MURAT ÇETİN
Ülkücü hareket içinde yetişen bir dönem Bahçeli’ye yakın olmuş ancak kendi ifadesi ile “akan irin ve kandan midem bulandı” diyerek olayların dışında kalan bir kadim dostun ifadesi ile AKP lideri Erdoğan, bir süredir inşasına devam ettiği “Hanedan-ı Ali Erdoğan” projesinin son aşamasına geldi. Erdoğan bu son projesi için her zaman yaptığı gibi yine bir yol temizliği yapacak…
Şimdiki proje ülkücü camiayı ilgilendiriyor. Bu projede ülkücü liderlerden birisinin önü açılacak diğeri ise siyasete veda edecek. Kadim dostun ifadesine göre Erdoğan, Mart yerel seçimleri sonrasında Bahçeli’nin tasfiyesi için son dokunuşunu yapacak. Yerine de Akşener’i getirecek. Benim “derin kulak” diye tanımladığım siyasetin ve özellikle güvenlik bürokrasinin nabzını çok iyi tutan kadim dostumun söylediklerine aynen katılıyorum.
AKP lideri Erdoğan’ın MHP’den kurtulmak için son hamleyi yerel seçimler sonrası yapacağını düşünüyorum. Yani 15 Temmuz darbe projesi ile birlikte MHP’nin şartsız desteğini alan Erdoğan’ın planları –kendince- tıkır tıkır işliyor.
Bu planını birinci ayağını Millet İttifakı’nın dağılması oluşturuyordu. Nitekim o plan Mayıs 2023 seçim yenilgisi sonrasında kendiliğinden gerçekleşti. Ancak Millet İttifakı’nın dağılmış olması Erdoğan için yeterli değildi. Erdoğan’ın hesabı iki yıldır Cumhur İttifakı’na davet ettiği Akşener’i tamamı ile yanına çekebilmekti. Mayıs 2023 seçim yenilgisi sonrasında Erdoğan artık bu konuda çok zorlanmıyor. Zira Cumhurbaşkanlığı adayının belirlenme sürecinde İYİ Parti ile CHP arasında yanan görüş ayrılığı şimdilerde siyasi nefrete dönüştü. Mayıs seçimleri sonrasında Akşener’de keskin u dönüşlerini takip etmek mümkün değil. Aslına bakılırsa Akşener’in siyasette keskin dönüşler yapabilme yeteneğine yeni şahit olmadık. Hatırlayalım; AKP’nin kuruluş döneminde Erdoğan ile boy boy resim veren Akşener birden AKP’ye girmekten vazgeçmişti. Sonra Akşener’i Bahçeli’ye övgüler dizerken gördük ve hemen sonrasında Bahçeli’ye karşı sert muhalefetin temsilcisi oluverdi. 2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki ısrarı, Mayıs 2013 Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde Kılıçdaroğlu’nu güçsüzleştirmesi, 6’lı masadan kalkışı ve bir gün sonra geri dönüşü!
Ve son olarak Cumhurbaşkanı adayı konusunda ısrar ettiği İmamoğlu ve Yavaş karşısında İYİ Parti’nin belediye başkan adaylarını çıkarması! Her nedense Akşener7in 2018 yılından bu yana attığı tüm adımlar şu veya bu şekilde Saray’ın hanesine yazıyor. Ancak aradaki tek fark artık Akşener’in Saray’ın hanesine yazılacak olan siyasi hamlelerini açıktan yapıyor olması. İYİ Parti’nin İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmasının İYİ Parti’nin kimliğini oluşturma çabaları ile açıklamaya çalışıyor Akşener ve taraftarları…Bu kısmen kabul edilebilir. Ancak Akşener, İmamoğlu ve Yavaş’ın karşısına aday çıkarmayı istisna tutabilirdi. Ama yapmadı. Neden yapmadı? Bu siyasi hamleyi sadece İYİ Parti’ye kurumsal kimlik kazandırma, İYİ Parti’nin oy kaybını engelleme çabası olarak okumak saflık olur. Zira Akşener’in İmamoğlu ve Yavaş’ı desteklememe kararı sonrasında İYİ Parti’de milletvekilleri, eski yeni il başkanları, ilçe başkanları ve üyeler istifa etti. Hem de ciddi boyutta. Hal böyle olunca insanın aklına şu geliyor; Erdoğan siyasette kazanmak için her şeyi mübah gören bir isim. Bu nedenle Erdoğan, Akşener’in desteğini almış görünüyor. Bunu sadece yerel seçim açısından görmek gerekmiyor. Erdoğan’ın anayasa değişiklik sözlerini dile getirdiği günlerde Akşener’in Anayasa değişikliğine olumlu baktıklarını ve bunu AKP ile müzakere etmeye hazır olduklarını söylemesi önemli idi. Ve gelinen noktada öyle anlaşılıyor ki, İYİ Parti’nin İstanbul belediye başkan adayı olarak açıklanan Buğra Kavuncu’nun İYİ Parti TBMM Grup toplantısında ifade ettiği gibi İYİ Parti bundan sonraki siyasi hamlelerini “Söz konusu devlet ve millet ise gerisi teferruattır” çizgisinde yapacak. Bu çok ama çok tehlikeli bir söz. Bu sözün Erdoğan’ın siyasette kazanmak için her şeyi mübah görmesinden başka bir şey değil. Zira devlet ve millet için harici her şeyi teferruat olarak görenler Türk tarihi boyunca kişisel insan hakları ve özgürlükleri hiçe saymıştır. “Söz konusu devlet ve millet ise gerisi teferruattır” ilkesinden aldığı güç ile 3. Mehmet, padişah olur olmaz 18 kardeşi ile oğlu şehzade Mahmut’u boğdurmadı mı? Bu nasıl kabul edilebilir bir şeydir? Kavuncu’nun İYİ Parti TBMM Grup toplantısında yaptığı bu konuşmanın beni Türk siyasetinin geleceği açısından ciddi şekilde endişelendirdi. Çok ama çok tehlikeli bir söz! Eğer Akşener’in bir hafta önce ifade ettiği bir başka ifade olmasaydı Kavuncu’nun bu sözlerini irticalen ve hatta sürçü lisan olarak ifade edilmiş bir söz olarak kabul edebilirdim. Ancak Akşener’in Sinan Ateş cinayetine ilişkin değerlendirmelerde 1980 öncesindeki siyasi cinayetlerin yapılış şekli ile daha “mertçe!” olduğunu ifade etmesi kabul edilebilecek bir şey değil. Korkarım ki İYİ Parti, devletin kadrolarına yerleşme, devlette söz sahibi olmak için Bahçeli’nin kabul ettiği “kontgerilla” yöntemlerini benimsedi. Şimdilik bunu söz ile ifade ediyor…..
