Yıl 1963. Solcu bir milletvekili kaza gibi kurgulanan bir olayla öldürülür. Savcıya, olayın kaza olarak kayıtlara geçirilerek kapatılması yönünde telkinde bulunulur. Fakat bu telkin işe yaramaz. Savcı soruşturmasını derinleştirdikçe, olayın bir kaza olmadığını, örgütlü şekilde bir cinayet işlendiğini ortaya çıkartır. Araştırmaları sonunda elde ettiği bilgilere göre; polisin ve ordunun içinden üst düzey görevliler, çetelerle iş birliği yapmaktadır ve cinayeti de bu çeteler işlemiştir. Tam düğüm çözüldü, derin devlet ortaya çıkacak derken büyü bozulur. Askeri cunta yönetime el koyar. Savcı görevden el çektirilir. Olayın önemli tanıkları art arda meydana gelen bir dizi ‘kaza’ sonucu ölür. Dosya kapanır. Bütün bu yaşananları gazeteye yansıtan genç gazeteci, resmi belgeleri yayımlamak suçundan 3 yıl hapse mahkum edilir.

1969 yılında ünlü Yunan yönetmen Costa Gavras tarafından beyaz perdeye aktarılan ve Yunanistan’da geçen “Z/Ölümsüz” filminin senaryosu tanıdık. Ama şimdi daha ağırı yaşanıyor. Filmin Türkiye’de çekilen günümüz versiyonunda belgeleri ortaya çıkartan Mehmet Baransu’nun yüzlerce yıl hapsi isteniyor. 3 yıl 2 aydır tutuklu. Geçtiğimiz hafta Balyoz belgeleri arasında yer alan “Egemen Harekat Planı”nı yayınladığı için “devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etme” suçlamasıyla tekrar hakim karşısına çıktı. 20 yılı aşkın süre farklı mecralarda gazetecilik yaptığını belirten Baransu, “Emniyet ve istihbarat raporlarında Taraf gazetesi ile ortaya çıkmışım gibi bir algı oluşturuluyor, bu yüzden size gazeteciliğimi anlatacağım” diyerek savunmasına başladı. Kariyerini anlattı. Ergenekon soruşturmasının Taraf’ta konuyla ilgili çıkan haberlerden sonra başlatıldığı iddiasını reddeden Baransu, Şubat 2008’e kadar Taraf’ta Ergenekon’la ilgili tek bir haber çıkmadığını belirtti.

Baransu savunmasında:

“Kuddusi Okkır’ı sen öldürdün” diyorlar. Okkır 23 Kasım 2007’de tutuklandı. O dönem Taraf daha kurulmamıştı.

“Ahmet Şık ve Nedim Şener’i siz tutuklattınız” diyorlar. Biz o dönemde “Ergenekon bu mu?” manşetiyle çıktık.

“Ali Tatar’ı siz öldürttünüz” diyorlar. Biz hiçbir zaman Ali Tatar’ı haber yapmadık. Diyerek oluşturulan algıya tepkisini koydu.

Taraf’ın bir dönem yayın yönetmenliğini yapan Ahmet Altan da oluşturulan bu algıya “Ergenekon ve Medyadaki Algı Operasyonu” başlığı altında yazdığı 6 makaleyle cevap vermişti. Altan, “Kuddusi Okkır tutuklandığında Taraf Gazetesi henüz yoktu. Taraf, yayın hayatına Kuddusi Okkır’ın tutuklanmasından yaklaşık beş ay sonra Kasım 2007’de başladı. Ahmet Hakan hiç fütursuz yazıyor: “Kuddusi Okkır’ı tutuklattın.” Ahmet Hakan’a, Okkır’ı benim “tutuklatmam” yetmiyor, hızını alamayıp iki gün sonra “öldürdüğün Okkır” diye yazıyor. Kuddusi Okkır’ı ben tutuklatıyorum, ben öldürüyorum. Öyle böyle değil, “ölümüne bir algı operasyonu” karşımızdaki. Üstelik yazdıklarının yalan olduğunu da biliyor.

Ahmet Hakan’ın bana “iftiralarınla intihara sürükledin” dediği Yarbay Tatar’ın ismi bizim gazetenin haberlerinde, intihar edene kadar bir kez bile geçmemiş. Onunla ilgili tek bir haber yapmamışız. Onunla ilgili tek bir haber yapmadığımız gibi hiçbir haberde adından bile söz etmemişiz…”

Meraklısı Altan’ın 6 yazısını okuyabilir ve yapılan algı operasyonunu nasıl kırmaya çalıştığı görebilir. Altan’ın deyimiyle gazeteciler “korkunun ruhlarında açtığı gizli yaraları “Taraf da kötü işler yaptı” merhemiyle iyileştirmeye çalışıyor.” Taraf’ın haber yaptığı ve son mahkemede Baransu’nun davasına müdahil olan Dursun Çiçek gibi isimler ise hesap görüyor. Halbuki o dönemde Çiçek, bütün suçlamaları kabul etmese bile bazı suçlamaları açıkça itiraf etmişti. “’İrticayla Mücadele Eylem Planı’ davası kapsamında mahkemede konuşan Albay Dursun Çiçek, ‘İnternet andıcı gerçek bir belgedir. Altında imzalar ve paraflar vardır’” itirafında bulunmuştu.

Peki Baransu gerçekte hangi haberleri yaptı?

Nasıl bu kadar müesses nizamın öfkesini çekmeyi başardı?

Algılar değil, gerçek yazdığı haberler hangileri?

