MHP TBMM Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, tarafsız olacağına dair namus ve şeref yemini etmesine rağmen bu ilkeye uymadığını, Cumhurbaşkanlığı yerine iktidar partisinin borazanlığını yaptığını söyledi. Bölge milletvekili adayları ile Üçyol Uğur Mumcu Parkı'nda basın toplantısı düzenleyen Vural, günlük siyasi gelişmeleri değerlendirdi.
'MEYDANLARDA PARALEL MİTİNGLER DÜZENLENİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti için devletin imkanlarını kullanarak meydanlarda dolaştığını söyleyen Vural, "13 yıl boyunca millete zulmedene, artık 7 Haziran'da millet tarafından haddinin bildirileceğine inanıyoruz. Seçim beyannamemizin esası millettir, hedefi millettir. Milletimizin değerlerini, ihtiyaçlarını korumaya yönelik mesajları iletmeye, İzmirlilerle paylaşmaya devam ediyoruz. Evet bugün siyasi partiler bu çerçevede milletine neler vaat ettiğini, nasıl bir Türkiye, nasıl bir insan istediğini ifade ediyor. Geldiğimiz bu noktada gerçekten meydanlarda paralel mitingler düzenleniyor. Bir taraftan milletin birliğini ve bütünlüğünü temsil etmesi gereken Cumhurbaşkanı, diğer taraftan AK Parti devletin tüm gücünü kullanmak suretiyle milletine karşı algı operasyonları düzenliyorlar. Bugün, 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, namusu ve şerefi üzerine yemin ettiği tarafsızlığını çiğneyerek aslında namus ve şeref sözünü çiğnemek suretiyle bugün meydanlarda Cumhurbaşkanlığı'nı bırakmıştır, iktidar partisinin borazanlığını yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, bu millet size Cumhurbaşkanı olun diye oy verdi. Maalesef Cumhurbaşkanı bugün istikrarsızlığın da siyasi polemiklerin de odağı haline gelmiştir. Milletimize sıkıntı oluşturan bir cumhurbaşkanıyla karşı karşıyayız. Biz siyasi partilerle rekabet edeceğiz elbette, milletin iradesini başvuracağız elbette ama devleti temsil edenlerin, devlet imkanlarıyla bize karşı operasyon yapması kabul edilebilir değildir. Evet, bugün maalesef Cumhurbaşkanı istikrarsızlığın, belirsizliğin, kavganın, çatışmanın, bir odağı olmak durumuyla karşı karşıyayız. Onun için Cumhurbaşkanı'na sesleniyoruz, ya cumhurbaşkanı ol ya da AKP borazanı ol, ikisi birlikte olmaz. Sana oy veren insanlara haksızlık yapıyorsun. Devletin paralarıyla. Cumhurbaşkanlığı makamıyla MHP'ye muhalefet edeceğine milletin yanında ol. Milletin dertleriyle ilgilen ama sen telaşa düşmüşsün, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy devşirmeye çalışıyorsun. Cumhurbaşkanı'nın görevi, muhalefet partilerine çatmak değildir. Yüksek Seçim Kurulu'na buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Özgürlük ve eşitlik ilkesinin yanında adil bir şekilde seçimlerin yapılması konusunda tedbir almalısın. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı, toplu açılışları bahane ederek hem milletin parasıyla iktidar partisine oy istiyor hem de muhalefet partilerinin seçim beyannamelerini eleştirerek anayasal suç işlemektedir. YSK, gerekli uyarıları yapmalıdır. Asgari ücretin bile ne kadar olduğundan haberi olmayan Cumhurbaşkanı'nın eleştirmesi, ekonomik vaatleri eleştirmesi tarafgirliktir. Devlet, Erdoğan'ın oyuncağı değildir. Cumhurbaşkanlığı makamı, kimsenin oyuncağı değildir. O makam partilere değil, millete aittir. Milleti birbirine düşürerek cumhurbaşkanlığı yapılmaz. Burası bir parti devleti değildir, milletin devletidir. Onun için Cumhurbaşkanı'nın attığı bu adımlar, maalesef milletimize zarar vermektedir. Bu adımlarla Türkiye bir belirsizliğe, çatışmaya ve gerilime sürüklenmektedir. Cumhurbaşkanı artık denge denetim mekanizması olmaktan çıkmıştır, makama zarar vermektedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, miting meydanında Kur'ân göstermesini de eleştiren Oktay Vural, "Sayın Cumhurbaşkanı, Kur'ân–ı Kerîm bir siyaset malzemesi değildir. Miting meydanlarında kullanılacak malzeme değildir. O bizim hayat felsefemizdir. O bizim imanımızdır. Birilerinin eline tutuşturarak, bir görüntü kitabı olarak kullanılması kabul edilebilir gibi değildir. Bugün bakıldığında Kur'ân–ı Kerîm'in reddettiği yolsuzluk, hırsızlık ve bölücülük, ırkçılık gibi unsurları kullananların Kur'ân–ı Kerîm'i siyaset aracı olarak kullanması, Kur'ân'ın verdiği mesajlara bile aykırıdır. Kur'ân–ı Kerîm'in, seçim meydanlarında birilerinin malzemesi olarak kullanılması kabul edilemez. Kur'ân–ı Kerîm hepimizindir, bütün İslam âleminindir. Dolayısıyla bugün baktığımızda milletin değerlerini böylesine bir siyasete alet etmek, Rahmani duyguları siyasi amaçlar için kullanmak gerçekten en büyük zararı dinimize vermektedir. Bu yönüyle bakıldığında açıkçası maalesef Kur'ân–ı Kerîm yolsuzluğu reddediyor, Kur'ân–ı Kerîm yalan atmayı reddediyor, Kur'ân–ı Kerîm ırkçılığı reddediyor ama bugün 17-25 Aralık sürecinde yolsuzluk yapanların, güzel milletimizi 36'ya bölenlerin, ırkçılık yapanların Kur'ân–ı Kerîm'i kullanarak bazı şeyleri örtmesi kabul edilebilir husus değildir." şeklinde konuştu.
