava boyunca. Zoraki suçlamalar, delilsiz ispatsız iddialar.
Bu hafta yeni bir gerçeğin daha farkına vardık: Wikileaks Berat Albayrak’ın e-maillerini yayınlamaya başlayınca Tahşiye davası ile ilgili bir yazışma da ortaya çıktı ve fırıldağın hangi merkezde çevrildiğini de ispat etmiş oldu.
Berat Albayrak’a ait olduğu anlaşılan ve elektronik yazışmalar hacker’ların eline geçmişti. İfşa edilen 16 yıllık yazışmalarda 60 bin civarında e-posta yer alıyor. İçinde o kadar derin bilgiler var ki! RedHack Grubu, e-mailleri ele geçirdiğini ve bunları yayınlayacağını açıklayınca Türkiye’deki sosyal medya yasaklarla boğuldu. Zaten e-maillerdeki skandalları yayınlayabilecek gazete ve TV kalmamıştı ortada. Sosyal medyaya da geniş çaplı yasaklar getirilerek olay ört bas edilmek istendi.
Ört bas oldu mu? Hayır. Türkiye’de kaba kuvvetle susturulan ve devlet baskısıyla yazılamaz hale getirilen Berat Albayrak yazışmaları dünyada alıcısını buldu bir anda. Gizli belgeleri yayınlamakla geniş çaplı şöhrete kavuşan Wikileaks, kısa süre önce Albayrak’a ait ne kadar mesajlaşma varsa hepsini sitesine koydu. Üstelik e-mailleri rahatlıkla arama yapılabilir, çabuk sonuç alınabilir hale getirmişler. Bir de isim vermişler: Berat’s Box. Yani Berat’ın kutusu. Bu kutunun açılmasıyla pandoranın kutusunun da açıldığını görüyorsunuz.
Berat’ın Kutusundan Tahşiye çıktı
14 Aralık’ta operasyon yapılıp Zaman ve STV basıldığında ne sanıklar ne de onların avukatları dosyada neler olduğunu tam bilemiyordu. Öğrenemiyordu da. Meğer olayı günler önceden bilen Sabah memurları varmış ve onlar günlerce dosya ile ilgili bilgiler edinmişler. Dahası, sabahın erken saatlerinde Berat Bey’e bilgi notu yazıp e-mail etmişler. Düşünebiliyor musunuz; sanık neyle suçlandığını bilmeyecek, avukatları savunma yapmak için dosya istendiğinde ‘soruşturmanın gizliliği’ diye itilip kakılacak; ama o sırada Serhat Albayrak ve Berat Albayrak adlı kişilere ‘özel istihbarat’ gibi komik bir kisveyle çalışanlar tarafından dosyadaki iddialar nakledilecek?
Peki bu dosyayı Sabah’a, Serhat’a, Berat’a kim veriyor?
Suç üstü yakalananlar, sadece Damat ve Damat’ın suç ortakları değil; aynı zamanda yargı cübbesi giyen ama partinin emrine, liderin sultasına teslim olmuş yargı mensuplarıdır. Belli ki ortada bir kumpas var; ama o kumpas Hidayet Karaca ve onunla birlikte göz altına alınanlar tarafından değil; lüks ve debdebeye gark olmuş kişilerle onların kapıkulu haline gelmiş devlet görevlileri tarafından hazırlanmıştır. Bir gün akla kara ortaya çıkacak, kuşkunuz olmasın.
14 Aralık gelip çatınca Tahşiye diye uydurulan o saçma davayı ve iki senedir boş yere hapis yatan Hidayet Karaca’yı hatırlatmak istedim. Medyaya açıktan açığa saldırı iki sene önce bugün başladı. Bakın o günden bugüne neler oldu! Kaç gazete/TV kapatıldı… Unutmayalım, unutturmayalım… Nasıl olsa bir gün kutular tek tek açılacak ve kimlerin ne entrikalar çevirdiği ortaya çıkacak…
***
IRAK PETROLLERİ DAMAT’TAN SORULUR
Albayrak şu an Enerji Bakanlığı gibi çok kritik bir makamda oturuyor. Üstelik Erdoğan’ın damadı. Bugünlerde kayınpederi tarafından AKP’nin başına atanacağı yazılıp çiziliyor. Mesele bu kadar kritik olur da Wikileaks belgeleri merakla takip edilmez mi? Dünyanın diline düştü Erdoğan ve damadı.
