MHP Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy, özel okullara yapılan polis baskınlarını eleştirdi. Türkiye'de olgularla algıları birbirinden ayırt etmek gerektiğini belirten Ersoy, "Adalet ve Kalkınma Partisi yönetim anlayışı olguları yani hakikatlerin üstünü örterek sadece ve sadece algılarla topluma illüzyon yapmaya çalışıyor. Siz bu memlekette varlığını iddia ettiğiniz bir paralel yapılanma söz konusu ise devlete eş güdüm ortaya koyan bir yapı, bunu devlet olmanın gereği olarak ayıklarsınız ve gereğini yaparsınız. Ama bunu yaparken siz anasınıfında, anaokulu öğretmenliği yapan insanlardan, anasınıfına çocuğunu veren aileleri tedirgin ederek, tramvaya maruz bırakarak, ellerinde silahlarla çocukların okullarının basılmasıyla bunu yapamazsınız." diye konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Osmaniye Milletvekili ve Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi Doç. Dr. Ruhi Ersoy, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye'de son dönemde artan terör olayları ile ilgili 'sözün bittiği yer aslında, konuşulacak hiçbir söz yok' olarak niteleyen Ersoy, "Son 13 gün içerisinde 5 şehit vermiş bir ilin milletvekiliyim. Tüm şehitlerimize rahmet dilerken, öncelikle Osmaniye'deki şehadet şerbeti içmiş şehit yakınlarının cenazelerine katılmanın ve o tramvayı beraber yaşamanın sorumluluğuyla onlara da başsağlığı diliyorum. Bunlar doğal bir felaketin neticesinde ölen insanların ölümlerinin sıradanlaştırılması gibi bir duruma doğru gidiyor süreç. Asıl korkulması gereken, endişelenilmesi gereken konu bu. Ülkede bir olağanüstü durum var. Ülkede bir ay içerisinde 52 şehadet şerbeti içmiş gencecik fidanlarımız var, ama ülkede hiçbir şey yokmuş gibi birilerinin şişmiş egolarıyla benden sonrası tufan anlayışıyla ortaya koyduğu politik argüman var." ifadelerini kullandı.
Ülkede normalleşme, insanların kültürü, sanatı sinemayı konuşması kadar doğal bir şeyin olamayacağını belirten Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: "Ama sarayda Cumhurbaşkanı'nın kültür, sanat edebiyat ve sinemayı konuşmak üzere sofralar organizasyonu yapıyor ama bir taraftan aynı gün 3 şehit veriyoruz. Cumhurbaşkanı, Güneysu'da keklik uçuruyor, keklik yavrusunu başına konduruyor ama diğer tarafta aynı gün şehadet şerbeti içmiş yiğitler geliyor, ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi şehit tabutuna elini koyarak orada şehitlik mertebesi ile ilgili konuşmalar yapıyor. Bir tarafta millete siyaset yapacaksınız, Türk milletini ve Türk askerinin güvenlik politikalarını sağlıklı zeminler üzerinde oturtamayan açılım politikasının mimarı olacaksınız, diğer taraftan da timsah gözyaşları ile milletle bütünleşmiş gözükeceksiniz. Bir tarafta Dolmabahçe Sarayı'nda 10 madde ile 'PKK ile beraber yürüyeceğiz bu yollarda' diye açılım manifestolarını kameralar önünde gülen yüzlerle imzalayacaksınız, diğer tarafta Milliyetçi Hareket Partisi'nin 4 maddesi, milli üniter Türk devleti yapısının korunması, memlekette hakkın hukukun adaletin savunulması noktasındaki ifadesi, buzdolabına koyduğunuzu iddia ettiğiniz açılım sürecinin fişinin çekilip itlaf etmeyi kararlı bir şekilde ifade etmeyeceksiniz, bunları kabul etmeyeceksiniz, ondan sonra da 'Devlet Bahçeli, mister no, çözümsüzlüğün adresi MHP ve Bahçeli' diyeceksiniz. Büyük Türk milleti bu çifte standart ve çelişkiyi çok yakın takip ediyor."
MHP'nin elini değil gövdesini koymaya hazır olduğu bir dönemde birilerinin şişkin egoları ve benden sonrası tufan anlayışına kurban giden istikrarsızlık olduğunu kaydeden Ersoy, "İşin ekonomik boyutu bir tarafta, kültürel boyutu bir tarafta, yanılmaya dönük toplumsal ayrışmaya dönük tehditler bir tarafta, siz bu şartlar altında seçim tekrarı diyeceksiniz. Hangi Türkiye'de, hangi güvenlik ortamında ve nasıl bir seçim tekrarı edeceksiniz sorusunu MHP soruyor. Görüşmede en az iki üç defa bu soruları sordu ama cevap alamadı. Bölgeyi biraz bilen ve takip eden insanlar seçim tekrarı arifesinde hangi kalkışmaların neye mal olabileceğini, dolayısıyla sadece PKK üzerinden değil bir adım sonra IŞİD tehdidiyle memleketin bir kaosa sürüklendiği, Allah korusun yönetilemez bir hale geleceği kaygıları var. Bu kaygıları ifade etmekten mutlu olmuyoruz." dedi.
