NSU isimli terör örgütünün 4 Kasım 2011'de ortaya çıkmasından bu yana 4 yıl geçti. Münih'te NSU davası görülmeye devam ediyor, eyaletler düzeyinde meclis komisyonları da örgütün suçlarını, emniyet birimlerinin hata ve ihmallerini araştırıyor. Federal Meclis'te 2. NSU Araştırma Komisyonu çalışmasına başlayacak. NSU davasındaki müdahil avukatlar bu komisyondan istihbarat ve emniyet birimlerini mercek altına almasını talep ediyor.
Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Mehmet Turgut, İsmail Yaşar, Theodoros Boulgarides, Mehmet Kubaşık, Halit Yozgat ve Michele Kiesewetter… Ombudsman Barbara John'un ifadesiyle, "Bu isimleri mümkün olduğunca sık ve tek tek anmalı, bu isimlerin ne manaya geldiğini unutmamalı ve unutturmamalıyız."
Türkiye kökenli insanların ırkçı, aşırı sağcı teröre kurbana gittiklerini, Köln'deki Keup sokağındaki çivili bomba saldırısı ve diğer saldırıların da faillerinin Neonazi çete olduğunu öğreneli 4 yıl geride kaldı. Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) ismiyle ülke genelinde terör estiren örgütün suçlarını araştırmak için federal ve eyalet düzeyinde araştırma komisyonları kuruldu, bazıları çalışmalarını tamamlayıp nihai raporlarını kamuya tanıttı. Bazı eyalet komisyonlarında araştırmalar devam ediyor. Federal Meclis'te ise bu günlerde NSU 2 Araştırma Komisyonu çalışmalarını başlatacak.
4 KASIM 2011 VE SONRASI
2000 yılından başlayan ve 2007 yılına kadar sekizi Türk olmak üzere on kişiye yönelik işlenen cinayetler serisi, en az iki bombalı saldırı ve 15 banka soygunu vakaları bir türlü aydınlatılamazken, 4 Kasım 2011 günü yaşanan olaylar, ülkede yıllarca iç güvenlik birimlerinin yaptıkları ihmalkarlıkların adeta habercisi oldu; NSU adlı aşırı sağcı terör örgütü üyesi olmakla suçlanan Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos, Eisenach kasabasında bir banka soygunu daha gerçekleştirip, kaçarken yakayı ele verdiler. Polise yakalanmamak için saat 11:30 sıralarında silahla intihar ettikleri ileri sürülen ikilinin ölüm haberini alan NSU'nun üçüncü üyesi olmakla suçlanan Beate Zschaepe ise aynı gün saat 15:00 sıralarında örgütün saklandığı Zwickau kasabasındaki evi havaya uçurdu. Olay yerinde geniş inceleme başlatan güvenlik birimleri, çok sayıda silah ve merminin yanında özellikle seri cinayetlerin işlendiği Ceska 83 marka silahı ve söz konusu cinayetlerin ve saldırıların bu evde kalan kişiler tarafından yapıldığına dair ipucu ve belgeleri ele geçirdi.
Beate Zschaepe, saldırıdan dört gün sonrası polise teslim olurken, Federal Savcılık onun hakkında terör örgütü kurmak, terör örgütüne üye olmak ve tehlikeli yangın çıkarmak iddialarıyla tutuklama kararı çıkardı. İncelemeleri derinleştiren savcılık, NSU terör örgütüne yardım yaptıkları iddiasıyla Ralf W., Holgerl G., Carsten S. ve Andre E. hakkında da tutuklama kararı aldı.
NSU DAVASI
Bir yılı aşkın sürenin ardından Federal Savcılık mevzubahis terör örgütü ve bu şahıslar hakkında Münih Eyalet Yüksek Mahkemesine dava açma kararı aldı. Basın mensuplarına yapılan ilk akreditasyonda Türk basın mensuplarına salonda yer çıkmaması üzerine yaşanan skandal üzerine yapılan ikinci akreditasyon nedeniyle ancak 6 Mayıs 2013 günü başlayabilen davada şimdiye kadar 242 duruşma geride kaldı.
Davanın baş sanığı konumundaki Beate Zschaepe, suskunluğunu bozmazken, sadece davada yargılanan iki sanıktan önemli itiraflar geldi. Bunlardan Carsten S., cinayetlerin işlendiği Ceska 83 marka silahı diğer sanık Ralf W.'nin siparişi üzerine NSU üyesi Mondlos, Böhnhardt ve Zschaepe'ye teslim ettiğini itiraf etti. Holger G. ise örgüt üyelerine silah ve kimlik temin ettiğini açıkladı.
Duruşmalarda şimdiye kadar, işlenen cinayetler, bombalı saldırılar ve bazı banka soygunları ele alınırken, mahkeme heyeti bu olaylar hakkında uzman kişilerin görüşlerini almaya devam ediyor. Seri cinayetlerde yakınlarını kurban veren acılı aileler, olayın tüm çıplaklığı ile ortaya çıkarılmasını isterken, duruşmalara şahit olarak katılıp bir kaç kez ifade veren istihbarat eski memuru Andreas T.'nin NSU kurbanı Halit Yozgat'ın internet kafesinde cinayet günü bulunması kafaları karıştırdı. T., cinayeti görmediğini iddia ederken, iddianın aksi de ispatlanamadı. Mahkeme heyeti, davanın 2016 yılının Eylül ayına kadarki oturum tarihlerini de yayınlayarak, davanın yaklaşık bir yıl daha süreceği mesajı verdi.
