Geçen hafta bayram nedeniyle bir süre Ankara’da bulunma imkanım oldu. Ben de bunu fırsat bildim ve bütün partilerin uğrak yeri mekanları dolaştım. Bilen bilir Ankara’da her mekanın kendine göre rengi vardır. Bu rengi veren de o mekana gelen siyasi kişiliklerdir. Mesela AKP’lilerin yoğun olarak gittiği mekanlarda CHP’lileri veya MHP’lileri göremezsiniz. Aynı durum diğer partiler için de geçerlidir. MHP’liler ve İYİ Partilileri bile aynı mekanlarda görmek oldukça zor. Kendine mekan arayan siyasi partililer de yok değil. DEVA, Gelecek Partisi ve Saadetliler bir anlamda siyasi yelpazede etkisiz elaman haline geldikleri gibi Ankara’daki mekanlarda da neredeyse hiç görünmüyorlar. Bir haftalık Ankara ziyaretim bana gösterdi ki Ankara mekanlarında en keyifliler CHP ve Yeniden Refahçılar. DEM Partilileri de keyifli ekip arasında görmek mümkün. DEM Partililerin CHP’lileri görünce tebessümle söyledikleri bir kelime var; “Sayemizde!” Öyle ya Ankara’da Kürt seçmen nüfusunun yoğun olduğu ilçe ve köylerde bile ülkücü kökenli CHP’li Mansur Yavaş’a oy çıkmasını başka nasıl değerlendirebilirsiniz. Seçim öncesi siyasi analiz yapan herkes Kürt seçmenin Yavaş’a oy vermede tereddüt edeceğini ifade ediyordu ama hiç de öyle olmadı. Yavaş, Kürt seçmenden aldığı destekle de rakibine karşı yüzde yüz fark attı ve yüzde 60 bandını aştı. Bu sonuç bence iyi tahlil edilmeli. Kürt seçmenin Yavaş’a oy vermesi sadece Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ile yorumlamaz. Eğer Kürt seçmen CHP adayı da olsa ülkücü kökenli bir isme yana Yavaş’a ay verdi ise bunu ekonomik krizden ziyade AKP iktidarı ve Erdoğan’ın baskıcı yönetimine karşı bir başkaldırı olarak görmek gerekiyor. Evet bu doğrudur ve Kürt seçmen ve halkı AKP ve Erdoğan’ın baskısından artık bunalmıştır. Yavaş’a olan destek ancak bu şekilde açıklanabilir. Ankara’da morallerin dip yaptığı AKP’liler ise açık mekanlar yerine şimdi özel büro ve ofisleri tercih ediyorlar.
Parti veya mekan adı veya yeri her neresi olursa olsun yapılan tek bir şey var; siyaset mühendisliği! Her partinin moral ve motivasyonuna göre mekanlarda ya yeni hükümet kuruluyor, ya da partinin yönetim kadrosu değiştiriliyor. Gelin o mekanları birlikte gezelim;
AKP’LİLER : İktidara geldikleri dönemde Ankara’nın Çukurambar semtinde mekan tutan AKP’liler zenginleşme ve bunun getirdiği sekülerleşmenin etkisi ile CHP’nin kelesi olarak görülen Çayyolu, Konutkent ve Ümitköy’deki mekanları tercih ediyorlar. Bu mekanlardaki AKP’lilerle konuştuğunuzda 31 Mart seçim bozgununun onları ne hale getirdiğini görebiliyorsunuz. Herkes burnundan soluyor ve herkes birbirini suçluyor. AKP’de bakanların ve parti yönetiminin değişmesi gerektiğini söyleyen çok kişi var. Ama işin garibi artık bu suçlamalardan da Erdoğan’ın da nasibini alması. AKP’lilerde artık “Yaparsa Reis yapar” düşüncesi büyük erozyona uğramış. Bunun yanında Saray –Bakanlar ile AKP Genel Merkezi-TBMM AKP Grubu arasında büyük bir güven bunalımı var. Saray bürokratlarının tepeden bakma hali artık tahammül sınırını aşmış durumda. Mehmet Uçum olayı ve ona verilen tepkiler bunun bir göstergesi. Bir de Erdoğan’ın prens ve prensesi konumundaki milletvekillerine de parti içinde tepki büyük. Şebnem Bursalı’ya yönelik parti için tepki de bunun bir yansıması. Hazinenin tam takır olması nedeniyle AKP’de ilk defa ihale hesapları yapılmıyor. Dahası AKP sayesinde zengin olan 5’li çete başta olmak üzere AKP’li oligarkların seçimlerde yeterince finans desteği sağlamadığı görüşü hakim. AKP’deki ultra zenginler o kadar hedefteki Binali Yıldırım ve Süleyman Soylu bile milyar dolarlık isimler olarak görülüyor.
