Moskova ve Pekin arasında stratejik işbirliği derinleşti

Samanyoluhaber.com yazarı Arif Asalıoğlu , Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Moskova ziyaretini analiz etti...

SHABER3.COM

ARİF ASALIOĞLU

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping bu hafta başında üç günlük resmî ziyaret çerçevesinde Moskova’ya geldi ve Rus lider Vlademir Putin ile kapsamlı görüşmeler yaptı. Daha önce iki kez devlet başkanı seçilen ve 10 yıldır görev yapan Şi, yeniden seçilerek, Çin Halk Cumhuriyeti tarihinde devlet başkanlığını üçüncü döneme taşıyan ilk isim oldu. Ayrıca, Merkezi Askeri Komisyon Başkanlığı konumunu da devam ettiriyor. Putin ve Şi, Kremlin Sarayı'ndaki görüşmenin sonunda çok yönlü ortaklık ve stratejik işbirliğinin derinleştirilmesine dair ortak bildiriyi imzaladı.

Tekrar devlet başkanı seçilmesinin hemen ardından, Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’nın yoğun yaptırımlar altına girdiği bir dönemde ilk yurtdışı ziyaretini Moskova’ya yapması çok açıdan önem arzediyor. Her şeyden önce, bundan sonrası için ABD karşıtlığında ortak söylem ve eylem pekişecek, iki taraf tonu yüksel açıklamalar yapmasa bile Ukrayna ve Tayvan tutumları aynı çizgide birleşecek. Pekin, Ukrayna krizi konusunda, Moskova’nın kararını benimsiyor ve bu savaştan çıkardığı siyasi sonuçları aynı şekilde Tayvan için bekliyor. Ukrayna krizi, Çin’in Hint-Pasifik bölgesinde artan gücünü egale etmeyi hedefleyen Washington’un, 13 Mart’ta İngiltere ve Avustralya ile imzaladığı AUKUS anlaşması ve çok sayıda konu bu Moskova ziyaretinde, Putin ve Cinping arasında masaya yatırıldı.

Çin’in dinamik bir ekonomiye sahip olduğunu ve küresel salgın öncesi 2021 yılında 17 trilyon doları geçerek, Avrupa Birliği’nin tüm bütçesinden daha fazla rezervlere sahip olduğunu biliyoruz. Bunun yanında ABD ve Rusya’nın hemen arkasında ordu gücü olarak üçüncü sırada konumlanıyor. Yıllık savunma bütçesi 229.4 milyar dolar ile oldukça iyi bir rakama sahip ve 2.4 milyon aktif asker sayısıyla dünyanın en kalabalık ordusudur. Aynı zamanda Çin, rezervdeki 5 milyon asker sayısı ile gerekli durumda oldukça yüksek ordu gücüne ulaşabilme kabiliyetindedir.

ABD karşısında çok kutuplu uluslararası denge beklentisi
Rusya ve Çin’in bulunduğu coğrafya, doğal kaynaklar açısından zengin ve gerek ekonomik, gerek ticari, gerekse sosyo-kültürel bağlamda ciddi bir potansiyele sahip. Bu coğrafya özelinde süregiden mücadele, günümüzde daha çok Rusya, ABD ve Çin üzerinden okunuyor. Bu jeopolitik rekabette Rusya, şu anda zorunlu bir müttefik bile olsa, Çin’i kuzeyden ve batıdan koruma görevini yerine getiriyor. Çin ve Rusya'nın, ABD karşısında, uluslararası sistemi çok kutupluluk yönünde değiştirmeye çalışması bir gerçek. Bunun için de ortak çıkarlar çerçevesinde Hindistan, İran ve Türkiye'yi de belli oranda entegre etmek istemektedirler. 

Çin’in Washington Büyükelçisi olan Qin Gang, üç ay önce Dışişleri Bakanlığı görevine getirildi ve ilk basın açıklamasında Pekin’in Rusya ile ilişkilerini överken ABD ve müttefiklerini ise bir gerilim ve çatışma kaynağı olarak sundu. Gang, “ABD frene basmayıp yanlış yolda hızla ilerlemeye devam ederse, hiçbir korkuluk yoldan çıkmayı engelleyemez ve mutlaka çatışma ve karşı karşıya gelme olacak” ifadelerini kullandı. Gang ilişkilerin kötüleşmesinden ABD’yi sorumlu tuttu ve özellikle balon olayının yanı sıra Tayvan ve Ukrayna savaşıyla ilgili gerginliklere atıfta bulundu. Şi Cinping ile Putin arasındaki müzakerelerde de farklı nüanslarıyla “ABD karşısında çok kutuplu uluslararası denge beklentisi ve bunun temin edilmesi” vurgulandı. Dün akşam açıklanan bildiride bu tutum “büyük güçler ve stratejik ortaklar" şeklinde madde olarak girdi.

