Milli Vicdan İlmi Düşünce Platform Koordinatörü Emrullah Önalan, son dönemde ülkede yaşanan terör olaylarının tırmanış gösterdiğini ifade ederek, milli birlik ve bütünlüğü zedeleyici politikalardan uzak durulması gerektiğini söyledi. Önalan, "Medeniyet, demokrasi istiyor ve huzur artık bu toplumun da hakkıdır." dedi.
Ülkenin, 'kavmiyet ve kabile' anlayışı ile yönetilemeyeceğini ifade eden Milli Vicdan İlmi Düşünce Platform Koordinatörü Emrullah Önalan, milli birlik ve bütünlüğün acilen tesis edilmesini ve toplumun bütün kesimlerine yönelik uygulanan 'ötekileştirici' politikalara son verilmesini istedi. Vicdan İlmi Düşünce Platformu olarak 10 maddelik çözüm önerisi hazırladıklarını dile getiren Önalan şöyle konuştu: "Bugün ülkemiz kavmiyet ve kabile anlayışı ile yurt içi ve yakın dış çevresinde bir cehalet çemberi içerisinde cebelleşmektedir. Tarihte Doğu Türkistan'dan Balkanlara kadar akraba topluluklarının gönül birliğinin adı olan Türklüğün çokluk içinde birlik ve İslam'ın kardeşlik bağı ile binlerce yılda onlarca devlet kurmuş ve 7 kıtada 600 yıllık hüküm sürmüş bir cihan imparatorluğunun varisleri olarak bugün hala terör gibi bir belanın yüreğimizi yakmasından da, zihni fukaralığın ürettiği sosyal terörün de bir cinnet toplumu olma yolunda hızla ilerlemesinden ıstırap duyuyoruz. Bizler 'Milli Vicdan İlmi Düşünce' anlayışı ile bir araya gelmiş bu toprakların 'organik düşünürleri' olarak; öncelikle bu işin ehli olmayanlarını, bu kargaşada payı olan, zulüm gören ya da zulüm yaptığının idrakinde olmayan ve özellikle de dünya için 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' anlayış sahiplerini insafa, izana çağırıyoruz."
Platform Koordinatörü, hazırladıkları 10 maddelik çözüm önerisini ise şöyle sıraladı; "1- Dün 'çözüm süreci' diye devleti rafa kaldıranların bugün; kanı kan ve nefreti nefretle karşılama anlayışının yarınlar açısından daha büyük yaralar açtığının idrak edilmesini ve tarihten ders almalarını istiyoruz. 2-Toplumdaki terör dahil bütün sosyoekonomik sıkıntıların aslında toplumsal enerjinin ilme, üretime ve sosyal alanda verimli kullanılmamasının bir sonucu olduğunu ve de adaletsiz yönetim anlayışlarının da bunu tetiklendiğini idrak edilmesini istiyoruz. 3-Bir taraftan eli silahlı terör örgütünün kararlılıkla temizlenmesini, bir taraftan bölge insanın da zulüm görmemesini, gerekirse operasyonlar öncesi insanı kamplar kurulmasını, özellikle çocuk ve yaşlılar çıkarıldıktan sonra operasyonlar yapılmasını, ayrıca terör ve operasyon sırasında zarar gören bölge halkının maddi/manevi zararları karşılanmasını istiyoruz. 4-Bölgede insani vicdan sahibi halk ile diğer bölgelerde yaşayan ve bu durumdan ıstırap duyan kitleler arasında iletişim köprüleri kurularak pedolojik bir kucaklaşmanın kalıcı değişim ve dönüşümü ile milli birliğin sağlanmasını istiyoruz. 5-Ağır aksak yanlış yorumlarla da olsa da inançsal laiklik anlayışının benzeri suç kavramının terör suçları içinde yeni bir kavram çerçevesinde anayasamıza konulmasını ve bu konuda bir toplumsal bilinç oluşturulmasını istiyoruz. 6-Devlet yönetim anlayışının hiçbir zaman adalet anlayışında taviz vermemesini ve suçun cezasını ancak hukuk eliyle verilmesini sağlayacak etkin düzenleme yapılmasını istiyoruz. 7- Binlerce yıllık maneviyat bölünmesinin ortadan kaldırılması için Yavuz Sultan Selim ile İsmail Şah'ın iktidar kavgası uğruna Türklüğün bölünüp, İslam'ın siyasallaşmasına yol açmış tarihi hatalardan dönülerek milli birliğin ebedi tesisinin temellerinin yeniden atılmasını istiyoruz. 8-Cemaat/cemiyet gibi oluşumların siyasete bulaşmasını ya da devlet olmaya kalkışmasını istemiyoruz, ne de önüne gelene 'Paralel' damgası vurup eğitim yuvalarına kadar uzanan müdahaleler ile yeni inanç eksenli sosyolojik fay kırılmaları da istemiyoruz. 9-Bölgede ki halkın diğer bölge hakları ile; Kürt, Türkmen, Arap, Zaza demeden istiklal şairimiz Akif'in yüreği ve Aziz Sancar vakur duruşu ile teröre topyekûn karşı durulmasını istiyoruz. 10- 'Dostlarıyla kavga edenler düşmanlarıyla savaşmaz' gerçeğinin artık devlet idaresi ve siyasal erk ve de kör tarafgirlerinde artık idrak etmelerini diliyor ve bekliyoruz. Sonuç olarak; Vicdani aklın ön plana çıkarılarak, insanın merhametine dayalı sevgi ve saygı odaklı bir adalet anlayışının ve sistemsel işleyişinin hukukun üstünlüğü ile hakim kılınarak bir toplumsal konsensüs ortamında medeniyet demokrasisi istiyor ve Huzurun artık bu toplumunda hakkıdır diye haykırıyoruz."
CİHAN