Yük dediğim, Erdoğan'ın ne zaman nerde bir takoza dönüşeceği kestirilemeyen vesayeti.
Bu vesayet Davutoğlu'nun oturduğu genel başkanlık ve başbakanlık koltuklarının her ikisinin de altını oya oya sürüyor, onu itibarsızlaştırmak için en hassas anlarda devreye giriyor. “İlkelerin, düşüncelerin örtüşmesi” lâzımmış, aksi durum “intihar” olurmuş. Vasi olarak Davutoğlu'nun intiharını engellemek demek, reşid olmadığını vurgulama fırsatı yaratmaktan ibaret. İki parti koalisyon yaparken ilkelerinde ve düşüncelerinde örtüşme aramazlar, aynı ülkede yaşadıklarına ve varlık sebeplerini oluşturan bu ilkeler üzerinden birbirleriyle rekabet ederek kimlik ve kişilik oluşturduklarına göre, karşılıklı tavizler vererek bir koalisyon uzlaşmasına varmaya çalışırlar.
Türkiye'nin kaderi Erdoğan'ın iki dudağının arasında. Bu durum en çok Erdoğan'ın kendisine zarar veriyor. Dün muhtarlara söylediklerinden sonra koalisyon hükümeti kurulursa bu sonuç “Erdoğan'a rağmen” Davutoğlu'nun başarısı olacak; kurulmaz seçime gidilirse Saray entrikaları gerekçe gösterilecek. Ekonomi kriz sinyalleri verirken, bölgemiz fokur fokur kaynarken, terör canavarı ocaklara ateş düşürürken Türkiye'yi seçime sürükleyen, sandıkta okkalı bir tokat yer. Verili şartların üzerine çıkıp seçim atmosferini gözünüzde canlandırmayı deneyin: AK Parti de dahil, herkesin tek problemi Erdoğan'ı durdurmak, siyaset üzerindeki vesayetini kaldırmak olacak.
(...)