İki ülkeyi ortak eyleme sürükleyen çok konu var

Ukrayna'daki çatışma, küresel ekonomide deprem etkisi yaptı. Batı dünyası unutulmuş bir enflasyonla tekrar tanıştı. Global enerji tedariki sorun olarak karşılarına çıktı. Temel gıda temini Afrika ve Orta Doğu ülkeleri için önemli bir krize dönüştü. Rusya ile ABD tekrar karşı karşıya geldi. Bir bütün olarak Ukrayna’daki gelişmeler ve bir kaç hafta önce Pekin tarafından teklif edilen 12 maddelik müzakere formülü iki liderin ilk buluşma anından itibaren masaya yatırdığı konulardan birisi oldu. Basın açıklamasında Putin bunu önemsediklerini göstermek için, “Çin'in barış planının, Ukrayna'daki çatışmanın barışçıl çözümü adına” temel alınabileceğini söyledi.

ABD ile Çin arasında ise zaten şiddetli ekonomik mücadele uzun süreli devam ediyor. Tayvan krizi nedeniyle gerilim daha da arttı. Bütün bu gelişmeler Pekin ve Moskova arasında bölgesel ittifakın güçlenmesine ve ABD karşıtı reflekslerin artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak iki ülke liderini savaş ve gerginliklerin zirvede olduğu bir dönemde bir araya getirerek, askeri işbirliği ve tatbikatlar dahil yeni ortak eylemlere yöneltmektedir. Üç günlük toplantılarda basına kapalı olan kısımlar daha fazlaydı. Askeri konularda alınan kararları zamanla eylem olarak göreceğimizi tahmin ediyorum.

Pekin ve Moskova arasındaki askeri savunma konularında birliktelik sık sık yapılan tatbikatlara dönüştü. Rusya, Çin ve Güney Afrika donanma gemilerinin katıldığı ortak deniz tatbikatı Hint Okyanusu’nda yapıldı. Umman Körfezi'nde 15-19 Mart tarihlerinde Rusya, Çin ve İran ortak deniz tatbikatları yapıldı. Yine, Rusya Savunma Bakanlığı, "Naval Interaction-2022" yani 'Deniz İşbirliği-2022' adlı tatbikatların 21-27 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirildiğini söylemişti. Yani bu şekilde askeri ve savunma konuları iki lider arasındaki gündemlerden bir tanesi oldu. Bu konuda Şi Cinping, “Biz güçlü ve partner ülkeleriz. Ülkelerimizin gelecek için ortak hedefleri bulunuyor. Hedeflerimizin oluşması için birlikte hareket ediyoruz. İlişkilerimizi stratejik boyutlara taşımaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Washington’un arkasında durduğu AUKUS anlaşması, bir nükleer program ve Hint-Pasifik'te söz konusu 3 ülkenin denizaltı üretim ve tedariğini kapsıyor. Pekin yönetimi ise projeyi soğuk savaş zihniyetinin devamı olarak nitelendirdi ve “Hatalı ve tehlikeli bir yolda ilerliyorsunuz” diyerek müttefik devletleri uyardı. ABD, İngiltere ve Avustralya arasında varılan anlaşma jeopolitik dengeleri değiştirme potansiyeline sahip ve bölgede zaten yüksek olan tansiyonu daha da artırdı. Pekin cephesinden yapılan açıklamada karar, Soğuk Savaş zihniyetinin devamı diye eleştirildi. Üç ülke liderlerinin Los Angeles buluşmasını değerlendiren Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, "ABD, İngiltere ve Avustralya'nın ortak açıklaması, üç ülkenin kendi jeopolitik çıkarları uğruna uluslararası kamuoyunun endişelerini tamamen göz ardı ettiğini ve tehlikeli yolda ilerlediğini gösteriyor” dedi. Haliyle bu gelişme Putin ve Şi Cinping arasında konuşulan önemli gündemlerden bir tanesi olsa gerek.

Şi Cinping’in tekrar başkan seçilmesinin hemen sonrasında Çin, İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi anlaşmasının imzalanmasında arabuluculuk yaptığı ilan edildi. Bu süreçte Pekin, Ortadoğu'daki pozisyonunu daha da güçlendirmiş oldu ve bölgedeki Washington hakimiyetinden rol kaptı. Moskova ise benzer rol kapmayı Suriye ve Türkiye üzerinde yapmış oldu. Beşar Esad sadece Moskova ile istişare ediyor, Erdoğan ise Şangay İşbirliği Örgütü zirvesine gidebiliyor… Orta Doğu’da gelişmeler muhtemelen ele alınan bir başka konuydu.

