YENİDEN İKİNCİ BİR SEFERBERLİK RUHU (2)
Prof. Dr. OSMAN ŞAHİN- TR724.COM
Fethullah Gülen Hocaefendi, bir halka teşkil edip aralarında müzakerede bulunan insanların rahmet-i ilahîyle sarılıp sarmalanacağını ve koruma altına alınacağına dair Allah Rasülü’nün (sav) müjdesini nazara verdikten sonra, Allah’ın inayet ve lütfuyla, mürşit ve rehberlerin, müzakere vesilesiyle, hemen her müşkili hal yoluna koyacak, her probleme çözüm üretecek, her soruya cevap verecek bir seviyeye ulaştırılmaları gerektiğine dikkat çekmektedirler. Maalesef günümüzde toplum böyle bir okuma tarzından mahrum bulunmaktadır. Kur’ân’ı Kerim dahi böyle bir ülfetin, ünsiyetin ve sathîliğin kurbanı olmuştur.
Hocaefendi Kur’ân ve Sünnet-i Sahiha’nın hakikatlerini bu çağda bize aksettiren zatın eserlerine karşı da aynı körlüğün yaşandığını “İdeal Rehber ve Müzakereli Okuma” başlıklı Kırık Testi’de ifade etmektedirler: “Sabahleyin o eserlerden birini elimize alıp günün mutad dersini yapmak, onu anlama adına yeterli değildir. Esas olan, o zatın eserlerinde serdettiği fikir ve düşüncelerin incelik ve nüktelerini görme ve onları başka yerlerle karşılaştırmalar yapmak suretiyle anlamaya çalışmaktır. Meselâ “İmam Gazzâlî Hazretleri şu mevzuda şöyle demiş, ama Hz. Pîr-i Mugân, Şem-i Taban bu meseleye daha farklı yaklaşmıştır.” diyebilecek ölçüde mukayeseli okumalar yapabilmeli ve yeni bir okuma sistemi geliştirmeliyiz. Bir düşünün, bu asar-ı bergüzide, ilk duyduğunuz dönemde içinizde nasıl bir heyecan uyarmış, size nasıl bir sahabe ruhu telkin etmiş, sizi nasıl tetiklemiş ve harekete geçirmişti? Fakat ne oldu da, o eserler, sonradan âdet kabilinden okumalara dönüştü? Hâlbuki ekmek ve su gibi ihtiyaç duyulan bu eserler farklı bakış açılarıyla daha derinden ele alınmalı, hatta sadece o zatın ifade ettikleriyle yetinmeyip onun gösterdiği ufukları da yakalamaya çalışmalı; çalışıp analitik ve terkipçi bir okuma gerçekleştirilmeliydi.”
Yazının devamında, günümüzde cemaat olarak yaşadığımız problemlerin temel sebepleri ele alınmaktadır: “İşte hendesî genişlemeye mukabil bu usûl ve bu enginlikte eserleri okuyup yolumuzu aydınlatacak rehber ve mürşitlere ihtiyaç vardır. Yoksa riyazî durumla iktifa ettiğimiz takdirde, ciddi bir beslenme olmadığı için pek çok arıza zuhur edebilir. Zaten zaman zaman ortaya çıkan arızalar da esasen öze ve kendi değerlerimizi keşfe yönelik ciddi bir okuma gayretinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Şeklîlik ve sûrîlikte kalma, sadece kışırda dolaşıp durma, bu gibi problemlerin altında yatan temel saiklerdir.”
Hizmet hareketi yaşadığı çok hızlı büyümesine mukabil bu büyümenin sağlıklı olması için gerekli olan yeterli donanıma sahip rehberleri ve mürşitleri yetiştirememiştir. Kemmi (sayısal) büyüme olmuş ama keyfiyette aynı büyüme gerçekleştirilememiştir. Rehberler öz ve kendi değerlerini anlamaya matuf doğru ve ciddi okumalar yapamadıklarından dolayı, önemli problemlerin yaşanmasına yol açmışlardır.
Bir müzakere konusu: “O halde bu yeni seferberlik ruhu adına neler yapılması gerekir?”
Bu sorunun cevabını aynı yazıdaki Hocaefendi’nin beyanlarında takip edelim. Bunlar üzerinde ciddi müzakerelerde bulunarak bir yol haritası oluşturmaya çalışmamız gerekmektedir:
“İşte toplum olarak bugün biz, ister Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyan, ister Sünnet-i Sahiha, isterse onların çağımıza göre hususi mahiyette tefsir ve izahının yapıldığı eserleri yeniden ele alarak sindire sindire, yedire yedire tabiatının bir yanı hâline getirmiş mürşit ve rehberlere muhtacız. Yoksa bir taraftan açılma son hızıyla gerçekleşirken, diğer taraftan hiç beklenmedik şekilde elli yerde elli tane farklı problemle karşılaşırsınız. Bu defa o problemleri nasıl çözeceğinizi düşünür, onlarla enerjinizi tüketir ve belki de pek çoğunu çözmeye muktedir olamazsınız.”
