ANKARA (CİHAN)- MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, AK Parti iktidarının mensuplarının eskiden 'Bu satılık medya. Bu medya bizi linç ediyor. Bunlar muhafazakâr kesimleri linç ediyor.' dediğini hatırlatarak, "Bugün sizin yaptığınızın ne farkı var Allah aşkına? Bugün belli yerden aynı gazeteler ele geçirilmiş -Sabah, Star, Akşam, Takvim, şu, bu- belli noktadan bir talimat veriyor, hepsi aynı manşetle çıkıyor. Hedef gösteriliyor, ondan sonra devletin başka kurumları, yargısıyla, adliyesiyle beraber hedef gösterilen noktaya atışa gidiyorlar. Dün de aynısı yapılıyordu, dün de bir televizyon kanalı, bir gazete alıyordu bir başörtülüyü, alıyordu bir sakallıyı, ondan sonra, onun üzerinden İslami değerlere vuruyorlardı. Bugün sizin yaptığınızla onun yaptığı arasında ne fark var biliyor musunuz? Siz onlardan daha acımasız gidiyorsunuz." dedi.
TBMM Genel Kurulu'nun 84. birleşimi saat 14.00'te yoklamasız açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Sadık Yakut yönetiyor. "Cumhuriyet Halk Partisinin TMSF'nin gözetimindeki Çukurova Grubu bünyesinde bulunan Sky Türk televizyonu, Akşam ve Güneş gazetelerine Turkcell üzerinden aktarılan reklamlar" üzerine vermiş olduğu araştırma önergesi hakkında konuşan MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Turkcell olayının, bu medyaya karşı yapılanların, tamamen Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde 'al gülüm ver gülüm sistemi' olduğunu söyledi.
"MEDYAYA DARBE YAPILDI"
Bu sistemin 17-25 Aralık'ta kendisini ortaya koyduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti: "Ne yapılmaya çalışılıyor? Yapılan, asrın yolsuzluğu. Milletin trilyonlarını götüren, katrilyonlarını götüren bir anlayış, bir yapı, bir hükûmet anlayışı, oluşturulan yandaş medya marifetiyle halkta bir algı operasyonu oluşturularak, bu yapılan işlerin gerçekte bir darbe olduğunu, sanki milletin malının, kamunun malının yenilmediğini, bunları milletin gözünün içine baka baka anlatacak bir medyaya ihtiyaç var. 'Bu yapılanlar darbedir, bunu yapan savcılar haindir, bunu yapan savcılar darbecidir.' Bu algının yaratılması gerekiyor. Kimle yaratılması gerekiyor? Oluşturulan medya marifetiyle."
Bu hükûmetin, belli bir dönemden sonra Türk medyası üzerinde bir operasyon yaptığını belirten Yılmaz, bunun bir operasyon değil darbe olduğunu vurguladı. "Sabah gazetesini alıyorlar, ATV'yi alıyorlar, Starı alıyorlar, Akşamı alıyorlar, bir ordu oluşturuyorlar. Ne ordusu? Basın ordusu. Bu basın ordusunun televizyonlarında, gazetelerinde köşe yazarlarına 'Alın size 100 bin dolar.' basında 'Alın size 100 bin dolar maaş, ne yapacaksınız? AKP'yi öveceksiniz.' diyorlar. Beyefendi, Recep Tayyip Erdoğan 'ak' derse 'ak' diyeceksiniz, 'kara' derse 'kara' diyeceksiniz. Yani, bundan farklı bir yapı var mı Allah'ınızı severseniz?" diyen Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ergenekon ve Balyoz için "kumpas" dediğini, aynı adamların aynı televizyonlarda "İşte hainler orduya kumpas kuruyorlar, ordu içerisinde kumpas kurmuşlar, bunu oluşturmuşlar." dediğini aktardı.
"Bundan 14-15 yıl önce muktedir güçler, sakallı bir kişi buluyorlardı, başörtülü birini buluyorlardı, birtakım değerleri buluyorlardı, bir senaryo, bütün televizyonlar, köşe yazarları, program yapımcıları 'vay tarikat, vay din, vay şu, vah bu' diyerek veriyorlardı yaygarayı." diyen Yılmaz, "Peki, o zaman sizin canınız yanmıyor muydu? Bugün, onun kat kat kötüsünü siz yapıyorsunuz, farkında değil misiniz? Yazık, günah değil mi! Adalet lazım değil mi bir ülkeye? Haksızlık kimden gelirse gelsin, önemli olan hakkın yanında durabilmektir. Bana yapılırsa haksızlık, yaşasın zalimler için cehennem ama başkaları mağdur olduğu zaman oh ne güzel, ne âlâ memleket! Böyle bir ülke yönetilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Peki, bunun garantisi var mı? Yarın bir benzeri size yapıldığı zaman zorunuza gitmeyecek mi? Gelin, adil olun ya! Bunun neyini savunuyorsunuz?" şeklinde konuştu.