Ticari ilişkiler motivasyonu
İki lideri bir araya getiren önemli motivasyonlardan bir tanesi ticari ilişkilerdeki rekor artışlar. Moskova’ya uygulanan sert Batı yaptırımlarına karşılık Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi de rekor kırarak tarihi en yüksek seviyelere ulaştı. 2022'de Rusya ile Çin arasındaki ticaretin hacmi yüzde 29,3'lük artışla 185 milyar dolara yükseldi. Rusya, Çin’in gaz aldığı ülkeler arasında ilk sıraya çıktı. Ve Suudi Arabistan'ı geçerek Çin'in en büyük petrol tedarikçisi haline geldi. Pekin ve Moskova, Trans-Sibirya ve Trans-Asya yolları boyunca ulaşımı önemli ölçüde artıracak yeni projelere hazırlanıyor. Putin, basına açık ilk selamlama konuşmasında bundan övgüyle bahsetti. 

Uzmanların değerlendirilmelerine göre iki ülke arasındaki ticari veriler daha da artacaktır. Çünkü petrol, gaz, madenler, teknoloji ürünleri, tahıl ve silah sanayi geliştirilebilecek alanlar olarak görülüyor. Hükümetler arası yeni yatırım komisyonunun portföyü 79 projeden oluşuyor ve toplam hacmi 165 milyar doları aştığı söyleniyor. Bunlar arasında Yamal LNG, Arctic LNG 2, Amur Gaz Kimyasal Tesisi ve Ust-Luga'daki gaz işleme kompleksi enerji projeleri var. Bu birliktelikte iki lider, bankacılık sistemleri, otomotiv, elektronik ürünler gibi ticari konularda bazı reel projeleri konuştular. Rusya ve Çin, uzay araştırmaları ve uydu gözlem sistemlerinde yeni ortaklığa da gidiyor.

Moskova ile Pekin diyaloğu artacak

Elbette Rusya ile Çin arasında sorun oluşturacak konularda bulunuyor. Bir bütün olarak Çin ile diplomasi devamlılığı bazı zorluklar barındırıyor. SSCB'nin boşalttığı alana siyasal, ekonomik, kültürel ve askeri anlamda yön vermek isteyen küresel ve bölgesel aktörlerin bir mücadeleye giriştiklerini görüyoruz. Haliyle Çin bu aktörlerin en önde geleni. Ve Moskova bu konuda sürekli teyakkuzda. Mesela, Orta Asya'da Çin baskın dış güçtür; Kırgızistan'ı kontrol eden Çin, büyük ölçüde Kazakistan'ı da kontrol ediyor. Aynı zamanda Türkmenistan ve Özbekistan'dan enerji kaynaklarının tedarikini kontrol ediyor, Tacikistan'dan ciddi toprak imtiyazları elde etti. Çin ile Moğolistan arasındaki ilişkiler tam istikrara oturmuş değil. O zaman Pekin, Moğolistan’ın bağımsızlığını, Sovyetler Birliği'nin isteği üzerine tanımıştı. Yani Moskova ile Pekin arasında şimdilik rafa kaldırılmış tartışmalı konular da bulunuyor. Ama şimdi detaylara girmeyeceğiz, bu ileride başka bir yazının konusu.

Çin ve Rusya’nın ABD ile rekabeti arttıkça Moskova ile Pekin diyaloğu artacak. Mevcut jeopolitik konjonktür göz önünde bulundurulduğunda bu kaçınılmaz olacak. Ve hatta bölgesel ittifak güçlenecek. Hindistan, İran gibi aktörler devreye girecek. Şi Cinping’in Pazartesi basına açık ilk beyanında “Çin ile Rusya'nın stratejik ilişkilerini artırmak istiyoruz” ifadesi iki ülkenin etkili, askeri ve nükleer güç olduklarının farkındalığından olsa gerek. Yani “ABD’nin baskın olduğu tek kutuplu bir düzen yerine çok sesliliğin olduğu bir dünya” vurgusu sık sık dillendirilmeye başlandı. Moskova ve Pekin, ekonomik potansiyelleri, siyasi ve askeri güçleri ile Amerikan egemenliğini küresel tehdit olarak görüyor.
<< Önceki Haber Moskova ve Pekin arasında stratejik işbirliği derinleşti Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER