Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürü Rahmi Bayrak, sulak alanların hepsinin insan kaynaklı, doğayı gözetmeyen tarım, sanayi ve yerleşim tehdidi altında olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, 17 Mayıs 1994'ten itibaren Ramsar Sözleşmesi'ne resmen taraf olduğunu hatırlatan Bayrak, "Sulak alanlar bakımından fakir olan ülkemizde, yaklaşık 1 milyon hektar ve bilinen 500'ün üzerinde sulak alan bulunuyor. Sulak alanların hepsi halen insan kaynaklı, doğayı gözetmeyen tarım, sanayi ve yerleşim tehdidi altında bulunmaktadır. Sulak alanlar, yüz binlerce yıllık doğal süreçler sonucunda meydana gelmiş, zengin bitki ve hayvan türlerine sahip bulunmaktadır. Su rejimini düzenleyen ve rekreasyonel faaliyetlere sağladığı imkanlar nedeniyle yüksek bir ekonomik değere sahip sahalardır. Günlük yaşantımızda bataklık ya da sazlık olarak adlandırılan ve sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilen sulak alanlar, doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün önemli ekosistemleri arasındadır." dedi.
Sulak alanların birçok türden canlıya evsahipliği yaptığını belirten Rahmi Bayrak, "Bir bölgenin çevreyle ilgili değerinin belirlenmesinde, ekonomik ve kültürel kalkınmasında sulak alanların önemi büyüktür. İçerisinde barındırdığı bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliği nedeniyle doğal zenginlik olarak kabul edilen sulak alanlar, yaşamımızın her alanında yer almaktadır." şeklinde konuştu. CİHAN