"ZAMAN'A, SÖZCÜ'YE KANAL D VE CNN TÜRK'E REKLAM VERİLMİYOR"
Havuz medyasına verilen reklam oranlarına da değinen Yılmaz, şunları söyledi: "60 trilyonluk reklam verilmiş. Bunun 25 trilyonunu kim alıyor, biliyor musunuz? Sabah gazetesi alıyor. 8 trilyonunu kim alıyor? Star gazetesi alıyor. Bunların tirajları ne? Havaalanlarına gidiyoruz, her tarafta Star gazetesi var. Kim dağıtıyor bunları? Kim bunların parasını veriyor? Gidiyorsunuz başka yerlere, her tarafta Star. Satıldığı falan yok ama toplumun olduğu yerlerde bedava dağıtılıyor. Kim ödüyor? Halk ödüyor değerli arkadaşlar, halk ödüyor bunun parasını. Bunun parası dağın başındaki köylü Mehmet Ağadan çıkıyor, işçiden çıkıyor, emekçiden çıkıyor, emekliden çıkıyor, memurdan çıkıyor, esnaftan çıkıyor.
Bu paralar babanızın parası değil. Öbür taraftan, bakıyorsunuz, adalet olsa CNN Türk'e yok, efendime söyleyeyim, Kanal D'ye yok, Sözcü'ye yok, Zaman'a yok, Bugün'e yok, Samanyolu Televizyonuna yok. Kime var? Kanal 24. Şurada bakıyorum ben, Halkbank tamamını Kanal 24'e vermiş. Kimdir bu Kanal 24? Kim izliyor Kanal 24'ü? Haa, kim izliyor biliyor musunuz? Algı oluşturuyorsunuz, algı ama unutmayın ey Recep Tayyip Erdoğan ve onunla yol yürüyenler, siz dün bunların hepsinden dert yanıyordunuz. Yola çıktığınızda, cebinizdeki simit parasını vererek o Millî Gazete'ye destek veriyordunuz. Millî Gazete de yok bunun içerisinde. Dün 'Bu satılık medya. Bu medya bizi linç ediyor.' diyordunuz 'Bunlar muhafazakâr kesimleri linç ediyor.' Bugün sizin yaptığınızın ne farkı var Allah aşkına? Bugün belli yerden aynı gazeteler ele geçirilmiş -Sabah, Star, Akşam, Takvim, şu, bu- belli noktadan bir talimat veriyor, hepsi aynı manşetle çıkıyor. Hedef gösteriliyor, ondan sonra devletin başka kurumları, yargısıyla, adliyesiyle beraber hedef gösterilen noktaya yallah atışa gidiyorlar. Dün de aynısı yapılıyordu, dün de bir televizyon kanalı, bir gazete alıyordu bir başörtülüyü, alıyordu bir sakallıyı, ondan sonra, onun üzerinden İslami değerlere vuruyorlardı. Bugün sizin yaptığınızla onun yaptığı arasında ne fark var biliyor musunuz? Siz onlardan daha acımasız gidiyorsunuz, açık söylüyorum, net söylüyorum, bunun böyle bilinmesinde fayda var. Niye tahammül edemiyor musunuz? Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yapıyor. Market açılışı yapsa, çeşme açılışı yapsa Türkiye'de 37 tane televizyon kanalı, ulusal kanal, 100'e yakın yerel kanal canlı veriyor.
Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin salı günleri olan grup toplantılarına bile tahammülünüz yok. Başbakan Katar'dan arıyor, 'Alo Fatih…', diyor, 'Ne oldu Sayın Başbakanım?', 'Siz bu Devlet Bahçeli'yi niye canlı veriyorsunuz?' diyor. Ya, bir beş dakika konuşmasına bile tahammülünüz yok. Böyle bir demokrasi olabilir mi? Böyle bir hakkaniyet anlayışı olabilir mi Fatih Saraç ne diyor biliyor musunuz? 'Sayın Başbakanım, hemen kaldırıyoruz.' Veriyor talimatı, genel başkanımızın canlı yayındaki konuşmasını kaldırıyor ve Bilal Erdoğan'ı arıyor, 'Ya, beyefendiyi çok üzdüm, buna üzüldüm.' diyor. Ama unutmayın, bu millet sizi üzecek, ama bugün ama yarın, çünkü haksızlık üzerine, adaletsizlik üzerine kurulan bir sistem hiçbir zaman için ayakta kalmamıştır. Onun için hakka davet ediyorum, onun için adalete davet ediyorum. Bırakın bu yandaşlığı, oradan laf atmayı bırakın da hakka doğru yürüyün, adalete doğru yürüyün, millete doğru yürüyün."
CİHAN