MURAT ÇETİN
Türkiye, bir yıldır İstanbul BB Başkanı İmamoğlu’na verilen siyasi yasak kararının ne zaman onanacağına odaklandı. Hatta bu beklenti 31 Mart 2024 yerel seçim öncesinde daha da üst noktaya çıkmıştı. Bu beklentiye göre AKP lideri Erdoğan, en büyük rakibi durumundaki İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesini sağlayacak ve bunun sonrasında CHP’nin başka bir adayla seçime girmesini sağlanacaktı. Zira cezası onansa idi İmamoğlu yerel seçimlerde aday olamayacağı gibi ceza infazının tamamlanmasına kadar yani siyasi yasaklı hale gelecekti. Ancak Erdoğan, İmamoğlu’na yönelik cezanın yerel seçimlerden önce çıkmasına yeşil ışık yakmadı. Bunda iki faktör etken oldu. Birinci faktör; İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesi kendisini mağdur durumuna düşürecek ve seçmenin İmamoğlu etrafında kenetlenmesine neden olacaktı. Nitekim öyle de oldu İmamoğlu yerel seçimlerde Millet İttifakı’nın dağılmasına rağmen sadece CHP’den değil İyi Parti, SP, DEVA, Gelecek Partisi ve AKP tabanından oy almasını başardı. Erdoğan’ı İmamoğlu konusunda frenleyen ikinci etken ise AKP içindeki derin görüş ayrılığı oldu. AKP’de Numan Kurtulmuş Hayati Yazıcı, Mustafa Şentop, Cemil Çiçek ve Bülent Arınç, İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesine açık bir şekilde karşı çıktı. Bunun yanında Süleyman Soylu, Bekir Bozdağ, Mustafa Varank, Berat Albayrak ve Ali İhsan Yavuz ise İmamoğlu’nun siyasi yasaklı hale gelmesi için Erdoğan üzerinde baskı oluşturdu.
Gelinen noktada İmamoğlu’nu siyasi yasak kararı içeren dosya henüz onanmadı. Hatta İmamoğlu hakkında dosyayı kimse ağzına almıyor. Yerel seçimlerden AKP’li rakibi Murat Kurum’a 10 puan fark atan İmamoğlu, siyasi üslubunu giderek güçlendiriyor hatta bazen Erdoğan’a karşı daha sert ifadeler kullanabiliyor. Nitekim İmamoğlu’nun belediye bütçesinden onca gazeteciyi Roma’ya götürmesini eleştiren (Ben de İmamoğlu’nun bu tavrını eleştiriyorum. Gazetecilerin kendi imkanları dışında siyasilerin programlarını takip etmesi ciddi bir etik sorunu olarak görülmeli) Erdoğan’a verdiği “Ekonomiye baksın!” cevabı aslında İmamoğlu’nun karşısında tek rakip olarak Erdoğan’ı gördüğünün en önemli ispatıdır. Nitekim Erdoğan da aynı şekilde kendisine ve AKP’ye en büyük rakip olarak İmamoğlu’nu görüyor. İşte tam da bu noktada İmamoğlu hakkındaki ceza kararı onanacak mı yoksa karar bozulacak mı? Kimse bunu bilmiyor ancak Erdoğan’ın nasıl bir plan kurabileceğine ilişkin ciddi bilgiler gelmiyor da değil. Şimdi adım adım bu olayı irdeleyelim;
-İmamoğlu, iptal edilen 31 Mart 2019'daki İBB Başkanlığı seçimi sonrasında "31 Martı iptal ettirenler ahmaktır" sözleri ile Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandı ve 2 yıl 7 ay 15 gün ceza aldı. İmamoğlu hakkındaki karar 14 Aralık 2022 tarihli duruşmada açıklandı. Mahkeme ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 53/1’nci maddesinde yer alan “Belli haklardan yoksun bırakma” hükmü gereği İmamoğlu’nun cezasının infazı tamamlanıncaya kadar siyasi yasaklı hale gelmesine karar verdi.
-İmamoğlu’nun yerel seçim öncesinde siyasi yasaklı hale gelmesi öncelikli olarak İBB Meclisi’nde çoğunluğu olmayan CHP’yi olumsuz etkileyecekti. Zira İBB Meclisi’nde çoğunluğu bulunduran Cumhur İttifakı’nın AKP’li bir ismi yeni İBB Başkanı seçtirmesi içten bile değildi. Ancak yerel seçim sonrasında İmamoğlu hem açık ara seçimi kazandı hem de CHP İBB Meclisi’nde çoğunluğu elde etti. Yani bu durumda İmamoğlu siyasi yasaklı hale gelse bile İstanbul BB Başkanlığı yine CHP’li bir isimde kalacak. İmamoğlu’nun da siyasi yasak cezası kalkana kadar bir partinin üyesi olamayacak. Yani CHP’li üyeliği düşecek. Peki Erdoğan bu hamleye yapar mı? Sanmam. Neden mi? Anlatayım.