'ABBAS YOLCUDUR, MİLLET UYANMIŞTIR'
AK Parti hükümeti için, "Abbas yolcudur, millet uyanmıştır." diyen Vural, "Sayın Cumhurbaşkanı, siz milletin birliğini ve bütünlüğünü temsil ediyorsunuz, millete düşmanlık yapmayın. Siz milletin değerlerine sahip çıkmalısınız. Milletin değerlerini siyaset aracı olarak, tüketim malzemesi olarak kullanmayın. Küresel güçlerin, PKK'nın hizmetinde olanlar, bu ülkede artık rüyasında bile başkanlığı göstermeyeceğini bileceksin. Cumhurbaşkanı'nı, görevi neyse onu yapmaya davet ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, açıkçası AKP'nin seçim propagandasında rol oynaması ve bu şekilde kalkıp günübirlik siyasetin polemik konularını gündeme getirmesi Cumhurbaşkanlığı makamını zedelemektedir. Cumhurbaşkanı, PKK'yı vatandaşa şikayet ediyor. Devlet de PKK'yı vatandaşa şikayet ediyor. Adama sorarlar, siz bostan korkuluğu musunuz? Görülmektedir ki Sayın Cumhurbaşkanı'nın AKP'nin seçim propagandasında rol oynaması, AKP'nin milletten uzaklaştığını gördüğünü ortaya koymaktadır. MHP yürüyecek ve 17-25 Aralık sürecinde rüşvet, yolsuzluk batağına batanlardan hesap soracaktır." dedi.
'KİMİN BAŞBAKANI OLDUĞU BELLİ DEĞİL'
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Vural, "Davutoğlu'na Başbakan diyeceğim ama kimin başbakanı olduğu belli değil. AKP Genel Başkanı diyeceğim ama olup olmadığı belli değil gerçekten. Gerçekten görülmeyen Başbakan, görülmeyen AKP Genel Başkanı. Ey Davutoğlu, tarihle yüzleşelim diyerek Ermeni soykırımı iddialarına çanak tutan sen değil misin? PKK istediği için andımızı kaldıran sen değil misin? Bayrak şiirini okul kitaplarından kaldıran sen değil misin? Milli tören kutlamalarını okul programlarından kaldıranlar siz değil misiniz? Davutoğlu, bugün geldiğimiz noktada Türkiye, TC kelimelerini Türkiye Cumhuriyeti tabelalarından kaldıran, müfredattan çıkaranlar, bu milletin milli kültürünü, kimliğini unutturanlar sizsiniz. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ve Davutoğlu'nun artık milletimize vereceği hiçbir şey kalmamıştır."
'MAKAM ARACININ İADE EDİLMESİNİ DOĞRU BULUYORUM'
Diyanet İşleri Başkanlığı'na alınan lüks makam arabasının iade edilmesini de değerlendiren Vural, "Öncelikle iade etmesi doğru bir davranış olmuştur. Tabii
Diyanet İşleri Başkanı gibi muhterem bir makamda oturana bu kadar lüks araba tahsis eden hükümetin, açıkçası bunların düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı her türlü tartışmadan uzak tutmamız açık ve nettir. O bakımdan Sayın Görmez'in bu konudaki davranışını olumlu gördüğümü ifade ediyorum. Hiç arabaya binmediğini söylüyor. Hükümet, Diyanet İşleri makamının da bu muhabbetini düşünerek böylesine araç tahsisi yapmamış olsaydı daha iyi olacaktı. O bakımdan bunu doğru bulduğumu ifade etmek istiyorum."
BİR VATANDAŞ PROTESTO ETTİ
Bu arada toplantı esnasında bir vatandaşın protestosuyla karşılaşıldı. Vural'a soru yönelten vatandaş, "İzmirli misiniz?" ve, "Siz çizginizden saptınız, çizginizi düzeltin." dedi. Bunun üzerine Vural, "Siz nerelisiniz?" deyince Afyonkarahisarlı olduğunu belirtti. Kendilerinin çizgiden çıkmadıklarını söyleyen Vural, aslen Diyarbakırlı olduğunu ve şeref duyduğunu kaydetti. CİHAN