"MEMLEKETTE AT İZİ İT İZİNE KARIŞTI"
"Bir taraftan özel okullara polis baskınları yapılırken bir taraftan da ellerinde roketatarlarla teröristler sokaklarda geziyor, bu tabloyu nasıl görüyorsunuz?" sorusuna Ersoy, şu karşılığı verdi: "Türkiye'de olgularla algıları birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi yönetim anlayışı olguları yani hakikatlerin üstünü örterek sadece ve sadece algılarla topluma illüzyon yapmaya çalışıyor. Siz bu memlekette varlığını iddia ettiğiniz bir paralel yapılanma söz konusu ise devlete eş güdüm ortaya koyan bir yapı, bunu devlet olmanın gereği, ayıklarsınız ve gereğini yaparsanız. Ama bunu yaparken siz anasınıfında, anaokulu öğretmenliği yapan insanlardan, anasınıfına çocuğunu veren aileleri tedirgin ederek, tramvaya maruz bırakarak, ellerinde silahlarla çocukların okullarının basılmasıyla bunu yapamazsınız. İddia ettiğiniz gibi bir durum varsa bunu şiddetle bunu şiddetle kınamak lazım. Çünkü bu işin çözümü ile ilgili yöntemler birbirinden farklıdır. Memlekette at izi it izine karıştığı harman yerinin adeta savrulduğu bir ortam yaşanıyor. Bu ortamdan Türkiye'nin sağduyuyla bir an önce çıkması gerekiyor. Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğunu erkinlenmiş bir devlet adamı gibi yapması gerekiyor. Bunu yapmak yerine kendi bireysel kaygıları ve ikbali noktasında evladı iyal başta olmak üzere bazı kaygıları ön planda tutarak koalisyon görüşmelerinin arifesinde 'CHP ile koalisyon ayağa sıkmaktır' diyerek orayı gölgelemesi, MHP koalisyon görüşmeleri öncesinde kendisinin danışmanı ve vekil olduğu iddia edilen ne idüğü belirsiz bir şahsın bazı Twitter mesajlarındaki haddini aşan soytarı, saray soytarısı demenin dahi soytarılığa hakaret olduğu ifade edilen bu süfli insanlıklarla ortaya koyduğu politik tavır ve hemen arkasından gelen Bahçeli'ye itafen onu tanımıyorum ifadeleri ile kastedilen ifadeler MHP'ye değil koalisyon görüşmesi yapmaya gelen Davutoğlu'na ve yanında gelen arkadaşlarına, biz de MHP olarak muhatabımızın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu olmasını beklerdik."
MHP'nin azınlık hükümetlerine destek vermeyeceğini, seçim tekrarına da sıcak bakmadığını vurgulayan Ersoy, "Ülkenin bir şekli ile ne olursa olsun hükümet kurulması gerekliliğini, kurulabilecek en sağlıklı hükümetin AKP-HDP, o olmazsa AKP-CHP arasında mümkün olabileceğini, MHP'ye tekrar gelmeleri söz konusu ise 4 madde orada, temel maddeler. Anayasa'nın ilk 4 maddesi, Türk milletinin önsözünü Çanakkale'de, son sözünü Lozan'da söylediği ilk 4 maddeyi kabul edin, bundan sonraki çalışmalarda bunu tartışma zeminine taşımayın. Çözüm sürecini buzdolabına koyduk diyorsunuz, buzdolabının fişini çekin, kaldırın tedavülden, yok edin. Haksızlık ve hukuksuzlukla alakalı uygulamalarınız olan 17-25 Aralık gölgesini Türk milletinin üzerinden kaldıracak uygulamayı yapın ve buna evet deyin. Cumhurbaşkanı anayasal sınırlara çekilsin ve siyasete müdahale etmesin. Bunu Bahçeli kendi şahsi mirası olarak ya da MHP kendi fantezisi olarak istemiyor. Bu şartlarda varlarsa buyrun gelin. Bahçeli'yi çözümsüzlüğün adresi gibi ithamlarla vakit geçirmeyin." açıklamasında bulundu.
CİHAN