Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 16. birleşimi saat 14.00'te yoklama ile açıldı. Birleşimi Meclis Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi yönetiyor. 17/25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının yıldönümünde milletvekilleri konuyu bir kez daha gündeme getirdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "'Her şey konuşulsun, her şey yazılsın.' diyen sizlerdiniz, şimdi, iş tersine dönünce o dönem yazıp çizmiş olanları hedefe koyuyorsunuz. Türkiye'nin en saygın gazetecilerinden Hasan Cemal'in, uzun yıllar köşe yazarlığı yapmış Tuğçe Tatari'nin kitaplarını sırf bir operasyonda yakalananların okuduğu ortaya çıkınca toplatma kararı veriliyor. Bu nasıl bir iştir? Merak ediyorum, aynı operasyonda Ahmet Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik" kitabı da bulunsa bu kitap da toplatılacak mıydı? Farklı fikirlere, bilgilere tahammülü kalmayıp kitap toplatmanın, kitap yakmanın tarihteki karşılığını biliyoruz. Naziler de kitapları Berlin'de meydanda toplayıp yakmışlardı. Yakında toplatılan kitapları yakarlarsa da şaşırmayacağız. Bu zihniyete bu muamele yakışır." diye konuştu.
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu ise "Tabii, bugün 17 Aralık olunca gündemimiz orada yoğunlaşıyor. Geçen dönem 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarıyla ilgili olarak verilmiş önerge reddedilmişti. Oylamada önergenin 5-10 gibi çok düşük farkla reddedildiğini görüyoruz. Bu kamuoyunun vicdanında 4 bakanı aklamamıştır. Oylama sonuçlarına baktığımızda yüce Meclisin yolsuzlukla ilgili çok ciddi şüphelerinin olduğu ortadadır. Örneğin, Bağış'la ilgili 255 ret, 245 kabul oyu verilmiştir. Değerli üyeler, aklanma hakkı da bir haktır. Neden bu insanlara bu hakkı tanımıyorsunuz? Sizler, bu iddiaların, bu kuvvetli şüphelerin yargıya taşınmasına izin vermedikçe her 17-25 Aralık haftasında yeniden ve yeniden vicdanlarda yargılanacaksınız. Bu yüzden yeni önergemizin gündeme gelip kabul edilmesini dileriz." şeklinde konuştu.
CHP Balıkesir Ahmet Akın, bugün cumhuriyet tarihin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının yapıldığı 17-25 Aralık sürecinin 2'nci yıl dönümü olduğunu hatırlattı. Odağında 4 bakan, etkili ve yetkili siyasiler ve bu siyasilerin yakınlarının bulunduğu bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının toplumu derinden sarstığını ifade eden Akın, "Yolsuzluk ve rüşvet iddialarına muhatap olan siyasi iktidar, şeffaflık ve hesap verebilirliğin gereğini yerine getirip, hukuk önünde, adalet önünde hesap vermek yerine, hukuka, adalete, bunları dile getiren özgür basına karşı bir savaş başlattı. Binlerce emniyet görevlisiyle, yüzlerce yargı mensubu görevinden alındı, sürgün edildi. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yolsuzluk ve rüşvetin peşini bırakmayacağız, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet olayını unutturmayacağız. Şeffaf, hesap verebilir, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, basının özgürce faaliyette bulunduğu, güç sahiplerini de gerektiğinde yargı önüne çıkarabildiği bir Türkiye yolunda mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz." diye konuştu.
CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın ise "Ben de 17-25 Aralık yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma suçlarına değinmek istiyorum. Gerçekten, biraz önce AKP grup sözcüsü hanımefendi 'Biz hırsızlık yapmadık demiyoruz.' lafıyla trajikomik bir açıklamada bulundu. Bu, tıpkı bir büyüklerinin geçmişte 'Ben çocuklarıma helal lokma yedirmedim.' lafına benzeyen bir söylemdi. Ama ben gene de AKP Grubunu bu söylemden tenzih ediyorum. Bundan iki dönem önceye dönüyorum, 24'üncü Dönem AKP grubu milletvekillerine göndermede bulunuyorum ve arkadaşlarıma diyorum ki: Cumhuriyet tarihinin en büyük, belki dünyanın en büyük rüşvet skandalından birisiyle karşı karşıyayız ve bunun bütün kanıtları da televizyonlarda gözlerimizin önünde cereyan etti ve 'Oğlum paraları sıfırla.' lafının da gerçek olduğu adli tıp kayıtlarıyla gösterildi. Sizlere diyorum ki: Yarın bir gün çocuklarınızın ve torunlarınızın yüzüne rahatça bakabilmek için lütfen gelin bu soruşturmayı." şeklinde konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da "Silivri F Tipi Cezaevinde tecrit ve işkence altında bulunan Can Dündar ile Erdem Gül, başta Halk TV olmak üzere muhalif kanalların hiçbirini izleyememektedir. Bu bağlamda bilgi edinme ve iletişim araçlarını kullanma hakkı cezaevi idaresince gasp edilmektedir. Adalet Bakanlığının bu uygulamaya son vermesini talep ediyorum. Ayrıca, Kartal Adliyesinde taşeron şirkette çalışan 130 işçi iki aydır maaşlarını alamamaktadır. Adalet Bakanlığının bu sorunu çözmesini de istiyorum." ifadelerini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, "17-25 Aralık Türk siyasi tarihinin en büyük soygun düzeninin ikinci yılındayız. Yolsuzluğun yaygınlaştığı ülkeler önce hukuklarını, sonra ahlaklarını, en son olarak onurlarını kaybederler. İspanya'da iktidarda bulunan bir partinin yolsuzluk iddiaları nedeniyle İspanya'daki iktidar partisi genel merkezin aranmasına izin verdiği gibi… Orada bu iddiaların soruşturulması İspanya için bir onurdu, bir devleti itibarlı kılan buydu, soruşturmaların üzerini kapatmadılar. Türkiye'de maalesef bu soruşturmaların önünü kapattılar ve bu onursuzlukla bu durumda yaşıyoruz diyorum ben." açıklamasında bulundu. CİHAN