MHP Milletvekili ve İzmir adayı Ahmet Kenan Tanrıkulu ile CHP İzmir 1. bölge milletvekili adayı Av. Murat Bakan, Bugün Gazetesi ve Kanaltürk İzmir Temsilciliği'ne ziyarette bulunarak destek verdi. Tanrıkulu ve Bakan, kayyum atanmasına, kanalların yayınlarının kesilmeye çalışılmasına ve medyaya yapılan baskıya tepki gösterdi.
'MUHALEFETİ SUSTURMAK İÇİN HER TÜRLÜ YÖNTEMİ DENİYORLAR'
Kanaltürk ve Bugün Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Cemalettin Özdoğan, Zaman Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Vahit Yazgan, Samanyolu TV Ege Bölge Koodinatörü İsmail Aslım ve Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Hüner'in de bulunduğu ziyarette, Bugün ve Kanaltürk televizyonlarına polis eşiliğinde gaz bombaları ve TOMA'larla yapılan baskınla el koyma eleştirildi.
'İŞ, YAYIN KARARTMANIN ÖTESİNE GEÇTİ'
MHP Milletvekili Tanrıkulu, yaşananların parti devleti uygulaması olduğunu söyleyerek, "Demokrasinin çifte standartının, her an her yerde olduğu gibi maalesef AKP hükümeti tarafından medya sektöründe de uygulandığını görüyoruz. İşin boyutu daha da geniş. İnsanların hür şekilde sermayelerini, yatırımlarını, istihdam yaratmalarını engellemeye yönelik olarak da değerlendirmek değil. İş, yayın karatmanın önüne geçti. Türkiye'de birçok insan, yatırım yapmaktan vazgeçip yurtdışına tekrar sermaye transferi yapıyor. Muhalefet partilerinin düşüncelerini hür şekilde ekrandan vatandaşlara yansıtan Bugün TV ve Kanaltürk TV gibi yayın organları da kayyum ataması gibi hukukdışı zorbalıklarla susturulmak isteniyor. Tamamıyla kasıtlı uygulama. AKP yöneticilerinin söylediklerinden şu anlaşılıyor, bu planlanmış, muhalefetin sesini kesmek üzere hazırlanmış uygulama. Düğmeye bastılar. Açıkça, dünya şartlarında bakınca Türkiye'de eksik ve aksak demokrasi uygulaması var. 1 Kasım sürecinde vatandaşa tek yanlı haber vererek bir duvar örme peşindeler." diye konuştu.
CHP'li Bakan ise Koza İpek Grubu'na kayyum atanmasını şu sözlerle eleştirdi: "Koza İpek Grubu'na ait şirketlere ve yayın organlarına el koyulması, televizyonlara polis eşliğinde ve zor kullanılarak girilmesi, Türkiye'de mevcut iktidarın hukuk tanımazlıkta geldiği son noktayı ortaya koymaktadır. Henüz ortada iddianame yokken, dava açılmamışken bunca şirkete kayyum atanması ve bu atanan kayyumların da iktidar ile olan ilişkileri, zaten her şeyin ne kadar kurmaca olduğunun bir göstergesidir. Türkiye'de darbe dönemlerinde dahi kimsenin malına el koyulmazken bugün iktidar, muhalefeti susturabilmek için, özgür gazetecilik yapan gazetecileri susturabilmek için her türlü yöntemi denemekte ve bu işe hukuki kılıf bulmaya çalışmaktadır."
'BU İNSANİ GARABETTİR, ZULÜMDÜR'
İncelemelerde herhangi bir mali problem bulunmadığını söyleyen Murat Bakan, "Herhangi bir mali problem olmadığı MASAK'ın raporunda ortaya çıkmasına rağmen bilirkişilerin düzenlediği ve şirket avukatlarına tebliğ edilmeyen rapora dayanarak, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği kararı ile şirketlere kayyum atanmıştır. Bu durum, ülkemizde kimsenin malının ve canının güvende olmadığının, hükümetin dilerse kendisine muhalif olan herkesin mal varlıklarına el koyabileceğinin bir göstergesidir. Suçüstü yakalanan 17-25 Aralık'ın sanıklarının mal varlıklarına kayyum atanmazken ortada suç, sanık ve iddianame olmayan bir olayda, Türkiye'nin en büyük holdinglerinden birinin yönetiminin kayyuma devrolunması hukuki, siyasi ve her şeyden mühimi insani garabettir, zulümdür. Bugün bunları yapanlar, hem tarih hem de hukuk önünde hesap vereceklerdir." dedi. CİHAN