MİT geçen hafta Adil Öksüz’e ilişkin yaptığı açıklamada ByLock verilerinin Mayıs 2016 tarihinden itibaren adli makamlar, güvenlik birimleri ile eş zamanlı paylaşıldığı iddiası soru işaretine neden oldu. Ankara Başsavcılığı kaynakları, “O tarihte bize MİT’ten ByLock kayıtları gönderilmedi. Biz ByLock’u 15 Temmuz’dan sonra öğrendik” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adil Öksüz’le ilgili iddiaları üzerine MİT, 6 Nisan günü açıklama yaparak, Öksüz’ün kendilerine çalışmadığını iddia etmişti. MİT, bununla da yetinmeyerek, “ByLock programının çözülmesi, F’nün çökertilmesinde, ilişki ağının deşifre edilmesinde ve mensuplarının devletten ayıklanmasında kullanılan önemli kaynaklardan biridir. İstihbari çalışmalar neticesinde elde edilen ByLock’a ilişkin tespitler, Mayıs 2016 tarihinden itibaren çalışmaya konu ham verilerle birlikte adli makamlar, güvenlik birimleri ve diğer ilgili makamlarla eşzamanlı olarak paylaşılmıştır” demişti. Ancak ByLock ile ilgili bölüm, kafaların daha da karışmasına neden oldu.

MİT’in ByLock verilerinin Mayıs 2016’dan savcılık ve Emniyet’e gönderildiğini belirtmesi, bazı soruları gündeme getirdi:

* ByLock verileri savcılık ve Emniyet’le paylaşıldıysa 15 Temmuz darbe girişimi neden önlenmedi?

* Bu verilerde adı geçen askerler 15 Temmuz öncesi neden gözaltına alınmadı?

* 15 Temmuz darbe girişimine kadar hazırlanan iddianamelerde ByLock’tan neden bahsedilmedi?

Bu üç soruyu, Ankara’daki darbe girişimi ve F... soruşturmalarını yürüten Ankara Başsavcılığı kaynaklarına sorduk. Birden fazla kaynak, “Açıklamayı biz de anlamadık. Bize belirtilen tarihte MİT’ten ByLock verisi gelmedi. Zaten gelseydi, 15 Temmuz’dan kısa süre önce hazırlanan F... Çatı iddianamesine eklenirdi. Biz ByLock’u 15 Temmuz darbe girişiminden sonra öğrendik. MİT’in ByLock verileri de bu tarihten sonra peyderpey ulaşmaya başlandı” açıklamasını yaptı.

MİT’in ByLock’a ilişkin hazırladığı ilk rapor, darbe girişiminin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ayağına ilişkin hazırlanan iddianameye girmişti. Programın Google Play’de 2014 yılının başlarında kullanıma sunulduğu ve 2016 yılının ilk aylarına kadar çeşitli versiyonlarla kullanıldığı belirtildi. 15 Temmuz sonrası programın 'kontrollü darbe' sırasında kullanıldığı iddia edilmişti. 

Cumhuriyet