Bu eylemin 48 saat içinde tekrarlanması sistematik bir iktidar terörünün işaretidir. Ahmet Hakan'ın ölümle tehdit edilmesi, bir gazeteciye yönelik devlet kurumlarının alet edildiği bir devlet terörüdür. Gazetelerin devlet iktidarına yaslananlar tarafından basılması, gazetecilerin istihbaratçı ağzıyla ölümle tehdit edilmesi bir ülkede devletin sona ermesinin kanıtıdır. Gazete, Cumhurbaşkanı'nın sarf ettiği bir söze sahip çıkmak adına basıldığına göre, Cumhurbaşkanı'nın hemen kendisi adına girişilen bu terör eylemlerini kınaması ve sevenlerini hizaya çekmesi gerekir. MİT'in hemen resmî bir açıklama yayımlayıp, Ahmet Hakan'ı ölümle tehdit eden adamın, kendileriyle bir ilişkisi olmadığını vurgulaması ve bu türden baskı yöntemlerini “hukuk içinde kalan bir istihbarat örgütü” olarak onaylamadıklarını beyan etmesi elzemdir. Yoksa ne olur? Ortada devlet diye bir şey kalmaz. Temsil etmek, sahip çıkmak ve korumakla yükümlü oldukları devlet yok olur gider.
Dağlıca'da veya Iğdır'da askerimizi-polisimizi kalleşçe yöntemlerle şehit eden PKK terörü ile Hürriyet Gazetesi'ne yapılan saldırının, KCK şeflerinin yönelttikleri tehditlerle, sırtını devlete dayayan adamın Ahmet Hakan'a yönelttiği ölüm tehdidinin mahiyet olarak hiçbir farkı yoktur. Hatta ve hatta, bölücü terör ile mücadele eden devlet gücünün meşruiyetini, itibarını, güvenilirliğini yaraladığı için devlet kurumlarını arkasına alan iktidar terörü, PKK teröründen daha tehlikeli ve tahripkârdır.
(...)