FEDERAL MECLİS'TE 2. NSU ARAŞTIRMA KOMİSYONU
Şubat 2014'de başkent Berlin'de NSU kurbanları için anma töreni düzenlenmiş, Başbakan Angela Merkel (CDU) cinayetleri 'Almanya için bir utanç' olarak nitelendirmiş, olayların aydınlatılacağına ve suçluların gereken cezaya çarptırılacağına söz vermişti. Federal Meclis'ten sonra Thüringen, Saksonya, Bavyera, Kuzey Ren Vestfalya (NRW), Baden-Württemberg ve Hessen eyaletlerinde meclis araştırma komisyonları kuruldu. Bunları bazıları çalışmalarını tamamlayıp nihai raporu kamuya tanıttı, diğerleri ise araştırmaları sürdürüyor. Federal Meclis'te ise bu günlerde 2. bir komisyon kuruluyor, çalışmalara ise önümüzdeki ayda start veriyor. Mecliste temsil edilen partiler, NSU olayında hala cevap bekleyen birçok sorunun mevcut olduğu konusunda hemfikir. Komisyon, bir sonraki genel seçimlere kadar özellikle ülkenin iç istihbaratı konumundaki Anayasayı Koruma Teşkilatları ve emniyet birimlerin ihmal ve hataları üzerinde durması bekleniyor. Daha önce bu tür bir komisyona ihtiyaç duyulduğu dile getirilmiş, ancak komisyonun kurulması konusunda bu yıl mutabakat sağlanmış oldu.
MÜDAHİL AVUKATLARDAN ORTAK TALEP
NSU Davası'ndaki müdahil avukatlar, Federal Meclis'te ikinci bir komisyonun kurulmasını ise olumlu karşılıyor. Toplam 28 avukatın imzasını taşıyan açık mektupta komisyondan şu beklentiler dile getiriliyor: "Komisyon çalışmalarının merkezinde şu soru olmalı: NSU'nun oluşması sürecinde ve örgüte destek ağında muhbirlik (V-Leute) sistemi hangi rolü oynadı?" Özellikle istihbarat teşkilatların mercek altına alınmasını talep eden avukatlar, komisyonun bu konuda daha geniş imkanlara sahip olduğuna inanıyor. Müdahil avukatlar komisyonun araştırmalar yapmak için sınırlı zamana sahip olduğunun altını çizerek, belge ve bilgi talep ettiklerinde oyalamaya taktiğine başvuran birimlere karşı kararlı tavır sergilemesini istiyor. Ayrıca 'kurumsal ırkçılık' konusunun üzerine durulmasını talep eden avukatlar, bir önceki komisyonun raporunu bu konudaki sorunların üzerine durmadığı için eleştirdiklerini hatırlatıyor.
NSU Davası müdahil avukatlarından Seda Başay, gazetemize yaptığı açıklamada "Alman gizli istihbaratının NSU örgütü hakkında 2011 yılından evvel bilgisi olduğunu ispatlayan deliller var. Örgüt ortaya çıkalı 4 sene geçmiş olmasına rağmen ve Alman Başbakan'ı Angela Merkel söz verdiği halde, hala istihbaratın dosyalarını inceleyemedik. Bu dosyaların çoğu da bilinmeyen sebeplerden dolayı yok edilmiştir. Federal Mecliste yeni kurulan ikinci NSU araştırma komisyonundan bu konu ile ilgili açıklamalar bekliyoruz." diyor.
GÖÇMENLERE SALDIRILAR
Genel olarak NSU'nun ortaya çıkmasından sonra güvenlik birimlerinin de Neonazi tehlikesi karşısında daha duyarlı olduğu gözlemleniyor. Bamberg kentinde iki hafta önce Polonya'dan patlayıcı madde sipariş eden Neonazi gruplara baskın düzenleyen polis, mülteci kamplarına saldırı hazırlığında olan 13 kişiyi göz altına aldı. Brandenburg başta olmak üzere birçok eyalette önceki cinayet ve şiddet olayların arkasında aşırı sağcı saik aranıyor.
Ancak NSU'nun suçları diğer aşırı sağcılara örnek olduğu da gözden kaçmıyor. Sol Partili Martina Renner'in soru önergesine verilen cevap bu konuya ayna tutuyor. Federal Kriminal Dairesi'nin (BKA) raporlarında, Kasım 2011'den bu yılın ortalarına kadar NSU'dan örnek alınan suç olayı kayıtlara geçtiği belirtiliyor.
Son zamanlarda ise mülteci sayısındaki hızlı artışla ırkçı şiddetin de arttığı gözlemleniyor. İstihbarat ve emniyet birimlerine de bu bakımdan önemli görev düşüyor. Göçmenler başta olmak üzere toplum, Başbakan Merkel'in anma töreninde dediği gibi 'böyle olayların tekrarlanmasını asla' istemiyor. CİHAN