Arınç'ın sustuğu, Gökçek'in de konuşmayacağı doğru. En azından seçime kadar ikili arasında atışma olmayacak. Görüntü aldatmasın, krizin ana sebebi Arınç ile Gökçek'in hesaplaşması değildi ki. Neydi Saray ile hükümet arasındaki görüş farkı: Erdoğan, alenen hükümetin çözüm süreci politikasına karşı çıktı. 'İzleme Heyeti olmaz' dedi. 'Dolmabahçe fotoğrafı yanlış' dedi. İmralı'dan gelen 10 maddeyi kabul etmedi.
'Oysa her iki gelişme de sürecin en önemli aşamasıydı. Arınç, Erdoğan'a itiraz etti. Kamuoyunun önünde konuşmasının 'hükümeti yıprattığını' söyledi. Bir adım ileriye gitti, Cumhurbaşkanı'na rağmen hükümetin 'izleme heyeti' konusunda kararlı olduğunu ifade etti. Kıyamet koptu tabii. Erdoğan'a 'Hayır' sesi AKP'de ilk kez duyuluyordu çünkü.
Arınç, pozisyonunu bir gün sonra aynen korudu. AKP'deki krizin temel nedeni bu. Yani Saray'ın hükümete müdahalesi. Veya hükümete hiçbir inisiyatif alanı bırakmaması. Mesele Arınç ile Gökçek arasındaki söz düellosu değil. Gökçek'in çıkışında elbette eski hesap önemli faktör ama onu harekete geçiren, iklimin uygunluğu. Gökçek, Erdoğan'ı arkasına alarak fırsatı değerlendirmek istedi. Sonrası malum. Hiç kuşkunuz olmasın Arınç ile Gökçek arasındaki kavga susarken de devam edecek.
Ana krize odaklanmak lazım. Erdoğan, Davutoğlu ile buluştu. Tansiyon düştü ama mesele çözülmedi. Saray'ın vesayeti tansiyon azalırken bile kendini gösterdi. İnisiyatif Davutoğlu'ndan değil, Erdoğan'dan geldi. Hükümetin 'kararlı' duruşu esnedi. Arınç sustu, Akdoğan konuştu. 10 gün önceki 'tarihî' diye nitelenen Dolmabahçe fotoğrafının odağındaki isimdi Akdoğan. Söyledikleri değişti: "Demirtaş ve Kandil'in açıklamaları süreci zehirlemiştir. İklimi bozmuştur." dedi.
O açıklamalar süreci öldürecek kadar zehirledi mi? Felç ettiği kesin. İyimser hava dağıldı. Artık hiç kimse süreç konusunda umutlu konuşmuyor. Nedeni belli... Sandık. Anketlerde düşüş gözlenen AKP her seçim döneminde yaptığı gibi milliyetçi oyları gözüne kestirdi. Hamle Davutoğlu'ndan değil Erdoğan'dan geldi.
(...)