Muğla Barosu ile Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından, "Göçmen ve Mülteci Hukuku" konulu bir çalıştay düzenlendi. Ula ilçesine bağlı Akyaka Mahallesi'nde, Muğla Barosu'na kayıtlı avukatların yoğun ilgi gösterdiği çalıştayda, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği uzmanları Güz Gülten ve Handan Gökçe tarafından, "Uluslararası Koruma ve 1951 Sözleşmesi Altında Mülteci Tanımı", "Türkiye'de Uluslararası Koruma ve Mülteci Statüsü Belirleme", "Kitlesel Akın ve Geçici Koruma", "Denizde Arama Kurtarma", "Anayasa Mahkemesi'ne Başvuru Usulleri ve Mahkemenin Mültecilere İlişkin İçtihadı" gibi başlıklar altında konular anlatıldı.
Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun, yaptığı açıklamada kendileri için mülteci ve göçmenliğin oldukça yeni bir konu olduğunu söyledi. Göçmenlikle ilgili hiçbir pratikleri olmadığını belirten Uzun, "Pratiğimizin, öngörümüzün bulunmadığı ve çalışma alanımız içinde de olmayan bir konuyla bir anda karşı karşıya geldik. Başka coğrafyalar bu konuyu basından, televizyondan izlerken, öyle bilgilenirken biz bizzat onlarla yaşamaya başladık. Bu kadar iç içe bu konuyla karşılaşmak, elbette izleyenlerin, okuyarak, izleyerek bilgi sahibi olanların hisleri de tabii ki çok değerli ve fakat bizim gibi yüz yüze gelindiğinde yarattığı etki, sizlerde, bizlerde yarattığı etki çok daha derin oluyor. Hukukçu olarak, insan olarak konuya ilgisiz kalmamız, var olanı görmez gibi davranmanızın insanlığımıza, hukukçuluğumuza ve baromuzun kimliğine yakışmayacağını, yakışmadığını gördük." dedi.
Av. Uzun, 85 yıllık baro olmalarına rağmen bugüne kadar hiç gerekmediği için ne bir göçmen hakları merkezi, ne bir göçmen komisyonu, ne de bununla ilgili minik bir yapılanma olduğunu anlattı. Suriye'deki iç savaş yüzünden bunu bizzat yaşamak durumunda kaldıklarını ifade ederek, "Bunun üzerine Muğla Barosu Göçmen Hakları Komisyonu kurarak yüz yüze, karşı karşıya olduğumuz durumun analizini, ne yapabilirizi sorgulamak istedik. Önce aslında kaygılandık, çünkü yabancısı olduğumuz alanda, kime ne kadar faydamız olacağını bilmiyorduk. Bu insanlara nasıl yardımcı olabileceğimizi bilmiyor olabiliriz fakat o insanlara, insan olarak bir çorba, bir çay dahi ikram edemeyecek durumda değiliz. Hiç değilse insan olarak bunları yapabiliriz dedik. Bunun organizasyonunu yaparız dedik ve komisyonu hayata geçirdik. Bu komisyon içinde yer alan insanlar olarak, kendimizde eksikliğini hissettiğimiz bilgilenme ihtiyacını tespit ettik. Bu bilgilenme çerçevesinde bugün burada bu konuda, coğrafyamızda yer alan insanlar için neler yapabileceğimizi, onlara nasıl katkıda bulunabileceğimizi hep birlikte, buradan alacağımız bilgilerle öğrenecek ve yaşama geçireceğiz." şeklinde konuştu.
Bodrum'da insanlığın gözleri önünde yaşanan dramlara da dikkat çekerek, "Konu o kadar dramatik ki aslında. İyi yaşamak için yaşamından olmayı göze alan insanlardan bahsediyoruz. Bu çalışmanın verimli olabilmesi, mutlaka bizim bu konuya duyduğumuz ilgi ve duygusal yardımlarla olacak fakat ben konuyu daha iyi irdeleyelim, daha iyi kavrayalım diye sizden bugün ve yarın için bir şey talep ediyorum. Sadece bu bir buçuk günlük, iki günlük süreç içinde lütfen, sahile cansız bedeni vuran Aylan bebeğin ağabeyi, annesi, babası, dedesi, neyi olabiliyorsanız onu olduğunuzu düşünün. Sadece onu düşünün ve onun gibilere neler yapabileceğimizi, bu çalışmanın sonunda derleyip çıkaralım. Bu konuyu bilmediğimizi söylemekten hiç çekinmeyelim, çünkü bu hakikaten ülkemizin sorunu. Almanya'da, Fransa'da göçmenlere yönelik bakanlıklar var fakat orada göçmenler var. Bizde bugüne kadar yoktu, artık var ve bunun için bir göç idaresi kurmak zorunda kaldık. Bugün burada, hepimiz için yeni olan bu sorun karşısında neler yapıp insan onuruna yakışır bir yaşam arayan insanlara nasıl bir hukuki yardımda bulunabileceğimizi tespite çalışacağız." dedi. CİHAN