-Erdoğan için artık İmamoğlu İstanbul BB Başkanlığı seçimleri için engel olarak görülen bir kişi değildir. İmamoğlu normal şartlarda yapılması durumunda 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en güçlü adayıdır. Erken seçim kararı alınması durumunda da bu böyledir. Peki Erdoğan, 2028 öncesinde veya bir erken seçim öncesinde İmamoğlu’nu devre dışı bırakır mı?
-Erdoğan’ın da tam da düşündüğü budur. İmamoğlu ile ilgili karar muhtemelen bir süre daha bekletilecek. Yani ben bu kararın 2025 ortalarına kadar bekletileceği düşüncesindeyim. Nitekim yargının normal işleyiş süreci dikkate alındığında da bu olağandışı bir durum olarak görülmüyor. Öncelikli olarak bir dahaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Mayıs 2028’de yapılacağını bir kenara koyalım. Erdoğan’ın hesabına göre İmamoğlu’nun bu seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olamaması için İmamoğlu hakkındaki cezanın da 2025-2026 yılı içinde açıklanması veya erken seçim kararı alınırsa ondan önce açıklanması mümkündür. Zira İmamoğlu’nun kararı öyle bir zamanda açıklanmalı ki (2 yıl 7 ay 15) o süreç içinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İmamoğlu aday olamasın.
-Peki İmamoğlu’nun 2028 veya erkene alınacak bir seçim döneminde Cumhurbaşkanı adayı olamaması CHP’de kime karar? Elbette öncelikli olarak Ankara BB Başkanı Yavaş’a ve sonrasında da CHP lideri Özel’e! Erdoğan için Yavaş da riskli bir adaydır. Zira Yavaş’ın 31 Mart yerel seçimlerinde rakibine yüzde yüz oranında fark atması küçümsenecek bir olay değil. Bu nedenle Erdoğan, Yavaş’ı da tasfiye etmek için elinden geleni yapacaktır. Yavaş’ın İmamoğlu’nun gibi ceza yöntemi ile tasfiyesi edilmesi kör göze parmak sokmak gibi bir durum olur. Bu nedenle Erdoğan ne yapar? Yavaş’ın ülkücü kökenli olması CHP’de bir sorun haline getirilebilir! Erdoğan bu kartı oynayacaktır.
-İşte tam da bu durumda Erdoğan’ın normalleşme ve siyasi yumuşa adı altında CHP lideri Özel ile yürüttüğü sürece dikkat etmek gerekiyor. Erdoğan’ın hedefi ve siyasi planı siyasi yumuşama veya Özel’in Anayasa değişikliği konusunda vereceği destek değil. Bunlar Erdoğan’ın umurunda değil. Erdoğan, Özel’e yatırım yaparken ve Özel’in talebi üzerine 28 Şubat paşalarının tahliye olmasını sağlarken ve Özel’in üzerinde etkiye sahip olan tüm CHP’li isimlerin karnesi çıkarılırken asıl hesap başta! Bu isimlere özel ihsanlarda bulunulması da önemli!
-Erdoğan’ın tek amacı var; 2028 veya erkene alınacak bir yerel seçim sürecinde karşısında veya AKP adayının karşısında sadece CHP lideri Özel’i görmek istiyor. Özel’in ulusalcı ve katı laik çizgisi Erdoğan’ın seçim öncesinde kitleleri kutuplaştırmak için arayıp da bulamayacağı bir faktör. Bu nedenle Özel, bir süre önce ifade ettiği "Kendi adaylığımı dayatmak, tarihi bir fırsatın kaçırılmasını sağlamak gibi bir hata yapmayacağımdan herkes emin olsun" sözlerini pekiştirmelidir. “Kendi adaylığımı dayatmak” kısmını “aday olmayacağım” şeklinde pekiştirmelidir. Zira bu söz bir siyasi için erken söylenen bir söz olsa da bu Özel’in Erdoğan’ın CHP üzerindeki planlarını bozma adına yapması gereken bir özveridir.
Son olarak; Erdoğan’ın CHP ile ilgili planı sadece bu değil. Erdoğan, CHP’nin adaylarını bertaraf etmekle yetinmeyecek sol siyasetin bölünmesini de sağlayacak. Erdoğan’ın Mayıs 2023 seçimlerinde TBMM’ye girmesini sağladığı DSP ile ilgili önemli planları var. Hem de Ecevit ismini ve mirasını kullanarak. Bunu da gelecek yazıda anlatalım!