İşte yaptığı ve o dönem kimsenin yazmaya cesaret edemediği günlerce konuşulan haberlerden bazıları;

17 Ağustos’ta Türkiye Elazığ’da el bombasının patlamayla 4 Mehmetçiğin kaza sonucu şehit olduğu haberiyle sarsılmıştı. Ancak askerlerin kazayla ölmediği ortaya çıktı. Tim komutanı, nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını tutmasını emretti… Mandalı 45 dakika elinde sıkan er, gücü tükenince bomba patladı… 4 askerimizin ölümüne neden olan cezayı veren Teğmen Mehmet Tümer tutuklandı!

Uludere’de 34 köylünün bombalanmasına yol açan MİT’in TSK’ya gönderdiği raporlarına ulaşıldı. Raporların ulaşmasından sonra TSK’yı telefonla arayan MİT’çi, Fehman Hüseyin’in hudut hattını geçtiğini söyledi. Bunun üzerine F16’lar köylüleri bombaladı.

12 Eylül’ün model alındığı Balyoz Planı’nda benzeri görülmemiş toptan temizlik hedefleniyordu. Taraf’ın 1. sayfa ve 4 tam sayfasını ayırdığı plan tüyler ürpertici detaylar içeriyor.

Çetin Doğan cuntası, darbeye direnebilecek 200 bin kişiyi Şükrü Saraçoğlu ve Burhan Felek Statları ile Ümraniye Netaş tesislerine doldurmayı planlamış.

Planın maksadı, laik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak. Planın dört aşaması var: Hazırlık, harekat oratmının şekillendirilmesi, icra ve yeniden yapılanma.

Darbenin icra safhalarında, toprak altında gömülü mühimmatın da derhal çıkartılması isteniyor: Harekatta kullanılmak üzere idhar (yığınak) noktalarında depolanan mühimmat planlandığı şekilde dağıtılacak.

Taraf yine kamuoyunu sarsacak bir habere imza attı. Genelkurmay’ın raporunu elen geçirdiğini iddia eden gazete, belgeleri “AKP ve Gülen’i bitirme planı” manşetiyle duyurdu.

Bu belgelere göre Ergenekon’a misillemede bulunulacak. AK Parti çökertilecek. Gülen cemaati PKK ile ilintili gösterilecek. Kurtlar Vadisi başta olmak üzere bazı diziler medyada kötü gösterilecek. İnternete düşen ses kayıtları irticacıların işiymiş gibi gösterilecek.

Emniyet’in, Gediktepe baskınını iki gün önceden Jandarma’ya bildirdiği tespit edildi. Jandarmaya gönderilen raporda saldırının saatleri bile verildi. PKK taburu bastı. On bir asker yaşamını yitirdi. Taraf o faksı yayınladı.

Taraf’tan Mehmet Baransun imzalı habere göre Nisan 2009 tarihli belge yeni Ergenekon iddiananesine girecek. Haberde Kıdemli Albay Dursun Çiçek imzalı planın Ergenekon sanığının ofisinde bulunmasına dikkat çekildi.

Türkiye İnternet Andıcı soruşturmasına konu olan www.irtica.org, www.greekmurderers.net, www.turkses.com gibi psikolojik harekât sitelerini ilk kez Taraf gazetesinden öğrendi. AKP, dini cemaatler, Yunanistan, Ermenistan, PKK aleyhine propagandatif yayınlar yapılan Türkçe ve İngilizce olarak profesyonelce hazırlanmış ve sık sık güncellenen siteler emekli bir deniz yüzbaşı olan Ataman Yıldırım’ın Ergenekon soruşturması kapsamında Ocak 2009’da tutuklanmasından sonra ortaya çıktı. Ergenekon davasının iddianamesine giren bilgilere göre 35 ayrı sitenin ad ve içerikleri [email protected] diye bir ortak adresten alınmıştı. Ve bu mail adresine Genelkurmay’da sivil memur olarak çalışan Mehmet Bülent Sarıkahya’ya ait bir ADSL hattından sık sık girilmişti.

Mehmet Baransu, Aziz Yıldırım’ın Süreyya Yalçın’ın kardeşi Osman Yalçın’ı hastaneye sokarak çürük raporu aldığını belgeriyle yazdı.

Taraf gazetesi “Gülen`i biritme kararı 2004`te MGK`da alındı” sürmanşeti ile çıktı.

Mehmet Baransu imzalı haberde, 2004 yılında Başbakan Erdoğan, Abdullah Gül ve Hilmi Özkök tarafından imzalanan Milli Güvenlik Kurulu kararına yer verildi.

Belgeye göre taraflar MGK’da Gülen’i bitirme planı hazırladı ve imzaladı.

MGK tavsiye kararını, hükümet kanadından Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Cemil Çiçek, Vecdi Gönül ve Abdülkadir Aksu da imzalamış.

Haberlerin başlıkları, içerikleri aslında kimleri rahatsız ettiğini açıkça ortaya koyuyor.

Gavras’ın “Z” filminde askeri cunta bile, derin devletin önemli bir sırrını ortaya çıkaran gazeteciye 3 yıl ceza vermişti. Anlaşılan Baransu, derin devlet için en önemi tehlike ve onun hapisten çıktığı gün Türkiye’nin normalleşmeye başladığı gün olacak.

Belki de Baransu son savunmasında dediği gibi “En büyük hatası her şeyi korkusuzca yazması” oldu.

Ve yine kendi dediği gibi iktidar, darbecilere vuramadığı kelepçeyi onun koluna taktı!