(...)
Cumhuriyet’in haberinde benim en çok dikkatimi çeken ayrıntılardan biri, TIR’lardan ‘MİT Bölge Başkanı’nın’ da haberi olmadığını vurgulayan bölüm oldu.
Yabancı bir güce silah gönderme operasyonundan ‘MİT TIR’ları’ diye söz ediliyor ama anlaşılan bu, çeteleşme eğilimi içinde olan birkaç kişilik bir grubun işi…
Parlamentonun, hükümetin, ordunun, bölge mülki amirlerinin haberinin olmadığı, hatta MİT Bölge Başkanı’nın da devre dışı bırakıldığı, yasal zemini ve meşruiyeti bulunmayan bir operasyondan söz ediyoruz.
Ayrıca savcının TIR’ları denetlemesi sırasında hiçbir elemanın MİT kimliğini de gösteremediği belirtilmekte…
Üstelik MİT Yasası’nda gizli silah ve cephane yardımları gibi bir eyleme geçit yok, bu açıdan da suç işlenmekte.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Şayet bir ‘vatana ihanet’ suçundan konuşulacak ise bu, gizlice düşmana silah taşımaktan başka bir şey olabilir mi?
Eğer siyasi iktidardan birkaç kişiyle devlet örgütlerinden birkaç kişi, halktan, parlamentodan, hükümetten habersiz olarak bir yabancı devletle anlaşıp, düşman güçlere gizlice silah gönderiyorsa, bu eylemin Ceza Yasası’ndaki karşılığı nedir?
Böyle bir suçu işleyenlerin ‘resmi’ sıfatları olması, bu suçun niteliğini değiştirmez.
Bu, bağırış çağırışla, tehditle, hukuksuz soruşturmalarla üzeri kapatılmayacak kadar vahim bir gelişmedir.
Ayrıca da benim sezinlediğim kadarıyla ‘devlet’, devlet içinde çeteleşen bir küçük gruba karşı bu kez kararlı olarak harekete geçmiş gözüküyor.
(...)