Merkez Bankası tarafından hazırlanan raporda, teknik literatürde sıklıkla birbirleri yerine kullanılan dijital para ve sanal para kavramları açıklandıktan sonra, kripto varlıklar (Bitcoin, litecoin vb.) ve bunlar vasıtasıyla gerçekleştirilen finansal işlemlerin kurallara uygun şekilde yürütülmesi ve eksiksiz olarak kayıt altına alınmasını sağlayan dağıtık defter teknolojisi veya onun özelleşmiş bir türü blokzincir teknolojisine ilişkin bilgiler veriliyor.
Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre, kripto varlıkların başta ödeme sistemleri olmak üzere finansal hizmetler alanındaki uygulamalar üzerindeki olası etkilerinin değerlendirildiği raporda, dünya merkez bankalarının bu konuda başlattıkları pilot araştırmalara dikkat çekiliyor.
“Kripto paraların bir asli değeri yoktur ve değeri çok oynaktır” denilen raporda, dünyada 370’ten fazla kripto varlık borsası bulunduğu kaydedildi.
Bu alanda hizmet sağlayıcıların düzenlenmemesinin dolandırıcılık ve suistimallere yol açtığı, vatandaşların büyük maddi kayıplara yaşadığı ifade edildi. Dünya merkez bankalarının pilot araştırmalar yaptığı kripto varlık sistemlerine ilişkin Türkiye’de de Hazine ve Maliye Bakanlığı koordinesinde çalışmalar yürütüldüğü, bunun sonucunda yasal düzenlemelerin ortaya çıkacağı bildirildi.
Fikir kimden çıktı?
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’na sunulan 'Mayıs 2021' tarihli Merkez Bankası raporunda; kripto varlıklar; dijital ortamda üretilen ve kullanılan, bilgisayar ağları üzerinde doğrudan eşler arasında işlem gören, değeri genellikle küresel olarak kullanıcıları tarafından arz ve talep dengesi ile belirlenen, merkezi bir otorite yerine kriptografik tekniklerle yönetilen dijital varlıklar olarak nitelendirildi.
Yeni para oluşturmak ve işlemlerini kontrol etmek için merkezi bir otoriteden ziyade kriptografiyi kullanan bir para formu olarak ilk defa 1998’de Wei Dai tarafından ‘cypherpunks’ posta listesinde yer alan bir fikir ile ortaya konan kripto paranın, ilk ve en çok bilinen örneğinin Bitcoin olduğu vurgulandı. Bitcoin’in ise 2009 yılında Satoshi Nakamoto takma adlı kişi veya kişilerce yayımlanan “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” adlı makale sonrasında duyulduğu ve birkaç yıl içerisinde hızla yaygınlaştığı belirtildi.
'Değişim aracı olamaz'
Raporda, “Kripto paraların bir asli değeri yoktur ve değeri çok oynaktır” tespiti yapılırken, bu nedenle hesap değer birimi veya değişim aracı olarak kullanılmalarının mümkün olmadığı ifade edildi. Raporda şu ifadelere yer verildi:
“Ayrıca, günümüzdeki haliyle, işlemlerden yüksek ücret alınması ve işlemlerde performans kaynaklı gecikmeler yaşanması gibi nedenlerle daha çok bir yatırım aracı olarak kullanılmaktadır.
Bu nedenlerle kripto paralar başta FSB (Financial Stability Board) olmak üzere düzenleyici finansal otoriteler tarafından kripto varlık (crypto-asset) olarak tanımlanmaktadır. Bitcoin sisteminde kullanıcılar arasındaki işlemler herhangi bir merkezi otoritenin aracılığı olmaksızın doğrudan eşler (kullanıcılar) arasında gerçekleşir. Güvenirlilik ve güvenlik kırılması oldukça zor, açık kaynak kodlu şifreleme algoritmaları ile sağlanır.
Bitcoin altyapısında sınırlı bir emisyon hacmi (toplamda 21 milyon adet Bitcoin üretilebilecektir), bu emisyonda yer alan Bitcoin üretiminin zamana bağlı olması, her yeni Bitcoin üretimi için önceden bilinmeyen özel bir matematiksel hesaplamanın yapılması gibi gereksinimler bulunmaktadır.”
Sahibi var mı?
