Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Hareket olarak 12 Eylül'ün hem öncesinde hem de sonrasında feleğin çemberinden geçtiklerini ifade ederek, "Şehit verdik, ama taviz vermedik" dedi. Büyükataman, "Günahsız 9 ülküdaşımızı idam sehpasına çıkaranlardan iman ediyoruz ki, bu hesap değil bu dünyada, Mahkeme-i Kübra'ya kalsa bile görülecektir." ifadelerini kullandı.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, 12 Eylül 1980 darbesinin 35. yıldönümüne ilişkin yazılı basın açıklaması yaptı. Büyükataman, tam 35 yıl önce, 12 Eylül 1980 tarihinde darbe yapıp, yönetime el koyanlar tarafından; Milliyetçi Hareket Partisi yöneticileri dâhil yüzlerce ülküdaşının, uydurulan senaryo, tertip, düzmece belge ve yalancı şahitlerle haksız yere suçlanarak, tutuklandığını kaydetti. Büyükataman'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: "Siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçen bu davada ülküdaşlarımız, sanık sandalyesine oturtularak yargılanmıştır. Elbette ki o zulüm ve baskı dolu günleri unutmamız mümkün değildir. Ülkücü kadroların; Mamak Askeri Cezaevinin meşhur 'C5 işkence haneleri'nde ve çeşitli hapishanelerde, yıllarca süren sorgularla hayatları karartılmıştır. Genç yaşta hürriyetleri çalınmış dava arkadaşlarımız, dört duvar arasına tıkılarak, hayatları kendilerine ve ailelerine haram edilmiş, insanlık onuruna yakışmayan şartlarda, hayata tutunmaya çalışmışlardır.
'ÜLKÜCÜ HAREKET, 12 EYLÜL'ÜN EN AĞIR ŞARTLARINA MARUZ KALDI'
Milliyetçi-Ülkücü Hareket 12 Eylül'ün en ağır, en olumsuz şartlarına maruz kalmış, her anlamda kayba uğramıştır. Muhterem dava arkadaşlarımız 12 Eylül zindanlarında insanlık dışı işkencelerden geçmiş, ölümle sınanmış, yağlı urganlarla imtihan edilmiştir. Türk milliyetçiliğine düşman kişilerin öncülüğünde yapılan yargılama sonucunda, ülküdaşlarımızdan; Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu, Selçuk Duracık idam edilmiş, nice dava arkadaşlarımız çeşitli cezalara çarptırılmış ve bazıları da, yargılanma sona ermeden ilahi rahmete kavuşmuşlardır.
'MAHKEME-İ KÜBRA'YA KALSA BİLE BU HESAP GÖRÜLECEK'
Geçtiğimiz yıllarda AKP tarafından 12 Eylül üzerinden planlanan ve kurgulanan siyaset tasarımı darbenin ağır yükünü ve bedelini ödemiş mazlum kardeşlerimizi aldatmaktan, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktan başka hiçbir şeye yaramamıştır. Suçsuz, günahsız 9 ülküdaşımızı idam sehpasına çıkaranlardan, boğazlarına 12 Eylül urganını bağlayanlardan, çırpına çırpına şehit olmalarını tebessümle izleyen alçaklardan ezelden ebede kadar alacaklıyız, davacıyız. İman ediyoruz ki, bu hesap değil bu dünyada, Mahkeme-i Kübra'ya kalsa bile görülecektir.
'ŞEHİT VERDİK AMA TAVİZ VERMEDİK'
Hareket olarak 12 Eylül'ün hem öncesinde hem de sonrasında feleğin çemberinden geçtik. Şehit verdik, ama taviz vermedik. 12 Eylül damlarını taş medrese yaptık, ama kurnazlık yapmadık. Her ülküdaşımız zindanlardan, hücrelerden, demir parmaklıklardan yüzleri Hz. Yusuf nuruyla bezenmiş halde çıktı. Kanımız aktı, bedenlerimize kurşunlar yağdı, bombalar yanı başımızda patladı; ama hak bildiğimiz yoldan, doğru gördüğümüz ülkülerimizden vazgeçmedik. Kula kulluk etmedik, zulme boyun eğmedik, 12 Eylül'ün tehditlerine teslim olmadık. Çünkü biz, hakkımız yense de, tarih ve millet huzurunda haklıydık. Çünkü biz ihlas sahibi, ülkü sahibi, ahlak ve edep mihveri, millet ve vatan sevdalısı Milliyetçi-Ülkücü Hareket'tik. 12 Eylül Türk milletinin milli-kültürel erozyona karşı vatan topraklarının kaybedilmemesi için diktiği fidanların acımasızca kırılma tarihidir. Başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş bey olmak üzere, Eylül'ün kırdığı güllerin ruhları şad, mekânları cennet olsun."
CİHAN