VOA'dan Hilmi Hacaloğlu'nun haberine göre, 4 Mayıs’ta ABD Merkez Bankası'nın (FED) 50 baz puanlık faiz artışı öncesi 14,73 olan Amerikan doları-Türk lirası döviz kuru, faiz artışının gelmesiyle hareketlendi. Kur bugün de yüzde 1,45 değer kazanarak piyasa kapanışında 16,32’yi gördü. Böylelikle Türk parasının Amerikan parası karşısındaki son günde uğradığı değer kaybı yüzde 10’u aşmış oldu.
Prof. Başlevent: ‘‘Merkez Bankası yarın da ‘pas’ derse dolar kuru 17 lirayı aşar’’
Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Cem Başlevent, bir yandan enflasyon ile faiz arasındaki makasın aşılmış olması diğer yandan Türk lirasının devam eden değer kaybının Para Politikası Kurulu üzerindeki baskıyı arttırmış olabileceğini düşünüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Profesör Başlevent, ‘‘Mayıs ayına geldik, yaz aylarında turizm kaynaklı büyük bir döviz girişi olması çok muhtemel değil. Suudi Arabistan ile yapılan görüşmelerde umulan swap ya da yatırım kaynaklı döviz girişi de olmayacak gibi görünüyor. Belki de bu nedenle aylardır türlü yollarla tutulan dolar kuru serbest kaldı, adeta kuru saldılar ve yükseliş başladı. Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervleri Aralık ayındaki dibe yaklaştı. Biliyorsunuz bu hafta yapılan kabine toplantısında enflasyon korumalı bir enstrüman açıklanacağı beklentisi de vardı. O da boşa düştü. Kabineden kur korumalı mevduat gibi finansal bir enstrüman yerine bir Türk vatandaşının aya gönderilmesi ve asker kaçaklarının affedilmesi kararları çıktı. Merkez Bankası Başkanı Nisan-Ağustos arası ‘pas’ dedi enflasyonu 19’da tuttu, Eylül ile Aralık arası ‘nas’ dedi faizi 19’dan 14’e indirdi. Aralık'tan beri yine ‘pas’ dedi. Bence artık yolun sonuna gelindi. Tekrar 'pas' derse dolar kuru önce 17’ye doğru gider hatta aşar’’ dedi.
Prof. Başlevent: ‘‘Politika faizinin yüzde 14’ten yüzde 25’e kadar gitmesi lazım, bir aksiyon şart’’
Şahap Kavcıoğlu’ndan önce Merkez Bankası Başkanı olan Naci Ağbal’ın ekonomiyi yeniden rayına oturttuğu ve piyasa aktörlerinin güvenini kazandığı yorumlarına karşın, politika faizini 2021 yılının Mart ayında iki puan arttırarak yüzde 19’a çıkarttıktan sonra görevden alınması hala tartışılıyor. Peki bu yaşananlardan sonra şimdi Kavcıoğlu liderliğinde Para Politikası Kurulu faiz artışına gidebilir mi ve ne kadarlık faiz artışı piyasaya bir mesaj olur? Profesör Cem Başlevent ‘‘sarsıcı bir artış’’ın kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor.
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, ‘‘Bu işi ciddiye aldıklarını göstermek ve piyasaya güven vermek için en az 1000 baz puan artık lazım. Yani politika faizinin yüzde 14’ten yüzde 25’e kadar gitmesi lazım. Böyle olunca mevduat faizini bonolar yüzde 30’u bulacaktır. Bu hamle sonrası konut balonu sönecek. Dövizde de ters dolarizasyon da mümkün olacak. Klasik mevduata geçileceği için Hazine’nin kur kaynaklı yükü de duraklamış olacak. CDS’ler düşecek, Türkiye daha düşük maliyetle borçlanacak. Ağbal döneminde olduğu gibi yabancı sermaye girişi olabilir. Yatırım ve tüketim de bundan olumlu etkilenir. O yüzden bu tür bir aksiyon şart’’ dedi.
Prof. Ulusoy: ‘‘Merkez Bankası Para Politika Kurulu’nun faiz oranında değişikliğe gideceğini zannetmiyorum’’
Ancak bazı ekonomistler ise ilk dört ayda olduğu gibi Merkez Bankası’nın Mayıs ayında da faizi sabit tutma eğiliminde olduğu kanısında. Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Veysel Ulusoy da iktidarın açık bir işareti olmadan Para Politikası Kurulu’nun o yönde bir karar vermesini mümkün görmüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Ulusoy, ‘‘Politika faizi çok politik oldu. Bundan sonra yüzde 14’ten yüzde 30’a çıksa bile o kadar etkisi olacağını zannetmiyorum. TÜİK verilerine göre enflasyon yüzde 70, politika faizi ise yüzde 14. Eksi reel faiz çok yüksek. Bu ekonomik model doğru değil. Bunun için de allame-i cihan olmak gerekmiyor. Ama siyasi karar olmadan faizin yükselmesi mümkün değil. Bu şartlarda Merkez Bankası Para Politika Kurulu’nun faiz oranında değişikliğe gideceğini zannetmiyorum. Maalesef Türkiye günü kurtarma stratejisi ile hareket ediyor. Ve geldiğimiz nokta burası. Türkiye’nin CDS’lerine bakılırsa sanki savaşta olan ülke Rusya değil Türkiye ama bu durum umursanmıyor’’ dedi.
Politika faizinin son yılları inişli çıkışlı geçti
2013 yılının Mayıs ayında faiz oranını yüzde 5’e düşürerek son 50 yılın en düşük faiz oranına çeken Merkez Bankası, sonraki dokuz yılda bir daha bu oranları göremedi. 2014 yılının Ocak ayındaki PPK toplantısında politika faizini yüzde 10’a çeken Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı seçimlerinin yapılacağını 2018 yılının Haziran ayında faiz oranını yüzde 17,75 yükseltti.
Daha sonra Murat Uysal’ın guvernörlüğü sırasında faiz yüzde 8,25’e düşürülse de 2020 yılının Kasım ayında dolar atağından sonra Merkez Bankası’nda başkanlık koltuğu Naci Ağbal’a verildi. Ağbal, faizi 4,5 ayda yüzde 19’a yükseltince ekonomik dengeler korunmuş olsa da o koltuğunu koruyamadı ve yerini Şahap Kavcıoğlu’na bıraktı. Yeni Merkez Bankası Başkanı görevi devraldıktan sonra beş ay faizi sabit tuttuktan sonra sonraki dört ayda faizi yüzde 19’dan yüzde 14’e düşürdü. Politika faizi 2022 yılındaki dört Para Politikası Kurulu toplantısında sabit tutuldu.