Mülkiyet hakkının, basın özgürlüğünün olmadığı yerde istikrar olur mu?
Kamu kaynakları ile beslediği medya sahte haber üretecek, bağımsızlığını yok ettiği yargıdan ve iğdiş ettiği polisten operasyon gelecek, vergi rekortmeni itibarlı bir şirketi yok etmek için mafya yöntemleriyle üzerine çökecek, sonra da "istikrar sürmeli" diyecek. Bizler de güya istikrarlı şekilde, bu zorba yöntemlerin, hırsızlığın-yolsuzluğun, saray entrikalarının sürmesine destek olacağız, öyle mi?
Devlet gücüyle, devlet rantıyla kurulan ve işletilen yağma düzeni içinde yer almayı reddeden özel sektör kuruluşları istikrarlı bir şekilde tehdit ve baskı altına alınacak. Bank Asya ile başlayan mafyatik çökme operasyonları istikrarlı şekilde devam edecek, devlet otoritesini sonuna kadar kullanarak madenlerine ruhsat vermedikleri, alınmış ruhsatlarını iptal ettikleri İpek Grubu'nun bu sefer şirketlerine kendi ürettikleri sahte haberlerle baskın verecekler. Türkiye'nin diğer bütün şirketlerine de tehditler savuracaklar. Kamu parasıyla finanse ettikleri medya kuruluşlarından, kamu kaynaklarından maaş alan tetikçilere hedef gösterip gazeteleri, şirketleri, patronlarını düzenli bir şekilde tehdit ve baskı altına alacaklar. Sınır tanımayan sahtekârlıklarla memlekette herkesi "her an her şeyin olabileceğine" ikna edeceksiniz ve sonra da bu belirsizlik ve güvensizlik ortamında insanların huzur içinde size itaat etmelerini ve oy vermelerini bekleyeceksiniz.
(...)