KONTRGERİLLA DİLİ
Türk siyaseti açısından çok ama çok tehlikeli süre süreçten bahsediyorum! Erdoğan’ın Bahçeli’yi tasfiye ettikten sonra Akşener’i ülkücü camianın yeni lideri yapma gayretinin İYİ Parti’de kabul görmüş olması Türk siyaseti açısından çok ama çok üzüntü verici bir durum. Bundan memnun olacak tek kişi Saray ve ekibidir. Zira 15 Temmuz darbe projesi sonrasında demokrasiyi, insan hakları, devletin kurumlarındaki nizam ve intizamı rafa kaldıran Erdoğan tam da kendi rejimine uygun olan bir “üçüncü yol” oluşturmada tam yol ilerliyor. Mayıs 2023 seçimlerini MHP’nin desteği ile kazanan, Mart 2024 yerel seçimlerini de İYİ Parti’nin vereceği dolaylı destekle kazanacak olan Erdoğan’ın önünde artık 2028 ve 2029 yıllarına kadar bir seçim görünmüyor. Dolayısıyla bu Erdoğan’ın bir anlamda “hanedan-ı ali Erdoğan” saltanatını ilan etmesi için kendisine gerekli süreyi kazandırıyor. Bunun için bazıları Anayasa değişikliğinden söz ediyor. İnanın buna hiç gerek yok. Zira Erdoğan, karşısında duracak bir muhalefet bırakmıyor, Adaleti sağlayacak olan yüksek yargı kurumları birbirine girmiş durumda, Erdoğan’a kısmen karşı çıkan Anayasa Mahkemesi’ndeki dengeler Erdoğan’ın yeni 3 Anayasa Mahkemesi üyesi atayacak olması nedeni ile Erdoğan lehine değişiyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan da emekli ediliyor. Korkarım ki AKP lideri “Hanedan-ı Ali Erdoğan”ı kurmak için yerel seçim sonrasında inşa ettiği bu siyasi Saray’ına son taşı koymaya çalışacak.
Bunun için de Erdoğan’ın şimdiye kadar yaptığı gibi yol temizliğine ihtiyacı var. Bu temizliğin ilk adımını da MHP oluşturacak. Şimdilik perde gerisinde devam eden AKP-MHP kavgası yerel seçimler sonrasında artık alenen yapılacak.
Peki Bahçeli ne yapar? Direnir mi? Nasıl? Yoksa Erdoğan, Bahçeli ve MHP’lileri aynen Selahattin Demirtaş ve HDP’liler durumuna düşürür mü? Siz ne demek istediğimi çok iyi anladınız. Ama ben yine de bir cevap yazmak istiyorum; AKP lideri Erdoğan, “hanedan-ı ali Erdoğan’ı kurmak için gerekirse Bahçeli ve ekibinin hapse bile sokar. Zira Erdoğan’ın elinde (Sinan Ateş cinayeti başta olmak üzere) çok ama koz var! Peki Bahçeli’nin elindeki kozlar? 17-25 Aralık mı, Saray ve çevresinin silah, eroin ve insan kaçakçılığı dosyaları mı yoksa 15 Temmuz projesi mi? Akşener’in Bahçeli’nin yerine geçmek için kontrgerilla söylemlerini kullandığı bir süreçte Bahçeli de kaybetmemek için direnecektir!
Sonuç olarak; Türk siyaseti 31 Mart yerel seçimleri sonrası yine bir hesaplaşma içinde olacak. Ama bu defa daha sert ve acımasız işleyecek süreç. Ve görünen o ki bu hesaplaşma ve acımasız süreç ile birlikte suçlamaları ve itirafları da göreceğiz. Bu tüm bu süreç bize “kahraman sanılanların hain; hain sanılanların kahraman” olduğu gerçeğine götürecek. Ama bu gerçeğe ulaşıncaya kadar bu millet büyük bir bedel ödeyecek. “Millet bedeli zalim eliyle; zalim de bedeli yavuz bir el ile ödeyecek.” Yaşayıp göreceğiz…