Kendisine delil diye gazete kupürlerinin gösterildiğinin altını çizen Baransu, “Mahkeme lehime olacak delilleri dosyaya koymazken, cezaevinde olmama rağmen ben delillerin büyük bir kısmını toparlayabildim.” dedi. Ardından, “Şu an yargılandığım MGK belgesini Sabah gazetesi de kullandı. Niye onlar hakkında bir suç duyurusu yok?” diye sordu.

1997’den beri gündeme dair yolsuzluk, derin devlet eylemleri, terör olayları konusunda haberler yaptığını vurgulayan Baransu, hükümet düşüren kaçakçılık olaylarını ortaya çıkardığını hatırlattı. 1999’da hükümetin düşmesiyle sonuçlanan ‘Akaryakıt kaçakçılığı’ dosyasını da kendisinin yazdığını dile getiren Baransu, yaptığı çok sayıda haber nedeniyle MİT ve bakanlıkların kendisini arayıp belge istediğini açıkladı.

Babası Bahattin Baransu, eşi Nesibe Baransu ve bazı gazetecilerin destek için geldiği duruşmada savunma yapan Baransu, duruşmaya getirilirken namaz kılmasına müsaade edilmediğini de belirtti. ‘Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı’ haberinden dolayı 52 yıl hapis cezası istemiyle İstanbul Kartal’daki Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkan Baransu, 28 Şubat sürecinde de gözaltına alındığını hatırlatırken, “3 gün Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda nezarethanede kaldım. O dönemde bile namaz kılmama müsaade etmişlerdi. Bu mahkemeye gelirken izin vermediler.” dedi.

Baransu, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının ortaya çıkmasının ardından hükümetin bir grupla ittifak yaparak intikam operasyonlarına başladığına dikkat çekti ve ekledi: “Balyoz davası büyük bir hukuksuzlukla kapatıldı. Ergenekon da öyle. Paralel diye tutuklananlar Silivri Cezaevi’ne konuluyor. Şike kumpas soruşturmasında tutuklananlar Metris’e gönderildi. Çünkü Şike davasında tutuklanan Fenerbahçeli yöneticiler de Metris’te yatmıştı. Kana kan intikam.”