En keskin konu Irak petrolleri. Berat Albayrak’ın kendisiyle ilgisi olmadığını söylediği şirket konusunda gerçek dışı beyanda bulunduğu çok net. E-maillerinde PowerTrans isimli şirket ile ilgili 30 mesaj bulunuyor. Enerji Bakanı bu ilişkiyi inkar etmişti. Skandal ki ne skandal! İşe alınacak kişilerden tutun onlara ne kadar ücret ödeneceğine kadar her şey Berat’tan soruluyor, ondan alınan cevapla şirket yoluna devam ediyormuş. Madem durum budur; bu kişiyi enerji bakanı yapmak kuzuyu kurda teslim etmek değil midir?
‘Etik açıdan şık olmamış’ teranesini boş verin; olayın bir de kriminal yanı var: IŞİD petrollerinin taşınması. Rusya ile yaşanan o kriz sırasında Rusya’nın IŞİD petrolleri suçlamasının nereden kaynaklandığının bir ucu Berat’ın kutusundan anlaşılıyor. Türkiye’de medya narkoz üssü gibi çalışsa da dünyada ses getirdi Berat’ın kutusu. Özellikle Arap medyası Berat üzerinden Erdoğan’ı görerek IŞİD’e petrol konusunu günlerdir haber yapıyor.
Damat’tan Erdoğan’ın Uluslararası mahkemede yargılanmasına destek!
Bir de ilginçtir; Berat Bey, kayınpederi hakkında başlatılan ‘Uluslararası mahkemede yargılanmasını istiyoruz’ başlıklı kampanyaya destek veriyor. Change.org gibi bilinen mecrada açılmış bir kampanyaya damat efendi sehven imza atar mı? Sanmam. Hani metin sadece İngilizce olsa, belki kifayetsiz gelmiş ya da dikkatinden kaçmış diyebilirim; ama konu öyle de değil. Kampanyanın Türkçesi de duruyor orada. Destek vermiş, tebrik mesajı gelmiş. Şimdi ayıkla pirincin taşını…
Doktora tezi meselesi..
Ya doktora tezinin başkası tarafından yazılması? Resmen bir facia! Enerji hakkında çok şeyler biliyormuş havası veren ve bu kostaklanma sayesinde (başta Ahmet Hakan olmak üzere) pek çok alkışçıdan peşin destek alan Albayrak meğerse tezini kendisi yazmamış. İfşa edilen e-postalar bunu açıkça ortaya koyuyor. Tezi yazan ve Berat Bey’in koltuğunun arasına sıkıştıran kişi, bir gün bu mesajların başına bela olacağını bilememiş zahir. Bir başka bilememe hali de yine üniversite camiasından geliyor. Meğer meslektaşlarını tek tek fişleyip Damat Bey’e listesini gururla, iftiharla sunan öğretim görevlileri varmış. Sağ olsun Damat da bu ispiyoncu kadroya çok sahip çıkmış ve hepsinin yükselmesi için bir hayli gayret (!) sarf etmiş…
Boğaz manzaralı kelepir köşkler…
Wikileaks’e düşen e-maillere göre Albayrak’ta yok yok. Mesela Beylerbeyi Osmanlı Köşkü adlı bina ‘kelepir’ olarak kendisinin dikkatlerine arz ediliyor (!) saltanata bakar mısınız? Gelen maile göre Beylerbeyi Köşkü (hamamı dahil) satışa çıkarılmış, boğaz manzaralıymış, banyosu 5, araç parkı, kullanım alanı 600 metre kare imiş…
Zenginin (nasıl ve ne zaman zengin oldu dersiniz bu Albayrak ailesi?) malı, züğürdün çenesini yorar derler ya; biz de en iyisi dönelim medya konusuna. Medya ile ilişkilerin nasıl yürütüldüğünü cümle alem zaten biliyor ama damat ve kardeşi Serhat’ın perde arkasında neler çevirdiği pek bilinmiyordu. Şimdi sağ olsun Wikileaks bunu da ispat etmiş oldu. meğerse Doğan Grubu’nun damadı ile Erdoğan’ın damadı kafa kafaya verip ha bire kararlar alıyormuş. Dedikodu yapmaları da işin cabası. RedHack bunları neşredince Doğan’ın Damat çekti gitti, çözümü istifada buldu. Peki ya öbür Damat ve onun ‘medya imamı’ kardeşi? Oğlan, kız, damat, enişte, ağabey, dünür… Hani ‘paralel’ diyorlar ya; paralelin en alası burada ama şimdilik bu ilişkileri soracak soruşturacak bir hukuk yok. Bir gün olacak mutlaka…