Raporda, Bitcoin ağının sahibinin olmadığı belirtilirken, “Bitcoin dünyadaki tüm Bitcoin kullanıcıları tarafından kontrol edilir. Geliştiriciler yazılımı geliştirirken, tüm kullanıcılar hangi yazılımı ve sürümü kullandıklarını seçme konusunda özgür oldukları için Bitcoin protokolünde bir değişikliği zorlayamazlar. Birbirleriyle uyumlu kalmak için, tüm kullanıcıların aynı kurallara uygun yazılımı kullanması gerekir. Bitcoin, tüm kullanıcılar arasında tam bir fikir birliği ile doğru şekilde çalışabilir. Bu nedenle, tüm kullanıcılar ve geliştiriciler bu fikir birliğini korumak için güçlü bir motivasyona sahiptir” denildi.
Raporda, Bitcoin’in piyasaya sürülmesinden sonra, çok sayıda alternatif kripto varlığın (ör. Ether, Litecoin, Monero, XRP gibi) kendilerine özgü niteliklerle (ör. tam anonimlik, akıllı sözleşmeler) geliştirildiği dile getirildi.
Yeni elektronik varlıkların değerinde görülen büyük artışların medya ve halkın kripto varlıklara olan ilgisini artırdığı tespiti yapılan raporda, 5 Mayıs 2021 tarihli verilere göre toplam piyasa değeri yaklaşık 2.3 trilyon ABD doları olan 9 bin 600’den fazla kripto varlık bulunduğu kaydedildi. Raporda, kripto varlık piyasasının yüzde 45.6’sını Bitcoin, yüzde 16.8’ini ise Ethereum’un oluşturduğu bildirildi.
Hangi riskler var?
Kripto varlık savunucularının, Bitcoin gibi merkezi olmayan bir kripto varlığın, sansüre ve merkez bankasının para basarak meydana çıkardığı devalüasyona karşı dirençli olması nedeniyle merkezi bir itibari paradan daha güvenilir olduğunu iddia ettiği dile getirilen raporda, gerçekte kripto varlıkların hem finansal istikrar hem de tüketiciler açısından önemli riskler doğurduğu ifade edildi.
Fiyat dalgalanmaları karşılığında kişinin varlığında azalma, geri döndürülemez hatalı işlemler nedeniyle de mali kayba uğrama ihtimaline dikkat çekilen raporda, “Kripto varlıklarının alım, satım ve saklamasına aracılık eden, halihazırda küresel ölçekte toplam sayıları 370’den fazla olan kripto varlık borsalarının diğer ifadeyle sanal varlık hizmet sağlayıcıların düzenlenmemiş olması çeşitli dolandırıcılık ve suistimallere yol açmakta” denildi.
Raporda, dünyanın önde gelen finans kuruluşları ve teknoloji şirketlerinin işbirliği içinde blockzincir teknolojisiyle sundukları finansal hizmetleri daha verimli ve etkin hale getirmek amacıyla çalışmalar yürüttüklerine işaret edilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"Bu kapsamda genç ve yenilikçi şirketlerden oluşan finansal teknolojiler (FinTek) sektöründe gerçekleştirilen araştırma projelerine yatırım yapılmakta veya bu projelere bizzat katılım sağlanmaktadır.
Başta dev teknoloji firmaları, uluslararası bankalar, çok uluslu finansal hizmetler ve borsa şirketleri, ödeme sistemleri işleticileri, ödeme hizmeti sağlayıcıları, hizmet altyapısı sağlayıcıları olmak üzere finansal hizmetler alanındaki tüm paydaşların güç birliği yaparak oluşturdukları R39 ve Hyperledger10 vb. konsorsiyumlar çerçevesinde yürütülen ortak çalışma projeleri bu alandaki güncel örneklerdir.”
Raporda, dünyada önde gelen merkez bankalarının da finansal teknolojilerin kendi faaliyet alanlarında ne şekilde kullanılabileceğine dair araştırmalar yapmakta olduğuna vurgu yapılarak, başta Çin ve İsveç olmak üzere bazı merkez bankalarının kavram kanıtlama veya pilot çalışmalar yürüttüğüne dikkat çekildi.
Yasal düzenleme hazırlığı
Türkiye olarak kripto varlıklara ilişkin yasa başta olmak üzere düzenlemelere yönelik dikkatli çalışmalar yürütüldüğü belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“Merkez Bankamız da görev ve sorumluluk alanı kapsamında dağıtık defter teknolojisi de dâhil olmak üzere finansal teknolojiler konusundaki gelişmeleri yakından takip etmekte ve uluslararası çalışmalara katkı sağlamaktadır.
Kripto varlık alım satım platformları da dahil olmak üzere kripto varlıklara ilişkin hizmetler ve işlemler ile genel hususlara ilişkin düzenlemelerin değerlendirilmesi çalışmalarına T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın koordinasyonunda ilgili kurumların katılımıyla devam edilmektedir. Kripto varlıklara ilişkin genel düzenleme bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkacaktır.”