CHP’LİLER : Çankaya’yı ebedi kale olarak gören CHP’liler Turan Güneş Bulvarı, Oran Semti, Konutken ve Anıttepe’deki mekanlarda daha yoğun olarak görmek mümkün. Yerel seçimlerdeki başarı CHP’de bütünleşme sağlamış. Eski lider Kılıçdaroğlu ve ekibi yerel seçimlerde başarısız çıkılması halinde yeniden liderlik mücadelesine girişme planları yapıyordu. Şimdi o planlar suya düştü. Böyle bir ihtimal nedeniyle birçok milletvekili Özgür Özel’e yakın durmakta kararsızdı. Şimdi hepsi Özel’in yanında saf tutmaya çalışıyor. Yerel seçim sonrasında CHP’de oluşan üç güç dengesini görmek mümkün. Özel, İmamoğlu ve Yavaş. Yerel seçimlerde Kürtlerin oyunu alan Yavaş artık potaya daha güçlü girdi. Ankara Büyükşehir Belediye binasına girince sanki bir CHP’li belediyeye değil de MHP’li bir belediye binasına giriyormuş hissi uyanıyor. Belki de gelen ziyaretçilerin büyük kısmının ülkücü kökenli olmasındandır. Kimilerine göre Yavaş’ın B planı İYİ Parti’de etkin olmak. Bunu zaman gösterecek. CHP lideri Özgür Özel belki de kendisini emanetçi konumda görüyordu ama şimdi kendisine olan özgüveni gelmiş durumda. CHP yeni birçok belediye kazandı. Ama kasası boş belediyeler. CHP yönetimi yerel yönetimlerde başarılı olmak istiyor bunun için çantacı ihalecilere karşı dikkatliler.
MHP’LİLER: Balgat, Cevizlidere ve Ümitköy MHP’lilerin ağırlıklı olarak göründüğü mekanlar. MHP’liler seçim sonuçlarını ne başarı ne da yenilgi olarak görüyor. AKP’nin kaybını ise üstlenmiyorlar. Hatta AKP’nin yenilgisini sevinen ve bunu açıktan söyleyen MHP’liler bile var. MHP’lilere göre AKP’liler kibir içinde. AKP’lilere göre ise MHP’liler doymak bilmeyen bir sürü. Kuşkusuz bu suçlamaların temelinde rant paylaşımı olayı var. AKP artık MHP’nin finans ve bürokraside ortak olmasını istemiyor ve MHP ile ortaklığın bitirilmesini istiyor. MHP ise AKP ile yol ayrımının geldiği kanaatinde. MHP’de açıkça konuşulmayan bir konu daha var; Bahçeli’nin sağlığı. Liderin sağlığının her geçen gün kötüye gitmesi MHP’lilerde “Sonumuz ne olacak?” düşüncesinde. Bu arada MHP’de ikinci adam konumundaki Semih Yalçın’a da büyük bir tepki var. Yalçın’ın partide bir kambur olduğu görüşü hakim.
DEM’LİLER: Balgat, Yüzüncüyıl ve Turan Güneş Bulvarı bölgesindeki mekanlarda görülen DEM Partililerde yerel seçimlerde daha önce kayyım atanan belediyeleri yeniden kazanmanın mutluluğu var. Ama yeniden kazandıkları belediyelerin kayyım dönemlerinde kasalarının boşaltılması onların da elini kolunu bağlamış durumda. DEM Partililer bir anlamda diken üstünde. Bu nedenle AKP ile açıktan mücadele içine girmek istemiyorlar. Bir dahaki seçimlere kadar geçecek süreci toparlanma süreci olarak görüyorlar. Açıktan da olmasa DEM Partililerin CHP’li yerel yönetimlerden talepleri var. DEM Partililer kendi yönetimlerindeki belediyelerin İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir belediyeleri tarafından mali olarak desteklenmesini istiyorlar.
İYİ PARTİLİLER: Çukurambar, Yüzüncüyıl ve Çayyolu’ndaki mekanlarda görülen İYİ Partilerin ağzını bıçak açmıyor. Büyük seçim yenilgisi, Akşener’in yeniden aday olmama kararı partide hesaplaşmaya dönüşmüş durumda. Cumhur İttifakı içinde yer almayan ancak bir yandan da Millet İttifakı’nın dağılmasına neden olan Akşener’in parti içindeki gücünü de oldukça azalmış. İYİ Partide kimileri Akşener sonrasına ilişkin hesap yaparken kimileri de Bahçeli’nin de sağlığını dikkate alarak iki partinin birleşmesi gerektiğini düşünüyor. Müsavat Dervişoğlu’nun lider adaylığına karşı Koray Aydın gibi isimler de belki de gecikmiş bir hesaplaşma arifesindeler. İYİ Parti tavanı ile tabanı arasında ciddi bir uçurum oluşmuş. Akşener’in Saray’a yakın duruş sergilemesi tabanda büyük kopuşa neden olmuş durumda. Binlerce kişi parti üyeliğinden istifa etmiş.
Büyük partilerde durum bu. Küçük partilerden sadece Yeniden Refah Partililere değinmek gerekiyor. Balgat yine onların merkezi. Ama Ankara’da en ilginç nokta AKP’lilerin YRP’lilerle ev ortamlarında görüşmesi. YRP Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç bunda önemli bir rol oynuyor. İddia o ki Kılıç 5 AKP’li vekilin YRP’ye gelmesini sağlayacak. YRP ne kadar AKP ile arasını açıyorsa da Gelecek Partisi lideri Davutoğlu da o kadar Erdoğan’a uluşmaya çalışıyor. AKP’deki milletvekili çözülmesi Erdoğan’ın Gelecek Partisi’ne kapılarını açmasına neden olabilir. Davutoğlu’na bile!