Mürşit ve rehberlerin temel kaynakları derinlemesine okuyup anlamalarına ve bu hususları benimseyerek, hazmederek hayatlarına mal etmelerine çok ihtiyaç bulunmaktadır. Eda edilmekte olan hizmetler bu beslenmeye engel olmamalıdırlar. Süreç öncesinde, hizmette önde koşturanlardan önemli sayıda insanın, bu beslenmeyi ihmal ettikleri ve bunları hayatlarına tatbik etme hususunda yetersiz kaldıkları görülmektedir. Bu mürşit ve rehberlerdeki yetersizlikler, Kur’an’i ve Nebev-i usullere ve hizmet prensiplerine uygun olarak hareket edilmemesine yol açmış ve haliyle de çok önemli arızaların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmişlerdir.
En önemli mesele insan yetiştirmektir…
Hocaefendi tarih boyu, yetişmemiş insanların hep problem çıkardıklarına dikkat çekerek şu örneği vermektedirler: “Binlerce Haricî bir araya toplanıp kendilerince bazı iddialarda bulunmuşlardır. Ümmetin allamesi unvanıyla serfiraz İbn Abbas Hazretleri onların yanına gidip “Siz böyle bir iddiada bulunuyorsunuz ancak mesele şu şekildedir” dediğinde içlerinden yüzlercesi, “Allah Allah! Biz bu meseleyi hiç böyle anlamamıştık!” cevabını vermişlerdir. Belki bunların içinde her gün yüz rekât namaz kılan, üç günde bir Kur’ân-ı Kerim’i hatmeden insanlar vardı. Fakat aynı insanlar Hz. Ali, Hz. Muaviye, Hz. Amr b. As.. gibi sahabe efendilerimize küfür isnadında bulunabiliyorlardı.”
Hariciler, o kadar ibadetlerine ve Kur’an tilavet etmelerine rağmen, Kur’an’a, hadise ve Siyer-i Nebevi’ye etraflıca muttali olan sahabe efendilerimizin (r.anhum) anladıkları gibi hakikatleri anlayamamış ve çok büyük problemlere yol açmışlardır. Günümüzde de hadiselere bütüncül bakamayan ve sadece ulaşabildikleri bir takım kuru ve yetersiz bilgilerden hareketle, bazı sahabe efendilerimize yakışıksız sözler söyleyenler ile Haricîlerin yaklaşımları ne kadar da benzerlik göstermektedir.
Yazının devamında buna yol açan temel problemin tespiti yapılmaktadır: “Zira şahıslar bilinmesi gerekli olan mevzuları doğru ve etraflıca bilmiyor ve o doğru bilgiye göre hareket etmiyorsa her zaman bir problem olarak ortaya çıkabilirler. Bu durumda kemiyet, keyfiyete rağmen bir gelişme kaydeder ve hafizanallah mesele öyle bir noktaya gelir ki, “Keşke bu ölçüde kemmî bir genişleme olmasaydı!” demek zorunda kalırsınız. Dolayısıyla insanlara boşluk yaşatmamanız için bilmeniz gerekli olan hususları bilmeniz, yaşamanız gerekli olan şeyleri hayatınıza hayat kılmanız gerekir…”
Ayrılıp giden insanlar, aradıklarını bulamadıklarından dolayı ayrılıp gidiyorlar…
Hocaefendi ayrıca yazıda, meseleler doğru sunulup, hakkıyla da temsil edildiği zaman problemlerin çözüme kavuşacağına vurgu yapmaktadırlar: “Dolayısıyla insanlar, tabiata mâl olmuş bu derinlik ve keyfiyete muttali olduklarında, bir cazibe-i kudsiyeye kapılmış gibi “Benim aradığım da işte buydu, tam aradığımı buldum!” diyeceklerdir. Hâsılı fikirlerin parlaklığı, revnakdarlığı ve meselelerin doğru sunulması yanında temsildeki cazibenin ayrı bir tesiri, ayrı bir derinliği vardır. Bu açıdan biz insanlık adına yeni bir seferberlik başlatırken, ruh dünyamız ve iç âlemimiz itibarıyla “vira bismillah” deyip yeni başlıyor gibi bir heyecanla işe koyulmalıyız.
Bu mefkûre, Hulusi Efendi, Hafız Ali ve Hüsrev Efendi temsili ölçüsünde temsil edildiği takdirde, bunu gören insanlar koşa koşa gelecek ve gelen kimse de geriye dönüp gitmeyecektir. Unutulmamalı ki, ayrılıp giden insanlar, aradıklarını bulamadıklarından dolayı ayrılıp gidiyorlar. Yani “Niçin beyhude vakit kaybedeyim ki?” mülâhazasına giriyor ve uzaklaşıyorlar. Dolayısıyla bu mevzuda bize düşen, kendimize ve heva u hevesimize rağmen, yaşatmak için yaşama, ölüp ölüp dirilme ve bir ömür boyu ölesiye bir ceht ve gayret ortaya koymak olmalıdır.”
Siyer-i Nebevi’den istifade etmeye vesile çok önemli bir hizmetin duyurusu…
Peygamber Yolu sitesinde, Efendimiz’in (sav) hayat-ı Seniye’lerinin her bir gününde yaşananlar ile ilgili yapılan tespitler istifademize sunulmaktadır. Allah (cc), bu değerli hazineden hakkıyla istifade etmeye bizleri muvaffak kılsın.